Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemindeki ısrarı devam ediyor. Özellikle Başkanlık sistemi konusunda kamuoyunu ikna etmek ve taraftar toplamak amacı ile 81 ili kapsayan gezilere başlanacağı da söyleniyor. Erdoğan bu amaçla şimdilik Saray'da muhtarlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile toplantılar yapıyor. Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi konusundaki görüşlerini anlatıyor.

Konu ile son gelişmeye bakalım:

Cumhurbaşkanı bugünkü sistemi anormal buluyor. " Hem seçilmiş Cumhurbaşkanı, hem seçilmiş Başbakanıyla bu sistemin yürütülmesi fevkalade güçtür" diyor.

Cumhurbaşkanı konunun can alıcı noktasını da şu sözleri ile noktalıyor:

"Benim teklifim kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir ama parlamentonun bu kararı arkasında da millete gidilmelidir. Ve nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir."

Bu sözler, Yeni Anayasa'nın ve Başkanlık sisteminin Meclis'ten çıkmayabileceğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı da Meclis'in Yeni Anayasa yapamayacağına, Başkanlık kararını çıkaramayacağını anlamış bulunuyor.

Bu çerçevede bir değerlendirme yapacak olursan eninde sonunda bir referandum kararı alınacak, sandıklar kurulacak ve kararı millet vermiş olacak.

Şu ana kadar 300 sivil toplum kuruluşunun destek geldiği yeniş anayasa ve Başkanlık sisteminde son yapılan kamuoyu araştırmasında da milletin yüzde 55-60'ın bunu desteklediği açıklandı.

Cumhurbaşkanı hemen her konuşmasında da "Başkanlığı dışlayan Anayasa sakat doğar" görüşünü yineliyor.

Konu olgunlaştırılmaya çalışılıyor. Muhalefetten gelen "Ülkenin onca sorunu varken, Güneydoğu'da neredeyse savaş sürerken, Erdoğan hala Başkanlık derdinde "eleştirilerine yanıt verilmiyor.

Ancak, bu noktada asıl sorun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında bir görüş ayrılığının var olup olmadığıdır. Cumhurbaşkanı "Kararı halk versin" derken bir referandumun gündeme gelebileceğinin mesajını veriyor. Başbakan Davutoğlu ise yaptığı açıklamalara " Kimse heveslenmesin 4 yıl seçim yapılmayacak, sandık milletin önüne gelmeyecek" diyor.

Burada açıkça ikil arasında bir görüş ayrılığının var olduğunu görüyoruz.

Kaldı ki, referanduma gidilmesi halinde buna Meclis'in karar vermesi gerekiyor. AK Parti milletvekillerinin oyu referandum kararının çıkmasına yetmiyor. CHP ve HDP böyle bir karara karşı duracak. MHP'de nelerin yaşanabileceği bilinmiyor.

Referandum kararının alınabilmesi için 14-15 muhalefet milletvekilinin oyuna ihtiyaç duyuluyor. Bu oyların MHP'nin bölünmesi ile elde edilebileceği ihtimalleri üzerinde durulduğu da iddia ediliyor. Bu nedenle son günlerde zaten karışık olan bu parti üzerinde oyunların oynanması gündeme gelebilir. Hedefin, MHP'nin bölünmesi olarak da gösterildiğine dikkatleri çekmek isteriz.

Bu mümkün mü? MHP'de bir bölünme olmazsa sorun nasıl çözülecek?

Ankara'da siyasi kulislerde çeşitli senaryolar üretiliyor.

MHP'nin yeni bir seçimde baraj altında kalabileceğini söyleyenler de var. Bu konuda yapılan araştırmalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP'nin baraj altında kalacağının tespit edilmesi halinde bir erken seçim, baskın seçime gidiş yolunu açabileceği de iddia ediliyor. HDP'nin zaten artık barajı aşamayacağı da söyleniyor.

Daha önce bu konuda yazdığımız bir yazı da Meclis'te AK Parti ile ana muhalefet partisi CHP'nin iki parti halinde kalabileceğine değinmiş Cumhurbaşkanı'nın da hedefinin bu olabileceğini söylemiştik.

Şimdi soru şu:

Erken seçim ya da diğer adı ile baskın seçim konusunda Cumhurbaşkanı ile Başbakan iyice ters düşmeyecekler mi?

Başbakan "Kimse heveslenmesin, 4 yıl sandık kurulmayacak" derken böyle bir ihtimalin doğabileceğini göz önünde bulundurmadı mı? Bulundurduysa kılıçlar çekilecek mi? Siyasi yaşantımızda yeni sarsıntıların da böylece doğabileceği ihtimalinin var olduğunu da vurgulayalım.

Bazı siyasi analistler Davutoğlu'nun Başbakanlık koltuğunu sağlama aldığını, gruba hakim olduğunu söylüyor. Bundan sonra Cumhurbaşkanı'nın her istediğine de "evet" diyemiyebileceğine dikkat çekiyorlar. Özetle Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında siyasi bir çatışmanın olabileceği ihtimali de bulunuyor. Şu aşamada bunu göz ardı etmemek gerekiyor.

Ancak, yine siyasi kulislerde yankılanan seslere bakılacak olursa, Cumhurbaşkanı Erdoğan erken, ya da baskın seçim isterse bunun karşısında Davutoğlu'nun da kurmaylarının da direnemeyeceğidir. Siyasi analistlere göre, Erdoğan, istediği gibi gündem oluşturup, istediği kararları Meclis'ten çıkarıp, uygulamaya koyabilecek güce sahip bulunuyor. Meclis'teki AK Parti Grubu'na da hakim görünüyor.