Acı haberi duymuşsunuzdur. Ampute Milli Futbol Takımımızın kaptanı Osman Çakmak'ın anne ve babası Tokat'ın Zile ilçesine bağlı Narkışla köyünde sobadan sızan gazdan zehirlendi. Osman Çakmak'ın annesi Sultan kurtarılamadı, babası Ömer ise ölümle pençeleşiyor.
Osman Çakmak, askerlik görevini komando olarak yaparken Şırnak'ta bir operasyonda mayına basar. Sol ayağı diz altından kopar. Defalarca ameliyat edilir ve hayata tutunur. 
Ama o pes etmez. 

Kendisini hastanede ziyaret eden dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a, "Ben artık iyileştim. Tekrar bölgeye gitmek istiyorum" der.
Büyükanıt ise, "Vatana hizmet için ille çarpışmak gerekmez. Ampute futbol oyna, milli takıma gir, öyle hizmet et" karşılığını verir.
Ve Osman Çakmak'ın vatana hizmeti yeniden başlar.
Kaptanı olduğu Ampute Milli Futbol Takımı başarıdan başarıya koşar.

Ampute Milli Takımı, 2004 ve 2008 Avrupa şampiyonalarında ikinci, 2017'de İstanbul'da düzenlenen Avrupa Ampute Futbol Şampiyonasında birinciliğe uzandı.
2007, 2010, 2012 ve 2014'teki dünya kupalarında ise üçüncü oldu.
2018'de Meksika'da düzenlenen Ampute Futbol Dünya Kupasında final maçında Angola'ya penaltılarla 5-4 yenilerek kupayı kaçırdı.
Final maçında penaltı kaçıran Osman Çakmak, Türk halkından helallik isteyecek kadar büyük yürek taşıyor...
Bu büyük insanın anne ve babası sobadan sızan gazdan zehirlendi... 
Vatanı için bir bacağını veren... 
Yılmadan, küsmeden mücadele ederek, milli takımda başarıdan başarıya koşan bir kahraman...
Diğer taraftan, milli takım formasını beğenmeyip burun kıvıran...
Milli takımda verilen primleri az bulduğu için kavga çıkaran...
Bırakın dünya kupasında final oynamayı, dünya kupasına bile gidemeyen...
İmparator ilan edilmesine rağmen milli takımda umutları bitiren, kebapçı bastığı için milli takımdan kovulunca da 9 milyonluk tazminat davası açan...
Paraya para demiyor...
Belediye şirketleri, kamudan ihale alanlar bildik yerlere sponsor oluyor...
Osman Çakmak'ın adı bile anılmıyor, anne babası hâlâ sobalı evde hayat mücadelesi veriyor.
Bu utanç hepimizin...
Sobadan sızan gazdan sadece Osman Çakmak'ın anne ve babası zehirlenmedi. 
Hepimiz zehirlendik.

*****

Geleceğini biliyordum

Savaşın en kanlı günlerinden biriydi.
Asker en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye siperden çıkaramayacağı gibi bir ateş altındaydılar.
Asker, hemen teğmenine koştu:
- Komutanım, bir koşup arkadaşımı alıp geleyim mi?
"Delirdin mi?" der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakin!
Ama asker o kadar ısrar etti ki, teğmen izin vermek zorunda kaldı.
- Peki, dene bakalım!
Asker yoğun ateş altında siperden fırladı... Mucize eseri, arkadaşının yanına kadar gitti, yaralı arkadaşını sırtlandığı gibi taşıdı. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
Teğmen koşup yaralıya bir göz attı ve nefes nefese bir kenara yıkılmış askere döndü:
- Sana hayatını tehlikeye atmaya değmez, dememiş miydim? Arkadaşın zaten ölmüş...
- Değdi Komutanım, değdi!
- Nasıl değdi, arkadaşın zaten ölmüş, görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım, çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu... Ve onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için...
Hıçkırarak, şehit arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
"Geleceğini biliyordum!"
***

TEBESSÜM

Paraşüt

Temel ile Dursun askerde uçaktan paraşütle atlayacaklar. Komutan yapacaklarını anlatır.
- Önce sol ipi çekin. Eğer paraşüt açılmazsa sağ ipi çekin açılacak. Aşağı inince bir araba sizi bekliyor olacak. Ona binip geri dönersiniz.
Temel paraşütle atlar, peşinden Dursun da atlar. Sol ipi çekerler paraşüt açılmaz, sağ ipi çekerler paraşüt yine açılmaz.
Temel, Dursun'a havada dert yanar:
- Dursun bu komutanın dediği her şey yalan çıkıyor. İster misin aşağıda araba da beklemiyor olsun.

*****

GÜNÜN SÖZÜ
İnsanın ucuzu, insana pahalıya mal olur.
Goethe