İETT Genel Müdürü Arif Emecan'ın görevden alınması benim için sürpriz olmadı. İETT'deki aksaklıklarla ilgili kaç yazı yazdığımı, kaç habere imza attığımı ben bile hatırlamıyorum. İstanbul'un en önemli toplu taşıma organizasyonu iyi yönetilemiyordu. Ama sorun sadece İETT'de miydi, orası tartışılır.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, "İETT'den çok şikayet geliyordu, Genel Müdür yetersiz kalıyordu" dedi görevden almayla ilgili olarak. Yeni alınan 300 otobüsün, şoför yokluğu nedeniyle hizmete başlayamadığı, Genel Müdür Emecan'ın ise "Personel alımlarını durdurduğunuz için böyle oldu" diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştığı da konuşuluyor.

Bu konunun iyi anlaşılması gerekiyor. Geçen yıl, İETT'ye 3 bin 500 şoför alınması gerekiyordu. Emekli olanlar ve yeni oluşturulan hatlar nedeniyle İETT'nin her geçen ay şoför ihtiyacı artıyor. İETT geçen yıl sadece bin 500 şoför aldı. İBB'de daire başkanları yanında, AK Parti ilçe teşkilatları arasında "işe alınacak şoför kontenjanı" konusunda bir türlü anlaşma sağlanamadığı için ihtiyaç giderilememiş. Yaz aylarında izine ayrılanlarla birlikte şoför sayısındaki düşüş nedeniyle, İETT sefer azaltmakta buluyordu çareyi. Hafta sonlarında da aynı tuhaf çözümü uyguluyor İETT'nin "planlama" dahileri. Hafta içinde 20-25 dakika arayla sefer yapılan yerlere, pazar günleri 1 saat 15 dakikayı aşan aralıklarla sefer yapılıyor.

* * *

Gelelim, şoför alımı konusundaki diğer çarpıklığa. AK Parti iktidarı, uzun süredir "taşerona çözüm" vaadinde bulunuyor. Taşeronla ilgili Çalışma Bakanlığı formül arayışını sürdürüyor. Özellikle "kamuda taşeron" sorununu çözmek için büyük bir çaba var. Ama İETT, çalıştıracağı şoförleri KİPTAŞ'tan kiralıyor. Yani taşeron şoför alıyor. İETT şoförünün eline geçen paranın iki katını aşan bir para ödeniyor KİPTAŞ'a. Eski Genel Müdür Emecan, şoför maliyetini kafaya çok takmıştı ama taşerondan vazgeçmek yerine, "mesai ödememe"nin yollarını arıyordu. Hatta İETT şoförlerine "Size ödediğimiz Cumartesi mesaileri haram" dediği için büyük tepki çekmişti kurum içinde.

İETT'de kadrolu şoför sayısı hızla azalıyor. Emekliliği dolanların çoğu, bir gün dahi beklemeden tazminatını alıp, Özel Halk Otobüsleri'nde çalışmaya başlıyor. İETT şoförleri, kurumun kendilerine karşı izlediği "baskıcı" politikadan da çok dertli. Trafik sıkışıyor, sefer aksıyor, fatura şoföre kesiliyor. Bir aksi yolcu, yalan beyanla şikayette bulunuyor, şoför aksini iddia ederek "kamera kayıtları incelensin" diyor, buna bile tenezzül edilmeden ceza yazılıyor... Özellikle taşeron şoförler, işlerinden olmamak için boyunlarını büküp sonuca razı oluyor. Beddualar havada uçuşuyor ama...

İETT'de, yeni alınan otobüslerin yanında bir de seferden geçtiğimiz aylarda çekilen Mercedes marka otobüs sorunu var. Yenisi-eskisi pyüzlerce otobüs garajlarda yatıyor. Genel Müdür Arif Emecan, Mercedes otobüsleri seferden çekme gerekçesi olarak Almanya'yla yaşanan krizi bahane etmişti. Ama gerçek çok farklıydı. İETT'nin garajlarında araç tamir ve bakımını yapan ekipler tasfiye edilmiş, en basit onarımı dahi yapacak eleman kalmamıştı. Eski ve maharetli ustaların bazısı kurumda kalmak için şoför olmuş, bazıları da özel sektörün yolunu tutmuştu. Mercedes otobüslerin bakım ve onarımı da özel bir servise verilmişti. En ufak arızada bile "parça değişimi" yapılıp, kuruma fatura ediliyor, araçlar sık sık yolda kalmasına rağmen "onarım ve bakım maliyeti" şiştikçe şişiyordu... 

* * *

Bir diğer önemli konu da sefer aksamaları. Bunun çözümü ne tek başına İETT'de, ne de şoförlerde. Arızaların yanında en fazla sefer aksaması, trafik sıkışıklığı yüzünden yaşanıyor. Evet, trafik İstanbul'un temel sorunlarından ama toplu taşıma araçlarının güzergahlarında alınacak bazı önlemlerle çözülebilecek bir konu. En azından, İETT otobüsleri aşırı gecikme yüzünden sefer iptaline gitmez.

İETT otobüslerinin güzergahındaki "usulsüz parklanmalar" en büyük engel. Yol üzerinde, kavşaklarda "usulsüz parklanma" nedeniyle uzun süre bekleyen ya da manevra yapmak zorunda kalan araçlar oluyor. Bunun için, İBB'nin trafik ekipleriyle koordineli bir çalışma yapması, sefer aksamasına yol açacak kadar gecikmeyi önler...

Bir de, 2015'te yürürlüğe giren bir yasa olmasına rağmen, hâlâ İstanbul'da 5 yaşından büyük, engelli erişimine uygun olmayan, kamyon şasesine kasa kondurulmuş vaziyette yolcu taşıyan Özel Halk Otobüsleri var. 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, toplu taşımayla ilgili sorunları çözmek istiyorsa bazı radikal adımlar atmak zorunda. Örneğin, İstanbul Valiliği'nin koordinasyonunda, içerisinde trafik zabıtası ve trafik polislerinin de bulunduğu bir Toplu Ulaşım Timi (TUT) kurulması, birçok kronik soruna çözüm getirir. İETT'ye bağlı ÖHO ve ÖZULAŞ otobüsleri yanında, minibüs ve dolmuşların da disipline edilmesi için TUT önemli bir adım olur. Trafiğin "kural ihlalleri"yle sürekli sıkıştığı yerler tespit edilir, güzergahla ilgili sorunlar hızla çözülür, yolcu-şoför tartışmalarına anında müdahale edilir...

Başka kronik sorunlar da var ve hiç biri çözümsüz değil. Fırsat buldukça bunları hem Başkan Uysal'a, hem de yeni atanacak İETT Genel Müdürü'ne ulaştırmak benim görevim.