ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasına tepki gösteren Filistinlilere, İsrail askerleri tüm dünyanın gözü önünde gerçek mermilerle ateş açtı. Aralarında 8 aylık bebeğin de bulunduğu onlarca kişi can verdi...
Tüm dünya vahşeti seyretti... Göstermelik tepkiler, İsrail'in vahşetini durdurmadı...

İsrail, bu vahşeti Amerika ile planladı... İsrail ile Amerika'nın Ortadoğu'da al takkeyi ver külahı politikası izlediğini herkes biliyor...
Biliyor ama sonuç yine aynı...

Amerika, kendini Müslüman sanan tüm Ortadoğu ve Arap ülkelerinin abisi... Hiçbiri Amerika'nın bir dediğini iki etmiyor...
Sadece Araplar ve Ortadoğu ülkeleri Filistin konusunda duyarlı olsalardı, İsrail'in bu vahşeti yapabilmesine imkan yoktu... 
Araplar birlik olmak şöyle dursun, kendi aralarında birbirini yiyor...

Türklerin idaresinde Arap dünyası ve Ortadoğu huzur ve refaha kavuşmuştu... Suudi Arabistan'dan Mısır'a, Şam'dan Kudüs'e kadar her yerde huzur vardı, hiçbir sorun yoktu... 
Rahatlık batmış olacak ki, Türkleri arkadan hançerlediler... Filistin'i ne pahasına olursa olsun, İsrail'e ve Yahudilere teslim etmeyen Türklere karşı birleştiler, kendi düşmanlarıyla dost oldular...
İşte gelinen nokta bu...

Dün öyleydi, bugün çok mu farklı... Yine aynı... 
Arap baharı diye caka sattıkları güya demokrasi hareketini kim organize etti, Amerika...
Kim destek verdi, yine aynı Arap ülkeleri...

Arap baharı, Arap ülkelerine ve Ortadoğu'ya sadece kan ve gözyaşı getirdi... Ama zihniyet yine değişmedi...
Manda ile himaye ile teslimiyetçilikle hiçbir yere varılamaz...
Dış güçlerle işbirliği yapanlar, yabancıları ağabey bilenler, hiçbir zaman gün yüzü görmez...
Atatürk işte bunun için büyük liderdi... Bunu 100 yıl önce gördü ve kayıtsız şartsız tam bağımsızlık dedi...

Bugün 19 Mayıs'ı kutlayabiliyorsak, bağımsız ayakta kalabilmişsek Atatürk sayesindedir.
Tam bağımsızlığın kıymetini bilelim...
Bizi dış güçlere teslim etmek isteyen zihniyete, onlarla işbirliği içinde olanlara karşı duralım...
Bağımsızlık elden giderse geri dönüşü çok zordur...

*****
Babamın tarlasıdır

Bir gün bir köylü Atatürk'ün Orman Çiftliği sınırları içindeki bir tarlayı, kendi tarlasıymış gibi sürüyordu. Görevliler görünce uyardı, adama dinletemediler. Bunun üzerine Atatürk'e söylediler.
Atatürk denetlemeye çıktığı zaman o tarafa gitti. Yanındakiler toprağı sürmekte olan köylüyü göstererek:

- İşte budur, dediler.
Atatürk yavaş yavaş ona doğru yürüdü, yaklaşınca sordu:

- Burada ne yapıyorsun?
Köylü gülümsüyordu. Sakin bir sesle cevap verdi:,

- Tarlayı sürüyorum.
- İyi ama bu tarla senin midir?

- Değildir.
- Kimindir?
- Atatürk'ündür!

Atatürk, kendi toprağına tecavüz edildiği için değil, haksızlık yapıldığı için sertlendi ve sordu:
- İyi ama sen başkasına ait bir toprağın, ona sorulmadan ve izin alınmadan sürülüp ekilemeyeceğini bilmiyor musun?
Köylü hiç telaş etmiyordu. Aynı sükûnetle dedi ki:
- Biliyorum, fakat benim bu tarlayı sürüp ekmeye hakkım vardır!
Atatürk'ün kaşları çatıldı, büyük bir merak ve hayretle ona sordu:
- Bu hakkı nereden alıyorsun?
- Çok basit... Atatürk bizim babamız değil midir? İnsan babasının tarlasını sürüp ekerse kabahat mi işlemiş olur?
Atatürk'ün yüzünde takdir ve sevgi duyguları anlatan bir gülümseme oldu; köylünün sırtını okşadı ve "Haklısın" diyerek uzaklaştı.
(Niyazi Ahmet BANOĞLU, Nükte ve Fıkralarla Atatürk)

***
TEBESSÜM

Yalnız olmaz

Bir gün Mısır'da bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri, Mustafa Kemal'i görmeye gelmişti. Atatürk'e sorar:
- Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz?
Olabilecek bir şey değildi, ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal sorar:
- Yarım milyonun bu uğurda ölür mü?
Adamcağız şaşırıp kaldı:
- Fakat Paşam, yarım milyonun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya... 
- Benimle olmaz, beyefendi yalnız benimle olmaz. Ne zaman halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse o vakit gelip beni ararsınız.

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Egemenlik verilmez, alınır.
Atatürk