Bu yazıyı ellili yaşlarda bir adamın market veya bakkal gibi bir yerde dört yaşlarında bir kız çocuğunu taciz ederken çekilmiş görüntülerini izledikten sonra büyük bir öfkeyle yazıyorum. Daha doğrusu yazmaya çalışıyorum. Kafamın içinde sözcükler, yarım yamalak cümleler uçuşuyor ama anlamlı bir dizgesine dönüşmekte zorlanıyor. Evet biliyorum hepimiz yani içinde birazcık insani duygular taşıyanlar bir gün katil olacağız.

Çocukların; bu ülkenin kültüründe melek olarak kabul ettiğimiz çocuklarımızın tacize uğramasını, dayak yemesini, şiddet görmesini kabul edemiyorum. Biz hangi ara böyle olduk, bu zalimlik nasıl bu kadar arttı bilmiyorum. Bu korkunç durum daha öncede belki böyleydi ama bizlere ulaşmıyordu, bilmiyorduk. Sosyal medyanın gelişmesi, her yerin kameralarla dolması, cep telefonlarının görüntü kaydetmesi içimizi yakan olayları kapımıza kadar getiriyor artık.

Son on yıl içinde dikkatimi çeken ve beni çok üzen durumlardan biri kadınların sokakta yürürken arkalarından gelen birini hissettiklerinde tedirgin, başlarını tam çevirmeden küçücük bir hareketle geriye bakışları. Bu durumu fark ettiğim günden bu yana ya kaldırım değiştiriyorum ya da hızlanıp geçiyorum önümden yürüyen kadınları; tedirgin olmasınlar diye. İnsanın kendi sokağında, kendi şehrinde ürkek bir serçe gibi yaşamasından korkunç ne olabilir?

Bitmiyor. Artarak üstümüze gelmeye devam ediyor taciz, tecavüz,  cinayet haberleri. Şule’yi öldürdüler. Gülümseyen bir fotoğrafı kaldı aklımızda, biraz da acısı. Ateş düştüğü yeri yakıyor ailesinin, sevenlerinin acısını düşünemiyor insan. Emin olun unutacaksınız Şule’yi ama Şule’nin içimize bıraktığı acı hiç geçmeyecek. O acı zamanla huzursuzluğa ve tedirginliğe dönüşecek bizler farkında olmadan içimizde. Birikecek nedenini unuttuğumuz o tedirginlik ve huzursuzluk; bizleri hasta bireyler haline getirecek. Elbet hepimiz bir gün katillere dönüşeceğiz.

Amcasının uzun süre tacizine uğrayan kız çocuğu defalarca intiharı deniyor. Sonunda durum ortaya çıkıyor ve dede mahkemede aile onurlarının o çocuktan daha değerli olduğunu haykırıyor. Tam söylediklerini yazamıyorum utancımdan. Şimdi o çocuk çalınmış bir ömürle yaşamaya devam edecek. Umarım bir gün geri alır hayatını. Çok yaklaştık biliyorum hepimiz bir gün katil olacağız.

Ceren’i öldürdüler. Aklımda birini öldürmek vardı karşıma o çıktı diyen katil belki sizin sokağınızdan da geçti nereden bileceksiniz? Gencecik bir kız yok artık. Umutları, hayalleri yok. Ailesinden, arkadaşlarından, sevdiklerinden koparıldı. Kim bilir o çocuk arkasından geleni fark ettiğinde ne kadar korktu? Bıçağın acısını hissettiğinde, ölmek üzere olduğunu anladığında kim bilir neler geçti aklından?

Huzursuz, mutsuz ve tedirginiz. Bu duygular hiç durmadan birikiyor içimizde. Tatsız, kirli bir tortu gibi. Kurtulamıyoruz. Atamıyoruz içimizden.  Mutlaka bu kısır döngüden çıkmanın bir yolunu bulmalıyız.

Sadece şu soruyu cevaplamaya çalışın; acaba tacize uğrayan bir çocuk görseniz nasıl bir tepki verirsiniz?

Bir soru daha; ya o çocuk sizin çocuğunuz olursa?

Az kaldı patlamaya; hepimizin içinde biriken bir öfke var. Artık sığmıyor benliğimize. Ağzımızdan, burnumuzdan, gözlerimizden fışkırıyor. Yorulduk hepimiz. Belki delirmek de çaredir; ne dersiniz?