İstanbul'un belki de en dik yokuşlarından biridir Gedikpaşa Yokuşu. Bayezid'ten ta Kumkapı'ya uzanır. Kunduracı ve konfeksiyon ağırlıklı dükkânlardan oluşan bu yokuşa girdiğinizde şaşırıverirsiniz. Bugün Gedikpaşa'nın birçok köşesinde ayakkabı satışı yapılıyor. Bu konuda tarihi semtin önemli bir geçmişi var. 

Gedikpaşa semti adını Fatih Sultan Mehmet döneminin devlet adamlarından Gedik Ahmet Paşa'dan alır. Paşa, semte bir çifte hamam, günümüze ulaşamamış bir cami ve medrese yaptırmış. Tarihi Yarımada'nın Marmara Denizi'ne bakan güney yamacında konumlanan, Mimar Hayrettin Mahallesi sınırları içerisinde yer alan Gedikpaşa semti Emin Sinan, Küçük Ayasofya, Kadırga, Şahsuvar, Muhsine Hatun, Nişanca, Mimar Kemalettin ve Beyazıt mahalleleri ile çevrili, Kumkapı ve Çarşıkapı semtlerine komşudur. 

AYAKKABICI SEMTİ

Anadolu'nun dört bir yanından taşı toprağı altın diyerek İstanbul'un yolunu tutanların uğrak yeri olmuş Gedikpaşa. Bir nevi kimi kimsesizlerin yurdu olmuş. Şimdilerdeyse yalnız Anadolu insanına değil her milletten insana kucak açmış bu kadim semt. 

Gedikpaşa'nın benim önemi babam Haydar Balcı'dan gelir. Sivas'ın küçük bir köyünde doğan babam, 12 yaşında yamalı pantolonuyla çalışmak için İstanbul'a gelmiş. Gelir gelmez de kendini Gedikpaşa'da bir ayakkabı ustasının yanında çırak olarak bulmuş. O yıllarda Gedikpaşa'nın birçok köşesinde ayakkabı üretiliyormuş. Babam hep o küçücük elleriyle yaptığı ayakkabıların öykülerini anlatıp durdu yıllarca.
"Eskiden Gedikpaşa'da Rum ve Ermeni kalfalar vardı. İşçiler sanatkârdı. Şimdi sanatkârlık kalmadı. Teknolojinin gelişmesi el yapımına da yansıdı. Eskiden böyle miydi? Ayakkabının tabanını kenarlarından oyduktan sonra dikerdik. Diktikten sonra oyukları da tekrar kapatırdık. Tahta çivilerle çalışırdık."

BELEDİYE 'GİDİN' DİYOR

Gedikpaşa'da artık ayakkabı imalat dükkanlarının yerini topatan ayakkabı satan iş yerleri almış. Bir zamanlar ayakkabı imalathanelerinden çıkan çekiç sesleri neredeyse duyulmaz olmuş. Kalan birkaç imalatçı da suni deriden ayakkabı üretiyor. Bir tanıdık vasıtasıyla izleyip fotoğrafladığım ayakkabı tezgahı ve saya makinesi babamın çocukluğunu hatırlattı bana. Eskisi gibi çekiç sesi duyulmuyor ama Gedikpaşa'da kalan tek tük ayakkabı imalatçısında usta-çırak ilişkisi yaşatılıyor. 
Gedikpaşa ayakkabıcı esnafının şimdilerdeyse en büyük derdi yerlerinden edilme korkusu. Belediye, esnafın buradaki pazarını bırakıp İkitelli'ye gitmesini ve Gedikpaşa'yı sadece turistik bir yer olarak kullanmayı amaçlıyormuş. 

FATİH'İN NÜFUS DENGELEMESİ

İstanbul Ansiklopedisi'ne göre, 15 ve 16'ncı yüzyıllarda semt ahalisinin çoğunu Rum ve Ermeniler oluşturuyordu. Bazı kaynaklara göre, Fatih İstanbul'u fethettikten sonra, olası bir Rum isyanını önlemek amacıyla Bursa'dan getirttiği Ermeniler'i şehrin değişik yerlerinde, bu arada da Gedikpaşa yöresinde yerleştirmişti. Bazı tarihçiler ise, 17'nci yüzyılın başında Anadolu'da meydana gelen Celali İsyanlarından kaçarak İstanbul'a göç eden Ermeniler'in bu semtlere yerleştirildiğini ileri sürerler. 1960'lardan sonra, Gedikpaşa semtindeki evler yerlerini yavaş yavaş işyerlerine bırakmış. Burada kundura imalatçıları ve bu işkoluna malzeme satan işyerleri bulunuyor. 1960'lara kadar Rum ve Ermeni ustaların tekelinde olan bu işkolu giderek Türklere geçmişse de kunduracılıkla ilgili terimlerin çoğunluğu bu dillerden kalmış.

Sezgin Barış BALCI (İAHA)