Milli Emlak Tarafından 33 seneliğine Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği'ne (TÜRKEV) tahsis edilen Dede Efendi Evi'nin sözleşmesi bitti. Geleneksel Türk Musikisi'nin en büyük üstatlarından Hammamizade İsmail Dede Efendi'nin hayatının büyük bölümünü geçirdiği Ahırkapı'daki evi şimdilerde sözleşmenin tekrar yenilenmesini bekliyor. 
Ünlü Türk bestekâr ve Neyzen İsmail Dede Efendi'nin Sultanahmet, Ahırkapı'daki tarihi evi İsmail Dede Efendi öldükten sonra birçok amaç için kullanılmış ve 1984 yılında TÜRKEV'in desteğiyle müzeye dönüştürülmüştü. Müze, 1997 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katılımıyla açılmıştı. 2017 yılında sözleşme süresi dolan evin boşaltılıp boşaltılmayacağı ise henüz bilinmiyor. 

TİCARİ FAALİYET YOK

TÜRKEV Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Sarı, "Bizim sözleşmemiz 2017 yılında bitti. Milli Emlak'ın bize burayı yeniden tahsis edip etmeyeceğini bilmiyoruz. Belki de buradan çıkmak zorunda kalacağız, bu üzücü bir durum" dedi.

Müze olarak hizmet veren ev aynı zamanda sık sık düzenlenen etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. İhsan Sarı, Dede Efendi Evi'nde düzenlenen etkinliklerle ilgili şunları anlatıyor: 
"Üst kat Dede Efendi Müze Evi'dir. Alt kat konferanslar için düzenlenmiştir. Ticari bir faaliyetimiz yoktur, sergilere ev sahipliği yapıyoruz. Her ayın ilk cumartesi günü saat 2'de çalalım söyleyelim diye bir müzik çalışmamız var. Bazen klasik kemençe hocası geliyor, saz üstatları geliyor, devlet sanatçısı olan hocalarımız var. Türk sazının duayenlerinden Mustafa Hisarlı ve birkaç hocamızın katılımıyla burada Türk müziğiyle ilgili çalışmalar yapılıyor."

TURİST İLGİSİ BÜYÜK

İhsan Sarı, hafta içi salı, hafta sonu ise cumartesi, pazar günleri 10.00 - 17.00 arası açık olan Dede Efendi Evi'ne yabancı turistlerin de yoğun ilgi gösterdiğini anlatıyor:

"Buraya yoğun bir turist akımı oluyor Alman, Amerikalı, İspanyol, Faslı, Pakistanlı, Kanadalı turistler geliyor. Yerli misafirlerimiz de geliyor, buranın meraklıları var. Bazı yabancı turistler buraya olan hayranlıklarını belirtiyorlar. Hatta bir Alman grup iki gün üst üste geldi çünkü binaya hayran kaldılar. Baş odadaki gusülhaneye inanamıyorlar, bu nasıl olur diye. Bu sonuç olarak kültürel bir birikim, bir terbiyenin sonucunda ortaya çıkan bir şey. Bu binaya hayranlıklarını belirtiyorlar. Viyana'da Mozart neyse, Türkiye'de Dede Efendi odur."
İstanbul'un tarihi evlerine hayran olan ve 1960'lı yıllarda bu evleri fotoğraflayarak kayıt altına alan Perihan Balcı tarafından 1970'li yıllarda kurulan Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği (TÜRKEV), 1979 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına dernek statüsü kazanmış.  

DERNEĞİ ÜYELERİN DESTEĞİ YAŞATIYOR

İhsan Sarı amaçlarının tarihi Türk evlerini tanıtmak olduğunu bunlarla ilgili konferanslar verdiklerini ve Anadolu'daki diğer belediyelere gidip onlarla ortak toplantılar yaparak yöresel evleri genel bütünlük içinde söyleyebileceğimiz Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği çatısı altında topladıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Dernekte yaklaşık doksan üyemiz var, burası üyelerin aidatıyla yaşıyor, kamudan hiçbir destek almıyoruz. Bakımı kişisel emeklerle yapılıyor. Sene de sekiz ay konferanslar veriyoruz. Örneğin en son konferansımızda Boğaziçi'ndeki İtalyan mimarların yaptığı eserleri anlatan, Dr. Sedat Bornovalı Bey'in sunumu oldu. Burada oturacak yer kalmadı. Konumuz Türklerinde bir evde yaşadığını, bunların geçmişi olduğunu, evin kendine has bir ev olduğuydu."

İhsan Sarı ancak kültür ve sanatla orta gelir grubundan üst gelir grubuna çıkabileceğimizi vurgulayarak "Bir mimar kardeşimiz otuza yakın suluboya boğaz tablosu çizdi ve bu yönetim kurulu kararıyla bir ay boyunca burada sergilenecek. Amacımız insanları resme de meraklandırmak. Biz de burada sanatla iç içeyiz. Ülkemizin orta gelir grubundan üst gelir grubuna çıkmasının tek yolunun kültür ve sanatla olacağına inanıyoruz" dedi.

Haber: Ayşe Sema Sayar (İAHA)