Soylu, "Amerika ve Avrupa dahil olmak üzere dünyanın en gelişmiş ülkelerinden çok daha yüksek bir kapasitede afete müdahale kabiliyetimiz söz konusu. Allah nazardan saklasın" dedi.

İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Çalışma Grupları Toplantısı düzenlendi. Toplantıya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul İl Jandarma Komutanı Nuh Köroğlu, AFAD İl Müdürü Gökhan Yılmaz ve yetkililer katıldı. Soylu toplantının açılışında yaptığı konuşmada Türkiye'nin 1999 Depremi'nden sonra depremle mücadele için aralıksız mücadele ettiğini belirtti.

"İstanbul'un kendine has bir özelliği var"

Soylu, "Son 1 yıl içinde 493 toplantı yapıldı. Çalışma gruplarının tespit ve acil yardım için gerekli çalışmaları yapıyorlar.  Senaryo dahilinde müdahale planlarının geliştirilmesi, çalışma gruplarını uygulama ve planlama sunumlarındaki eksikliklerin giderilmesi, çözüm önerileri, genel ve sivil tatbikatlar konuşulacak değerlendirilecek. İstanbul'un kendine has bir özelliği var. Aynı çalışmalar başka illerde de aynı şekilde yürüyor. Burada geniş kapsamlı olmasının ve her çalışma grubuna başkanlık etmemizin temel sebeplerinden biri İstanbul'un diğer illere bu çalışmalar açısından örnek olması, detaylandırılarak götürülmesi. " dedi.

"Aksi felakettir"

İçişleri Bakanı Soylu depremle mücadelede ilk 6 saatin önemine değinerek, "İlk 6 saatte deprem ve afetle ilgili planlama ve aksiyonun sahaya yansıtılması ve vatandaşın bilinçlendirilmesi çok önemli. Çök, kapan, tutun. Özellikle doğalgaz gibi elektrik şalterleri gibi, bir takım hem yangın hem zehirlenmelere teşkil edebilecek süreçlerden vatandaşımızın depremden hemen sonra tedbir alabilmesini sağlayabilmek. Ardından arabaların yola çıkmamasını sağlayabilmek, bununla birlikte yolların açık olması. İnşallah boş kalacak olduğunu değerlendirdiğimiz yollarda itfaiyelerin, ambulansların, arama kurtarma ekiplerinin araçlarının ilgili yerlere, enkaz alanlarına ulaşmalarını temin edebilmek. Aksi? Aksi felakettir. Bunu net söyleyeyim, hiç lafı eğip bükmeye gerek yok." diye konuştu.

Soylu Türkiye'nin deprem ve afet bölgesinde olduğunun altını çizerek, "Biz bir afet bölgesindeyiz, her türlü afetle de karşı karşıyayız. Coğrafyamız böyle bir coğrafya. Ne kadar kıymetli ne kadar dünyanın gözünün üzerinde olduğu, birtakım hasetliklerin oluşturulduğu coğrafyaysa da bir özelliği daha var o da afet coğrafyası." ifadelerini kullandı.

"Yapmamız gereken mümkün olduğu kadar hatırlatmaktır"

Soylu, "Bir örnek vereyim, İzmir'de de anlattım. Bugün iki hafta 112 mülki idare amirimiz geldiler, üçer gün hem tatbikat hem de bütün bunları tekrar gözden geçirebilme kabiliyetine sahip olduk. Bir, İstanbul böyle bir depremde nereden kapanacak? Yollar hangi ölçekte kapanacak? Hangi hastane yollarını, hangi arama kurtarmayla ilgili nereye ve nasıl ulaşacağız bütün bunlara yönelik adımlar şimdi yapılacak. Ardından toplanma bölgeleri ve tahliye gibi değerlendirmeler Kağıthane üzerinden gerçekleştirilecek. Bazen bir takım kafa karışıklıkları söz konusu oluyor. Bunu da doğal olarak değerlendiriyorum. Bir örnek, yanlış anlaşılmasın ama cenaze ve bayram namazları, hocalarımız tarafından tarif edilir. Tarif edilmesinin nedeni de açıktır. Tarif edilmelerindeki temel amaçlardan bir tanesi de hem hatırlatmak hem de bu konuda toplu bir şekilde namazın ahenk içinde kılınabilmesini temin edebilmektir. Bir karmaşıklığa sebebiyet vermemektir. Toplumsal olaylarda da budur. Deprem de bizim her gün karşılaştığımız mesele değildir ama karşılaşabileceğimiz meselelerdir. Yapmamız gereken mümkün olduğu kadar hatırlatmaktır. İzmir'deki depremde de gördük. Burada hakikaten MEB ile gerçekleştirilen eğitimlerin ne kadar başarılı olduğu açıktır. Çocuklarımızın çök-kapan-tutun eğitimini nasıl aldıklarını, nasıl tutunduklarını örneklerle müdahale ettik" ifadelerini kullandı. 

"Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden çok daha yüksek bir kapasitede afete müdahale kabiliyetimiz söz konusu"

Soylu, "İstanbul'da kişi başına düşen metrekare 1,29 metrekareydi toplanma alanlarında. Şu anda biz bunu son yaptığımız çalışmayla 2 metrekarenin üzerine çıkardık. Ama bazı mahallelerde hiç yoktu. Şimdi biz bazı mahallelerde hiç yoktuyu ortadan kaldırdık, her mahallede bunu gerçekleştirme konusunda bir adımımızı attık. Bazı mahallelerde 0,60 metrekareydi, bazı mahallelerimizde 0,80 metrekareydi, bütün bunları yukarı çıkardık, üstüne çıkardık. Şimdi hiçbir şey yapmayan, masa başından sürekli olarak tezvirat üretmeye çalışan, eleştirel bir anlam, elbette ki eleştiri olacak ama sadece eleştiri yapan insanları biraz insafa davet ediyorum. Bu kadar insan buradayız. 493 toplantı gerçekleşmiş. Hepimiz sorumluyuz. Hepimizin başka kamu işleri var. Hepimiz başka kurumlardayız ama buradayız. Yeni konteynerler imal ediyoruz. Yeni çadırlar yapıyoruz. Burada muradım şu aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın İzmir depremi için ifade ettiği sistem tıkır tıkır işledi. Milletimizin en zor gününde devletimizin bütün kapasitesi, milletin en zor günlerinde devletimizin ve milletimizin ortaya koyduğu en önemli kabiliyetleri milletimizle paylaşmak ve elimizi uzatmak bizim temel sorumluluğumuzdur. Bunu bin defa söyleyeceğim. Amerika ve Avrupa dahil olmak üzere dünyanın en gelişmiş ülkelerinden çok daha yüksek bir kapasitede afete müdahale kabiliyetimiz söz konusu. Allah şımartmasın, Allah şaşırtmasın. Allah nazardan korusun" ifadelerini kullandı.