Klasik Türk İslâm sanatlarının günümüzdeki temsilcilerinden Hacer Ünal Hazar, kültürün, sanatın, edebiyatın ve müziğin insan üzerinde olumlu etkiler bıraktığının yapılan bilimsel araştırmalar ile de doğrulandığını belirterek "Toplumda sosyalleşme ve iletişim kurabilmeyi de sağlıyor" dedi.

Klasik Türk İslam Sanatlarının günümüzdeki mütevazı temsilcilerinden, Hacer Ünal Hazar resim sanatı ile başladığı sanat dünyasında, uzun yıllardır Minyatür, Tezhip ve Ebru sanatlarını yurtiçi ve yurtdışında açtığı sergileri ve katıldığı yerli ve uluslararası projeler ile sanatseverler ile buluşturuyor. Kütahyalı sanat ile içiçe olan bir ailede hayata gözlerini açan Hazar, önce resim ile başlamış çalışmalarına, daha sonra da Ebru, Minyatür ve Tezhip sanatının ehil ustalarından dersler alarak, kendisini geliştirmiş. İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Hazar ile kültür ve sanat ile insan üzerindeki etkileri ve toplum, medya ve sanat ilişkisi hakkında konuştuk.

Sanata nerde ve nasıl başladınız? Ailenizde ya da çevrenizde, sanat ile ilgilenen kimse var mı idi ve hayatınızdaki önemi ve yeri nedir? 

Aslında doğduğum Kütahya'nın havasının, suynun, tarihi ve kültürel dokusunun benim sanata olan ilgilenmemde, katkısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kütahya, tarihten bu yana  Çinicilği, Ressamları, Musıkişinasları ile anılan bir şehir. Belki bu etkileşimin de tesiri ile ailemde hemen hemen herkes, resim sanatına ilgi duymuş ve resim ile içiçe idiler. Bu aile çevresinde olup da, resme ilgi duymamak mümkün mü? Resim yapma sevgisi, küçük yaşta ablalarımdan aldığım ilham ile benim sanatla tanışmama sebep oldu. Resim ile başlayan sanat hayatım, ebru, minyatür ve tezhip ile genişledi ve daha sonra, sanat benim için, bir hayat ve duygularımı ifade etme şeklini aldı.

HACER ÜNAL samil kucur

Kültür, sanatın insan ve toplumun,  kişilik oluşumunda yeri ve önemi nedir?

Kültür ve sanatın ve edebiyatın, müziğin insan üzerinde bıraktığı olumlu etkiler, artık Batı'da da, Doğu'da da yapılan bilimsel araştırmalar ile de doğrulanmıştır. Yani 'Hiç bilen ile bilmeyen, bir olur mu?' düsturunda olduğu gibi, okuyan ile okumayan, kültür ve sanata ilgi duyan ile ilgi duymayan arasında, en azından sosyalleşme, iletişim kurabilme, kültürel bilgi ve birikim açısından da, baktığımız zaman belirgin derecede, olumlu etkileri olduğunu görebiliriz.

İSTANBUL'U RESMETMEK, BİR SEVDAYI, YAŞAMAK GİBİ

Resim, minyatür, tezhip ve ebru sanatı üzerine çalışmalar yapıyorsunuz. Bu çok yönlü sanat dalı ile eser çalışmanızda, size ne gibi katkıları oluyor?

Aslında bu insanın ve sanatçının ve sanatçıların, bir tek olmanın yanında birlikte de çalışmalar yapabileceğinin ifadesi demek. Bunda insani ilişkiler, sosyal ve ekonomik ilişkiler devreye giriyor. Kültür ve sanat algılamaları üzerine diyaloglara, bilgilenmelere  yeni kapılar aralanabiliniyor. Bu tür çalışmalar yapan çok sayıda, sanatçının da olduğunu biliyoruz. Ama sizin de ifade ettiğiniz gibi, eğer bir sanatçı birbiri ile bağlantılı birkaç sanat dalı ile de meşgul oluyor ise, herhalde o sanatçının, farklı sanatları bir arada kullanabilmesinin, eserlerine olan yansıması da bir hayli farklı olacaktır.

İstanbul'u Ebru sanatı üzerine resmetme fikri nasıl doğdu?

13062010_10153538437916778_1514466085208749398_n

Bu düşüncenin proje aşamasına gelmesi, aslında 'İstanbul 2010 Kültür Başkenti' yılı öncesine kadar uzanıyor. 'Klasik Türk İslam Sanatları ile İstanbul figürlerini nasıl kullanabiliriz?' sorusunu sorup, cevap aradık. Ve sonunda bu çalışmalar ortaya çıktı. Barut Ebrusu üzerine, İstanbul'un tarihi, kültürel ve coğrafi güzellikleri, mekanlarını bazan minyatür, bazan da resimleyerek anlatmaya çalıştık. Her yeni esere, İstanbul'un ayrı bir güzelliğini çalışmak, ona yoğunlaşmak, İstanbul'a olan sevgi ve aşkımızı daha da artırıyor.  Eserlere yansıyan bu sevgi de, sanatseverlerimiz tarafından büyük ilgi görüyor, bu da tabii ki, bizi hem sanatımız hem de İstanbul'umuz adına mutlu ediyor.

İÇERDE VE DIŞARIDA, MİLLETİN ÖZ DEĞERLERİNİN TEMSİLCİLERİNE SAHİP ÇIKILMALI

Ülkemizde kültür ve sanata, toplumun ilgisi sizce yeterli mi?

Eski defterleri açmak istemiyorum ama bilinen bir gerçek var ki; bize ait olan milli sanatlarımız, yıllarca öğretim, bilgilendirme, eğitim ve sergilenme ve de yayın açısından ciddi problemler yaşamış. Fakat ne hikmet ise ya da 'aslına rücu etme' olarak da algılabileceği üzerine, özellikle son 15-20 yılda büyük bir ilgi görülmektedir. Ancak devletin ve belediyelerin, büyük şehirlerde özellikle katkıları ve medya üzerinden tanıtımların daha da artırılması gerekiyor.

Yurtdışında Türk Klasik Sanatlarımıza gösterilen ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yurtdışında eğer bizim klasik sanatlarımız yeterince ve doğru ellerde ve doğru organizasyonlarda, hakkı ile temsil edilip, tanıtımları yapılabilmiş olsa, çok farklı coğrafya, çok farklı dil, külür ve dinlere mensup insanların büyük ilgisi ile karşılaşıldığına şahit olunacaktır. Bu da ciddi manada aslında hem kültürümüzün, hem sanatımızın hem de ülkemizin tanıtımı ve bilinirliliği açısından, bir çalışma zincirini oluşturacaktır. Yani öncelikle sanatlarımızın ve sanatçılarımızın dikkate alınması ve kıymetlerinin farkedilip, hak ettiği ölçüde sahip çıkılmalı ve desteklenmelidirler. Balkanlarda da, Avrupa ülkelerinde de, minyatür ve ebru sanatına gösterilen ilgiye, bizzat sergilerimde ve uygulamalı çalışmalarımda çok kez şahit oldum.

YAZILI VE GÖRSEL MEDYA, KÜLTÜR VE SANATA DAHA DUYARLI OLMALI!

Kültür ve sanatımızın toplum  ve özellikle de, gençlerimize tanıtımı bakımından, televizyon ve yazılı medyanın, önemi nedir? Yeterli derecede yayın yapıldığını düşünüyor musunuz?

13015511_10153530669416778_6928007896126479263_n

Yazılı ve görsel medya, belki de son yıllarda her zaman olduğundan çok daha fazla toplumu bilgilendirme! Ve yönlendirme! noktasında, çok daha fazla öneme sahip hale geldi. Ancak ne yazık ki, kültür ve sanat hayatımızdan olsun, milli ve manevi değerlerimizin, tanıtımı, yaşatılması ve bilgilendirilmesi açısından baktığımızda, medyanın çok da sağlıklı ve olumlu bir yayın anlayışına sahip olduğunu söyleyebilmemiz mümkün değil. Kültür ve sanatın ve insani değerler, bir insan ve milletin varlığı ve hayatiyetinin vazgeçilmez ana unsurlarıdır. Ancak bunun önemi ve etkisi de ancak medyanın yayınları ile mümkün olabilir. Bunun dikkate alınması gerektiğine inanıyorum. Diğer yandan, hiçbir bir yayın yapılmıyor var, ancak çok yetersiz. Ve de kültür ve sanat yayınlarının, toplum yapımız itibari ile bir belgesel olarak verilmesinden daha çok, bir filim üzerinden ya da bir dizi film formatı içerisinde, verilmesi toplumda ilgiyi arttırabilir.

KLASİK, REDDEDİLMEMELİ AMA YENİLİĞE DE, AÇIK OLUNMALI

Sanatta yenilikçilik hakkında neler düşünüyorsunuz? 

Klasik Türk Sanatlarımızın, çok muhteşem örnekleri var. Sanat tabi ki de, tekamül etmeli ve klasik eserlerden esinlenerek, onlara yenilikler katmak gerek. Bu da ancak sanatımızın, daha da geliştirip, zenginleşmesine katkı sağlayacaktır.  Klasik Türk İslam sanatları ile ilgilenen bir sanatçı, ne geleneği red etmeli ne de yeniliklere karşı çakmalı. Yani klasik dönem ve eserlerini çok iyi bimeli ve hazmetmeli ki, daha sonra da bir tekamül sonrasında da, sanatına duyguları ile bilgileri ile ve tecrübeleri ile yeni bir takım değerler katabilsin. Aksi taktirde geçmişte kalır ve bu güne taşımakta ve bu günü yaşamakta zorlanacaktır ya da geçmişi görmeyip ya da red edip, sadece bugüne ve yarına ait değerlendirmede bulunduğu zaman da, bu sanatların, geçmişini, hatıralarını ve kökünü yok etmeye sebebiyet vermiş olacaktır.

HACER ÜNAL HAZAR KİMDİR?

HACER ÜNAL 1

1976 yılında Kütahya'da doğdu. Sanat yaşamına, 1994 yılında Ebru Sanatkarı Hikmet Barutçugil'den Ebru sanatı dersleri alarak başladı. Aynı zamanda, 1994-1996 yılları arasında, Mamure Öz ve Semih İrteş'ten, Topkapı Sarayı Nakışhanesi'nde Tezhip sanatı dersleri aldı.  1999 yılında, İngiltere'ye davet edildi. 'Sefer, Sefir' adlı organizasyona katıldı ve burada iki ay boyunca, Minyatür ve Ebru sanatı dersleri verdi ve eserleri sergilendi. Eylül 2002 yılında, IRCICA'nın (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi), Mart 2003 yılında Bosna-Hersek Kültür Haftası, dahlinde Ebru sanatı yapımı ve Ebru sergisine katıldı. Temmuz 2003 yılında İngiltere'de, Oxfort'da düzenlenen 'Art in Action' adlı festivalde, Türkiye'yi temsil etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen 'Minyatürcüler Buluşmaları' faaliyetinde, Cemal Reşit Rey Konser Salonu Galerisi'ndeki karma sergide eserleri sergilendi. Ebru Sanatkarı Sema Balkaya Öksüz ile birlikte Beyoğlu Sanat Galerisinde 'Ahenk' adlı sergi, 2011. 'Müslüman Medeniyetin Altın Çağı' sergisi Fatih Belediyesi 2014. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda sergiye katıldı.