İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temelleri 1869 yılında atılan ve Osmanlı mirası sayılan kurumu İETT, göz göre göre bitiriliyor. Öyle böyle değil, anlam verilmez işler yapılarak hem de. 

"Rahatsızlık" nedeniyle istifa eden Kadir Topbaş'ın başkanlığı döneminde, 2008 yılında Hollandalı Advanced Public Trasport Systems (APTS) adlı firmadan tanesi 1 milyon 307 bin 950 Euro'ya alınan 50 körüklü otobüsün yolaçtığı zararı falan anlatmayacağım size. Olay daha yeni ve İETT bugün İBB'nin "en çok zarar eden" kuruluşu olarak dikkat çekiyor.

Hatırlanacağı gibi, İETT tamamı yerli üretim otobüs alımı için bir anlaşma imzalamış ve 375 otobüs Haziran ayında filoya katılmıştı. Ondan önce de filoya katılan otobüslerle birlikte İETT'nin yeni otobüs parkı hayli genişlemişti. Yerli otobüs alımıyla birlikte geçtiğimiz yıl kriz yaşadığımız Alman malı Mercedes otobüsler de garaja çekilmişti. İETT, filoya yeni katılan otobüsleri hiç duyulmayan, şartları bilinmeyen ve kurum tarihinde "ilk kez" olan bir şekilde özelleştirdi.

Ayazağa'daki İETT garajıyla birlikte yeni aldığı otobüsleri bir firmaya devretti ve en verimli, kâr eden hatları bu firmaya emanet etti. Firma, İETT'den aldığı garaj ve otobüslerle toplu taşımacılık yapmak için piyasadan şoför topladı. Otobüsler, özel bir sözleşmeyle şoförlere zimmetlendi ve "Tüm hasarından siz sorumlusunuz" denildi.

* * *

Beykoz'daki birçok hat da aynı şekilde özelleştirildi ve otobüsler İETT'den, şoförler yüklenici firmadan taşımacılık işi başladı. İETT sadece yolcu yoğunluğu düşük Beykoz köylerine taşımacılık yapar hale geldi. Yeni alınan otobüsler özel firmaya devredildiği için, İETT garajında bir yıldan fazla yatmış Mercedes otobüsler sefere sokuldu. Araçlar garajda açık havada park halinde beklediği ve hiç bir bakımı yapılmadığı için İETT şoförleri tozlu, paslı, çamur içerisinde araçlarla ilk seferi yaptı. Bakımsız kalan bu araçlar, sık sık arıza yaptığı için yaz ayları boyunca sürekli olarak sefer iptali yaşandı ve çilesini yolcular çekti. Minibüsün dahi gitmediği bazı uç noktalardaki yolcuların şikayetlerine ise hep aynı cevaplar geldi 153 Beyaz Masa'dan: Araç arızası nedeniyle sefer iptal edilmiş, durum ilgili makamlara bildirilmiştir...

İhalesi yapılıp yapılmadığı, hangi şartlarda yapıldığı, hangi firmaların talip olduğu ve hangi şartlarda verildiği belli olmayan taşımacılık işi, İETT'nin başına iş açtı. Ayazağa'da garajı ve otobüsleriyle birlikte taşımacılık işini alan firmanın şoförleri, eğitim eksikliği vb. durumlar sebebiyle ardı ardına kaza yaptı.

Bir sürücü, Sarıyer'de önce ağaca çarptı, ardından bir gecekonduya girdi. Şoför ağır yaralandı. Kazanın fotoğrafları, yaşanan dehşeti göstermeye yetiyordu. Ama ne ajanslara düştü, ne de haber konusu oldu. Çünkü İETT ve otobüsleri devrettiği şirket olayın üzerini örtmek için olağanüstü gayret gösterdi. Şoförün iki bacağını kaybettiği iddia ediliyor ama imzaladığı sözleşme yüzünden ailesi bile sesini çıkaramıyor.

* * *

Kaza oranı yüzde 80'leri geçince, İETT alelacele firmanın elinden otobüsleri aldı ve başka bir şirkete verdi. Yeni alınan otobüslerin büyük bölümü hasarlı, çizikler içerisinde devredildi yeni şirkete. İsmi 'Ak'la başlayan eski şirket bir tazminat ödedi mi araçların hasarını hangi oranda giderdi bilemiyoruz. Olayın duyulmaması için tuhaf bir şekilde "özelleştirilen" hatta çalışan sürücülere "konuşmayın" baskısı yapılıyor. Kazada bacaklarını kaybettiği iddia edilen sürücünün durumunu sorduğum özelleştirilmiş otobüste çalışan İETT'nin taşeron şoförü önce kekeledi, ardından "Abi sen nereden duydun, olay çok gizli tutuluyor" diyerek konuyu kapattı.

İETT'yi yönete(meyen)ler, kendilerine yeni bir konsept çizmiş ve "taşımacılık değil koordinasyon yapacağız" iddiasında. Tüm hatları özelleştirmek için çaba harcıyorlar. İşte yukarıda anlattığım "özelleştirme" de bu çerçevede yapıldı. Yaşananlardan İBB Başkanı Mevlüt Uysal'ın ayrıntılı şekilde haberi olduğunu da zannetmiyorum. Olsaydı da fazla birşey değişeceğini...

* * *

İETT'nin elinde kalan otobüslerin hali de içler acısı. Garajda bir yıldan fazla yatırılan otobüslerin bakım onarımı, daha önce özel Mercedes servisine verilmişti. Küçük arızalar bile büyük paralar karşılığı yapılınca, İETT pes etmiş, süresi dolunca Almanya'yla yaşanan krizi bahane ederek sözleşmeyi yenilememişti.
Ama bu arada, İETT'nin asırlık "kademe" bölümünde bulunan tüm ustalar ve ekipmanlar dağıtılmıştı. Otobüslerin birçok parçasını yeniden yapabilecek bilgi ve tecrübedeki ustaların bazıları emekli oldu, bazıları Mezarlıklar Müdürlüğü gibi İBB'nin yan kuruluşlarına gönderildi. İETT tamirhanelerinde bulunan tüm alet, edavat, torna makineleri gibi değerli ekipman da hurdaya gitti.

Şimdi tekrar tamirhaneyi kurmak istiyor İETT ama eski ustaları bir araya getirmesi mümkün değil. İBB'nin diğer birimlerinde günde bir iki araca bakan ustalar, İETT garajına gelip sabaha kadar onlarca aracın altında yağ, pas içerisinde kalmak istemiyor. Sık sık arıza yapan araçların çilesini de "bırakıp gitsin" diye mobbing uygulanan İETT şoförleri çekiyor.

Kısaca, İETT gözlerden uzak tutulan yanlışlarla batırılıyor ve zararı da İstanbul halkının sırtına sarılıyor.