Siz hiç evinizin içinde otururken, dışarıdan gelen müziğin ritmine kendinizi kaptırıp da okuduğunuz kitaba, seyrettiğiniz filme veya kıldığınız namaza odaklanma güçlüğü çektiniz mi? Öyle yoldan geçen bir arabadan geldiği için birkaç saniyelik bir müzik sesinden söz etmiyorum. Birkaç farklı yerden gelen, birkaç farklı yöreye ait oyun havasından... 

Geçen yıl "Entarisi dım dım yar / Gelir diye umdum yar / Yatsıya da bekledim / Gözlerimi yumdum yar" türküsü çalınıyordu ardı ardına. Angara havalarıyla devam ediyordu şenlik. Evin iki ayrı yöne bakan odalarında kıldığı yatsı namazını "şaşırdığı" için bozan annem, seccadesini toplayıp feryat ederek yanıma geldi ve "Gazinoda ev tutsan daha iyiydi oğlum" dedi sitemle. Ezan okunurken televizyonun sesi kısılmış, evdeki herkes susmuştu. Çevreden gelen oyun havaları geç de olsa ara vermişti. Ama ezan biter bitmez yeniden başlamıştı. Annemi, yatsı namazını koridorda kılmaya zor ikna ettim. Zaten birkaç ay kalacaktı ama bir hafta sonra da aynı sıkıntıyı yaşayınca apar topar döndü memlekete...

* * * 

Anlattığım yer Beykoz. Çengeldere Mahallesi'nde iki yıldır ardı ardına "kır düğünü" yapılan yerler açılıyor. Belediye ruhsat veriyor mu, veriyorsa hangi kriterleri uyguluyor, açık havada müzik yayınına nasıl "kafasına göre" izin verebiliyor bilmiyorum. Çünkü, 2 yıl önce İETT otobüslerinin de geçtiği yolu otopark gibi kullanan bir düğün salonunu "Otoparkı olmayan yere nasıl ruhsat verdiniz, her hafta sonu İETT otobüsleri bu caddeye giremediği için güzergah değiştiriyor ve o caddedeki 7 durakta inmesi gereken yolcular kilometrelerce yürümek zorunda kalıyor" diye internet sitelerine şikayet dilekçesi yazmıştım da cevap dahi gelmemişti. Halbuki, o şikayeti ulaştırmak için ev adresinden telefonuna, e-mail adresinden gsm numarasına kadar o kadar çok "iletişim" bilgisi isteniyor ki, çok umutlanmıştım. Otoparkı olmayan o düğün salonu hâlâ faaliyette ve yine düğün olduğu zaman İETT otobüsleri o caddeye giremiyor...

Kır düğünü yapılan yerler ise son yılların modası bildiğiniz gibi. Yaz sıcağında bir yere kapanıp kalmak istemeyenler için çok cazip. Düğün, nişan ve doğum günü eğlencelerinin de yeni gözde adresi böyle mekanlar.

* * *

Malum, Beykoz'un büyük bölümü orman arazisi. Bugün yerleşim yeri olan çoğu yerler de, ormanı yağmalayarak zaptedenlerin yaptığı "kaçak" inşaatlarla oluşturulmuş mahalleler. Bütünşehir yasası çıkmadan önce "köy" olarak geçiyordu buralar. Hâlâ da köy yaşamının sürdüğü yerler var. 
Kavacık ile Çavuşbaşı arasında kalan Çengeldere Mahallesi de bu tip yerleşim yerlerinden bir tanesi. 2B yasası çıkarılınca tapularına kavuşanlar, aynı şekilde parayı da buldu. Henüz imar planı yapılmadı, dolayısıyla "yasal" bir şekilde inşaat yapmak mümkün değil. Ama becerikli olan yapabiliyor. Nasıl oluyor emin olun ben de bilmiyorum. Tapusunu aldığı araziye bina yapamayan da, cadde üzerindeki "düz" arazisini "kır düğünü" yapılacak şekilde dizayn ediyor ve ilgi de hayli fazla. Boş kaldıkları bir hafta sonuna ratlamak mümkün değil.

Sadece Çengeldere Caddesi'nde 2-3 tane "kır düğünü" alanı açıldı. "12 Villalar" olarak bulunan "villa sitesi"nin içerisinde de bir eğlence yeri var. Kır düğünü yapılan yerler bir vadide bulunuyor. Ama her iki yanında da evlerin dizildiği yamaçlara gece yarısına kadar müzik yayını yapıyor. 

* * *

Diyelim ki, bir şekilde yatsı namazını "şaşırmadan" veya "odaklanma güçlüğü çekmeden" kılmayı başardınız, içinize sindi ve işleriniz nedeniyle sabah erkenden uyanmak için kafanızı yastığınıza koydunuz. Uyumak mümkün mü? Değil, çünkü oturduğunuz ev "çift cam" da olsa o güçlü amfi ve hoparlörlerden "Çift camlardan ses gelmiyor" türküsünü dinliyosunuz?

"Erik dalı gevrektir" ritminde uyuyabilene de aşk olsun. Hadi diyelim bunu başardınız. Saat gece yarısının son dakikalarına ulaştığında patlayan havai fişeklerle fırlıyorsunuz yatağınızdan. Havai fişekler susuyor, silahlar patlamaya başlıyor.

Şimdi buradan Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek'e seslenmek istiyorum:

Kır düğünü yapılan yerlere ruhsat verdiniz mi? Verdiyseniz hangi yetkiye dayanarak, o çevrede oturanlardan "muvaffakatname" almadan böyle bir hakkı kendinizde gördünüz? "Angaranın bağları" veya kemençenin en hareketli ritmi eşliğinde yatsı namazını kılamayanların günahı vebali kimin boynuna? Eğer ruhsat vermediyseniz, sizi seçim zaferine ulaştıran Çengeldere ve Çiftlik Mahallesi halkına "her hafta sonu bedava müzik yayını" ile mi teşekkür etmek için göz yumuyorsunuz buralara? Yatsı namazını kemençe eşliğinde kılmak zorunda mı buralarda oturanlar?

Rüzgârlıbahçe'de caddeyi otoparka çevirerek vatandaşa geçit vermeyen yeme-içme mekânlarını ayrıca sergileriz. Körfez'e giden sahil yolundaki iki mekânın kaldırımları "otopark" yapıp, vatandaşı yolun ortasından yürütmesini de...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimden önce İstanbul'un ilçelerini ziyaret ederken Beykoz'a gelmiş, sadece burada "Yuuuhhh" sesleri yükselmişti. Videosunu görenler "Erdoğan yuhalandı" diye algılamıştı olayı. Bu işin detaylarını, sebepleriyle birlikte önümüzdeki günlerde yerel seçimlerle ilgili yapacağımız değerlendirmeler sırasında anlatırız. 

Önce kemençe eşliğinde yatsı namazı kılmaktan kurtulalım da...