Kızıltoprak’ta Hali Sezer Bey’in vefatının ardından oğlu Melih Ziya Bey, eczaneye sahip çıkmış. Diğer eczanelerden ayıran özellik ise reçeteye göre hala ilaç yapılmasıdır. Fabrikasyon sisteme dönen ilaç yapımı, özenle hazırlanan ilaçlar geçmişe açılan bir kapı olarak bizleri alıp götürüyor.

Eskiden aile hekimlerinin hastalarla ilişkilerinin daha iyi olduğunu söyleyen Melih Ziya Sezer, günümüzde iletişimin tamamen yok olduğunun üzerinde duruyor. Değişen ve gelişen ilaç sektöründe Yeni Moda Eczanesi ile nereden nereye geldiğimizi anlıyoruz. Moda sokaklarında yükselen müzik sesleri ve tarihi dokuyu bugünlerde görmek mümkün olmuyor. Görebileceğimiz ve ruhunu hissedebileceğimiz tarihi bir eczane Yeni Moda Eczanesi. Adında koca bir tarih saklıyor Adının başında “Yeni” olmasına rağmen kendisi tam 117 yıllık bir eczane. Renkli renkli tüpler, yıllar öncesinden kalmış reçeteleri görmek mümkün.

Dışarıdan bakıldığında sadece bir eczane gibi görünebilir fakat içi bizi yıllar öncesine götürüyor. Piyanonun narin tınısı, tozlanmış raflar ve eskinin ne denli güzel olduğunu gözlemliyor insan burada. Tarihin kokusunu hissetmek, yüzlerde tebessümleri belirtiyor ve bunu hayranlıkla gözlemliyorsunuz. Tarih kitaplarından okuduğumuz, gözlerimizde canlandırdığımız bir İstanbul ve onun kıymetli sakinleri... Çok güzel komşulukların ve hoş bir modanın olduğunu Melih Ziya Sezer’in söylediklerinden anlıyoruz. Melih Ziya Sezer’in müzik tutkusuna da şu sözlerle tanık oluyoruz: “1946 ya da 1947 yıllarında aynı apartmanda, sonradan doktor olan Önder Dai otururdu. Bir gün beni Kadıköy Halkevi’ne bir piyano resitaline götürdü. Piyanist, Chopin’in bir parçasını çalıyordu. Müzik tutkum o günden beri çoğalarak sürer.”

DOKTOR REÇETEYİ YAZAR, ECZACI YAPARDI

Meşhur tek büfeden modaya doğru giderken hemen sol tarafta, 1902 yılında açılmış olan ve günümüz eczanelerine hiç benzemeyen yapısıyla bizleri karşılıyor. Günümüz eczaneleri gibi olmayıp sadece ilaç satan kurulduğu günden beri aynı vitrini aynı rafları kullanan bir nevi tarihi eczane. Sadece eczane demek olmaz tabii, adeta müze görevi gören eşyalarıyla doludur. Günümüz eczanelerinde pek rastlamadığımız ilaç kokusuna tarih ekleniyor. Geçmişe ışınlanmış gibi hissettiren eczanenin her köşesi eski ilaç malzemeleri, kitaplar, sandalyeler ve masalardan oluşuyor.

'ECZACININ HATASINI MEZARCI TEMİZLER'

“Eczacılık aslında bir sanat fakat günümüzde her şey gibi eczacılık mesleği de ticarete yenik düştü. Geçmişte birçok şey eczanenin kendi laboratuvarlarında yapılıyordu. Bunlardan bazıları, öksürük şurupları, merhem, göz damlalarıdır” diyerek sözlerine devam eden Sezer, geçmişte üretim yapılan eczaneler varken zaman içerisinde yabancı sermayenin girmesiyle mesleğin ticarete dönüştüğünü anlatıyor. Eczanenin her köşesi tarihe açılan bir pencere. Eczanenin içerisinde çok özel bölümler de var, bunlardan birisi zehir dolabı. Melih Ziya Sezer bizlere ilaç yapımında zehrin de kullanılan malzemeler arasında olduğunu söylüyor. Dolapta çeşit çeşit zehirler var. Önceden doktorlar reçeteyi yazar, ilaçlar eczacı tarafından yapılırmış. Eczanenin göz kamaştırıcı tarihini devam ettirmek istediğini söyleyen Melih Ziya Sezer, tarihin kokusuyla birlikte eczacılığa devam ediyor. Geçmişten günümüze taşınan şu cümle bizlere hatırlatılıyor. “Doktorun hatasını eczacı, eczacının hatasını mezarcı temizler.”

HABER: TARIK ÖZDEN (İAHA)