Bu yazıyı yarım asırdan fazla  bir süredir İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak kaleme alıyorum. Ne daha 100 gününü bile doldurmamış Başkan Ekrem İmamoğlu'nu fütursuzca eleştirip algı operasyonu yapma peşindeyim, ne de abidik gubidik işler... Yaşadığım şehri kimin yönettiği ile değil, nasıl yönetildiği ile daha çok ilgileniyorum. İş yapan eli teri kurumadan da öperim, hiç yüksünmem.

Toplu ulaşım, İBB'nin İstanbul halkına direk dokunan ve aksadığı taktirde büyük tepki çeken en önemli hizmetlerinden bir tanesi. Metroda nadiren de olsa yaşanan kısa süreli aksaklıklar, istasyonlarda büyük yığılmalara ve öfke birikmesine yolaçıyor. Marmaray'da yaşanan aksaklıklar da İBB'nin hanesine yazılıyor.

İstanbul'un ulaşım yükünü Metrobüs ile İETT otobüsleri çekiyor. Metronun ulaşmadığı tüm ilçelerde vatandaşın yegane tercihi İETT otobüsü. 2018'in ilk ayında İstanbulkart kullananların sayısının 30 milyonu bulduğu açıklanmıştı. Aylık abonman (Mavi Kart) kullananlar çoğunlukta. Bu rakam, İstanbul halkının İBB'nin toplu taşıma araçlarına olan mecburiyetini gösteriyor. Yani vatandaş İETT otobüslerine mahkûm.

Peki, İETT bu mecburiyetin farkında olup sorumluluğunu yerine getiriyor mu? İşte orası net değil. Aksaklıklar, güzel işleri de gölgede bırakıyor. Sürekli olarak toplu taşıma araçlarını kullanan biri olarak sık sık şahit oluyorum. Geciken otobüsler, iptal edilen seferler İBB'ye ve yönetenlerine bazen "beddua" çoğunlukla hakaret ve küfür olarak dönüyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İETT Genel Müdürlüğü'ne 12 Eylül'de ataması yapılan Hamdi Alper Kolukısa'nın yapacak çok işi var. Halka direk dokunan bu hizmetteki aksamalar, İstanbul'da iktidarın değişmesine "tencere lobisi" kadar olmasa da önemli katkı yaptı çünkü.

İETT Genel Müdürü Kolukısa, ulaşım konusunda hayli birikimli bir isim. İETT'nin de hizmetleri aksatmaması için acil çözülmesi gereken sorunları var. Bunlara, gerek Kadir Topbaş'ın, gerekse Mevlüt Uysal'ın başkanlığı döneminde sık sık dikkat çekmiştik. 25 Nisan 2018'de de bir skandala dikkat çekmiştim.

Kurumun filosunda Mercedes otobüsler önemli bir yer tutuyordu. "Özelleştirme" hastalığına tutulan İETT, garajlarında bulunan araç bakım ve onarım kademelerini kapattı.

Piyasada pek eşi bulunamayacak ustalarını başka kurumlara dağıttı, önemli bir bölümü de ya emekli oldu, ya da tazminatını alıp piyasada daha iyi ücretle çalışmaya başladı. Bu ustaların her marka otobüsün birçok parçasını adeta yeniden yaptığı torna tezgahları ile iş aletleri de hurdaya satıldı.

Mercedes otobüslerin de bakım ve onarımı firmanın yetkili bir servisine verildi. İETT için Mercedes otobüsleri seferde tutmak, astarı yüzünden pahalıya geldiği için sözleşme süresi bitince yeni ihale yapılmadı. Araçlar garaja çekildi ve yaklaşık 1 yıl seferden men edildi. Bu otobüslerin çalıştığı hatlara da yeni alınan yerli BMC otobüsler konuldu.

Sonra ne mi oldu?

BMC otobüsler apar topar belli garajlarda toplandı. Ayazağa Garajı, otobüsleriyle birlikte özel bir şirkete devredildi. Şirket, piyasadan hızla şoför toplamaya başladı. Bu sürücülere İETT tarafından kısa süreli eğitim verildi, birkaç gün de hat ve güzergah talimi yaptırıldı.

Mavi halk otobüsleri ile Otobüs A.Ş.'ye bağlı erguvan renkli otobüsler yanında İETT'nin kurumsal rengi olan sarı renkli otobüsler özel bir şirket tarafından işletilmeye başlandı.

Yaşanan kazaların fazlalığı sebebiyle kurum şirket değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Sonrasını uzun süre yatağa bağlı rahatsızlığım nedeniyle takip edemedim. Kurum, kâr getiren ve zararını azaltan hatları bu yöntemle elinden çıkarmış oldu.

12 yaşını aşmış Mercedes otobüsler apar topar içindeki tozu çamuru ile sefere konuldu. Ardı ardına arızalar yaşandı ve yaşanıyor. Seferler aksıyor ama çare üretilemiyor. Beyaz Masa kayıtlarında en önemli şikayetlerin dökümü alındığında durum net bir şekilde görülecek zaten.

Bir başka konu daha:

İETT yıllardır kadrosuna şoför almıyor. İBB'nin bir iştiraki taşeron yapıldı. Bu iştirak sözleşmeli olarak işe aldığı şoförleri İETT'ye gönderiyor.

Kadrolu olanların da bir an önce emekli olması ya da yılgınlığa düşerek ayrılması için özel bir çaba var yıllardır. Hat, güzergah ve sefer düzenlemesi yapan, filoyu yönetenlerin hataları yanında en küçük sorunda bile şoförlere "yevmiye kesintisi" gibi cezalar uygulanıyor. Neredeyse bakımsızlık ve eski olması nedeniyle sık sık arıza yapan Mercedes otobüslerin aksayan seferleri bile şoförlere maledilecek. Özlük hakları konusunda da önemli sıkıntılar var.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve kurmayları, şoförlerin sakalının derdine düşüp, "Klasik CHP hastalığı işte..." dedirteceğine önce bu emekçilerin durumuyla ilgilensin. Emek, kıldan tüyden daha kutsaldır çünkü...