Dar gelirli aileler yanında ülkemize değişik ülkelerden sığınan mültecilerin çocukları, bayramda çalışarak yürekleri burktu. Çocukların ayrı bir sevinç içerisinde olduğu Ramazan bayramında, aile bütçesine katkıda bulunmak için çalıştırılan çocuklar, bayramı çalışarak geçirdi. Sabahın erken saatlerinde yola düşen çocuklar, metrobüs ve metrolarda mendil satarak para kazanmaya çalışırken, güvenlik görevlileriyle de kovalamaca yaşadı.

BİTKİN DÜŞTÜLER

Bayram namazının ardından ailelerde bayramlaşma sevinci, çocuklarda ayrı bir coşku yaşanırken, bazı çocuklar için pek değişen bir şey olmadı. İstanbul'un işlek noktalarında görmeye alıştığımız "çalışan çocuklar", bayramda da mesaiye devam etti. Sabahın erken saatlerinde ellerinde kağıt mendil dolu poşetlerle Metrobüs, metro ve tramvay istasyonlarına koşan çocuklar, bayram ziyaretine gidenlerin de yüreğini burktu. 

Gün boyu koşturan çocuklardan bazılarının, bir üst geçit üzerinde buldukları gölgelikte uyumaları ise içler acısı bir manzara oluşturdu. Gecenin geç saatlerine kadar para kazanmak için toplu taşıma araçlarını dolaşan, şehrin işlek noktalarında mendil satan çocuklar evlerine bitkin bir şekilde döndü. 

ÇOCUK İŞÇİ GERÇEĞİ

Genellikle Suriye'den gelerek ülkemize sığınan ailelerin çocuklarına mendil satarken rastlasak da, çocuk işçilik Türkiye'nin acı bir gerçeği olarak karşımızda duruyor.  

2017'nin ilk yarısını geride bıraktığımız şu günlerde çocuk işçi gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpmaya devam ediyor. Sadece Mayıs ayında 15-17 yaş arası tam 146 çocuk işçinin hayatını kaybettiği öğrenildi.

Zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması tartışmalarının yaşandığı bu günlerde çocuk işçi gerçeği de göz ardı edilmeyecek kadar önemli bir konu olarak göze çarpıyor. Ülkemizde tam 101 bin okul çağındaki çocuk, atölyelerde, tarlalarda çalışıyor. Sokaklardaki çocukları ve mülteci çocukları da bu hesaba katarsak 150 bini aşkın çocuk işçi gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor.

TEHLİKE ALTINDALAR

Sokaklarda çalışan çocuklar, birçok tehlikeyle de karşı karşıya kalıyor. Özellikle ailelerinden ayrı sokaklarda yaşayan çocuklar organize suç şebekelerinin ağına düşerken, en yaygın tehlike ise uyuşturucu madde bağımlılığı. Organize suç şebekeleri, küçük yaşta dilendirdikleri çocukları, belli bir yaştan sonra torbacı olarak da kullanıyor, kapkaç, hırsızlık gibi suçlara da itebiliyor. Çocuk yaşta suça bulaşmış çocukların sayısında da artış gözleniyor. 

Çalışmak zorunda bırakılan eğitim hakları ellerinden alınan çocuklar minicik bedenleri ile mücadele ederken sakat kalabilme hatta hayatlarını kaybedebilme ihtimalleri de bulunuyor.

Sibel Gülersöyler