Kolay değil İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kadrajına "gazeteci" sıfatıyla girmek biliyorum. Önce "iri" bir yayın organında çalışacaksın, biraz ideolojik yakınlığın olacak, ayrıca şöhret sahibi de olacaksın. Bir yayın organının muhabirine "Sizi yayın organı olarak görmüyorum" sözünü kastetmiyorum kesinlikle. Aynı başlık benim için atılsa, orada olması gereken virgülün kasten konulmadığını düşünürüm elbette.

Neyse; umarım 16 milyonluk şehrin çifte seçilmiş başkanı, bizi de onlardan biri sayar da sorularımıza cevap vermeye tenezzül eder.

Söz, "araçlar kaldırımın sağına mı park etsin, soluna mı" diye basit bir konudan bahsetmeyeceğim hiçbir zaman. Gazetemizi ya da semtimizi ziyaret etme zahmetine katlanmasını da beklemiyorum kendisinden. Ama en azından ilgili yöneticileri, İBB Sözcüsü Murat Ongun vs. bir cevap verir. Daha önce yazdığımız bazı konular gibi "görmezden gelinmez" sorularımız.

Konumuz yine İETT. Çünkü İstanbul'un toplu ulaşım yükünü en yoğun sırtlayan başka bir kurum yok. Metrobüs'ler de bu kuruma bağlı çünkü. Metro yaygınlaştıkça belki kurumun yükü azalacak ama şimdilik "finans" ve bazı "engeller" istenileni istenildiği zaman yapmaya uygun olmayabilir.

HALK OTOBÜSLERİ ANLAŞMASI

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İETT'de yeni bir düzenlemeye gitti ve kurumun dışında "özel" taşımacılık yapan tüm otobüsleri kurumun çatısı altında topladı. Yani, vatandaşın "erguvan otobüs" olarak adlandırdığı Otobüs A.Ş.'ye ait otobüsler ile "mavi" olan Özel Halk Otobüsleri'ni...

Tüm otobüslerin her anlamda İETT yönetim ve denetiminde olacağı, herkesin eşit kazanacağı vaadiyle gerçekleştirildi bu düzenleme. Yılbaşından itibaren de uygulamaya geçecek, tüm otobüsler artık "sarı" olacak.

Şahıslara ait olan bu otobüsler, hangi esaslara göre çalışacak ve İETT bunlara ödemeyi neye göre yapacak. Konuşulana göre sabit bir aylık gelir yanında kilometre başı ücret ödenecek. Bir anlamda yıllardır parça parça özelleştirilen İETT'ye şimdi "ortak" alınacak. Mevcut İETT trafiğini organize etmekte zorlanan "filo yönetici"leri daha fazla sorumluluk üstlenecek. Çoğu, yönettiği güzergâhı sadece haritadan gören ve yolun şartlarını bir kez olsun yerinde müşahade etmeyen kişilerden oluşuyor "filo" denilen yönlendiriciler.

Kurumun devralacağı özel otobüslerin detay çalışma prensiplerini bilirsek, biz de basın olarak "denetim" görevinde İETT görevlilerine yardımcı oluruz. Tabii, 153'ü aradığımızda yarım saat müzik dinlemekten usanmazsak.

KİMLERİN OTOBÜSÜ VAR?

Şimdi gelelim can alıcı sorulara.

Özellikle, yolcusu yoğun olan kısa mesafeli bazı hatlarda İETT'de yöneticilik yapan bazı şahısların "özel halk otobüsü" olduğu iddiası var.

Bu iddiayı araştırmaya değer buluyor musunuz?

Araştırma sonucunda eğer doğru çıkarsa, bu hatların nasıl edinildiğini de inceleyecek, bir yaptırım uygulayacak mısınız?

Eğer yine iddia doğruysa, yeni yapılan anlaşmaya göre bu otobüsler de yükü eşit şekilde bölüşecek mi? Yoksa daha kısa hatlarda araçları yıpranmadan çalışmaya devam edecek mi?

Bir diğer konu ise "engelli ve bebek pusetli yolcuların erişimine" uygun olmayan özel halk otobüsleri. Sözkonusu yasa birkaç kere ertelenip 2017'de yürürlüğe girdiğinde çok sayıda bu tarz otobüs tespit etmiş, manşetimize taşımıştık konuyu.

Sadece engelliler ve bebek pusetli anneler değil, 65 yaş üstü çoğu yolcu da bu otobüslerden faydalanamıyordu "basamakları" yüzünden. Dolayısıyla "bedava yolcu" taşımaktan da kurtuluyordu bu otobüslerin sahipleri.

Şimdi; bu otobüslerin tamamı yenilendi mi? Eğer yenilenmedi ise, bugüne kadar neden ilgili kanun çerçevesinde işlem yapılmadı? Trafikten men etmeye kadar varan yetkisi var İBB'nin bu tür otobüsler üzerinde.

Halen köylere çalışan "kısa mavi otobüsler" var ve bunların çoğu basamaklı. Bunlar, yılbaşından sonra İETT bünyesine alınacak mı, yoksa değiştirmeyen hakkını kaybedecek mi?

Yasaları takmayanların yaptığı yanına kâr mı kalacak yoksa?

BU ZAM YAKIŞTI MI?

Ekrem İmamoğlu, hepimizin bildiği gibi CHP'den aday oldu ama Millet İttifakı çerçevesinde İYİ Parti'nin ve ittifak dışından HDP'nin desteğiyle kazandı seçimi.

Millet İttifakı'nın her fırsatta ülkedeki ekonomik durumu, çalışan kesimin ücretlerinin ne kadar aşındığını belirttiğine şahit oluyoruz. Hatta, sık sık "2020 enflasyonu yüzde 30'ları buldu" açıklamaları da henüz sıcaklığını koruyor.

İBB, birçok kurumda olduğu gibi çalışanları ile toplu sözleşme imzaladı. İETT çalışanlarına yüzde 13 zam verildi. Bu zam oranı ülkenin ekonomik gerçekliğine uygun mu sizce? Eğer uygunsa, partiniz yetkililerine de bunu söyleyip, felaket tellallığı yaparak morallerimizi bozmamasını tavsiye eder misiniz? Toplu sözleşme masasında TUİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarını mı baz aldınız, yoksa sendikaların "açlık sınırı" ve "yoksulluk sınırı" açıklamalarını mı?

Ayrıca, İETT'de neredeyse "kadrolu" şoför kalmadı gibi. İBB, İETT'nin şoförlerini bir dönem iştiraki şirketlerden KİPTAŞ üzerinden taşeron yöntemiyle alıyordu. Sonra İSTON, İSBAK vb. kurumlar devreye sokuldu.

İETT, bu kurumlara bir sürücü için ne kadar para ödüyor? Ve bu paranın ne kadarı çalışanın eline geçiyor? Bu durum içinize siniyor mu? Değiştirmek için bir adım atma planınız var mı?

Gayet net farkındaysanız. Ne siyasi önyargı var, ne tuzak var, ne de itham var sorularımızda. Umarım kadraja girer de, bu sorulara cevap alıp, sürekli kullandığım toplu taşımada çalışan emekçilerin de yüreğine su serperim. İmamoğlu veya "seçme ekibi" cevap vermeye tenezzül etmese de, biz İstanbul'un iyiliğini düşünmeye, şehri ve mesleğimizi siyaseti hamasete alet etmeme kararlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz...