Ayşe Tükrükçü, filmlere konu olacak acı dolu bir hayat yaşamış. Tecavüzün ardından yetiştirme yurduna, oradan geneleve uzanan çileli hayat yolunda, bedelini ödeyerek özgürlüğüne kavuşan Tükrükçü, şimdi ekmeğini kazandığı lokantasında evsizlere çorba dağıtıyor

Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu kendisini hayatsız bir kadın olarak tanımlayan Ayşe Tükrükçü. Filmlere ilham kaynağı olacak kadar acılar ile dolu bir hayat sonrasında evsizlere çorba dağıtan Tükrükçü, şimdi bir sivil toplum kahramanı. Gurbetçi bir ailenin çocuğu olan, 9 yaşında iken amcasının tecavüzüne uğrayan, anne ve babasının kendisine inanmayarak dışladığı Tükrükçü'nün vücudunda 72 darp izine rastlanıyor ve ailesinden alınarak yetiştirme yurduna veriliyor. Şiddetten evlenerek kurtulacağını düşünen Tükrükçü'nün eşi ise onu bir geneleve satıyor. Günde 70 kişi ile birlikte olmaya zorlanan Tükrükçü, genelevden o dönem sadece evlenerek çıkılabildiği için bir müşterisi ile evleniyor. O kişi ile düğün masraflarını karşılayabilmek için 800 kişi ile yatmak zorunda kalan Tükrükçü, 13 metrelik duvağı ile genelevden evlenerek kurtulmayı başarıyor. 2007 yılında Şefkat-Der aracılığı ile milletvekili adayı olan Tükrükçü, şimdilerde her gece evsizlere çorba dağıtıyor. Beyoğlu'nda Hayata Sarıl Lokantası'nı açan Tükrükçü, artık herkesin saygı duyduğu bir sivil toplum kahramanı. Hayatın ondan çaldıklarına inat yüzünden kocaman gülümsemesini eksik etmeyen Tükrükçü'nün hayat hikayesini yazdım.

- Hayat hikayeniz oldukça etkileyici. Acılar içinde geçen hayatınızda bu kadar güçlü olmayı nasıl başardınız? Sizi ayakta tutan neydi?

"Ben isteyerek tecavüze uğramadım. Ben isteyerek bu hayatı seçmedim. Kimse bana sormadı. Dünyaya bir kez daha gelsem, gene kadın olmayı ve insan gibi yaşamayı isterim. Çocukluğumu yaşamadığım için bu kadar güçlüyüm çünkü ben hiç çocukluktan çıkmadım. Hiç büyümediğim için güçlüyüm."

- Cinsel istismara uğramış kadınlara buradan neler söylemek istersiniz?

"42 sene önce bu olay başıma geldi ve insanlar artık bu konuyu daha çok konuşabiliyor, daha cesur davranabiliyor. İstismara uğramış kadınların bu kötülüğü onlara kim yaptıysa çıkıp cesurca söylemeleri çok önemli. Sonuna kadar giderek yasal haklarını aramalılar."

SUÇUM KADIN OLMAK MI? 

- Geçmişinizde genelevde çalışmak zorunda kaldınız. O dönemlerden günümüze hayat kadınları ne gibi koşullarda yaşam mücadelesi veriyor?

"Genelevde kandilde 43 kişiye satılmıştım. Müslüman bir ülke idik ama ben bir kandil gecesinde bunları yaşamıştım. Genelevin acımasızlığı günümüzde de devam ediyor ve ben geneleve et pazarı diyorum. 1930'da fuhuş yasası çıktı, 1961'de yürürlüğe girdi ve geçen sürede yasada pek değişiklik olmadı. 21 yaşından küçükler giremez, istedikleri zaman çıkıp sosyal hayata karışabilirler, senetle çalıştırılamazlar gibi kurallar ne yazık ki uygulanmıyor. Ben 240 milyona bir geneleve satıldığımda beni kimse korumadı. Hayatları çalınan kadınlarız biz. Ben öldükten 40 sene sonra sicilim temizleniyor. 1996'da kurtuldum ben oradan. Ama ailemin gözünde ben hala aynıyım, kötü kadınım. Genelevde çalıştım diye kimse bana sigorta yaptırmadı. Benim suçum kadın olmak mı?"

EVLENEREK KURTULDUM 

- Genelevden kurtulmayı nasıl başardınız?

"Erkek kılığında firar ettim bir kez ama yakalandığımda tekrar geneleve götürdüler ve işkenceye maruz kaldım. Genelevde çalışan kadınların çoğu alkol ve madde kullanıyor ama ben kullanmadım. Tüm bu acıları ayık kafa ile yaşadım. O dönemler genelevden evlenerek çıkılabiliyordu ve ben de bir müşterim ile evlenmeye karar verdim. 40 gün içinde 800 kişi ile birlikte olmak zorunda kaldım o parayı kazanıp kurtulmak için. Gelinliğimin parasını çıkartabilmek için de 70 kişi ile beraber oldum. Evlenince geçer sandım ama üzerimdeki bu iz hiçbir zaman gitmedi. Ve ondan da ayrıldım."

- 2007 yılında Şefkat-Der aracılığı ile milletvekili oldunuz. Bu süreç nasıl gelişti aday olmak ile neleri hedeflediniz?

"Toplumdaki genelevlerine ve orada çalışan kadınların sorunlarına yönelik bir kamuoyu oluşturma hedefim vardı. Benim iki kimliğim vardı ya devletin verdiği vesika ya da Atatürk'ün verdiği kimlik. Ben ikincisini seçtim. O dönem çıkıp bu gerçekleri televizyonlarda anlattığım için ev sahibim tarafından sokağa atıldım, evsiz kaldım. Bundan sonraki süreçte de Şefkat-Der aracılığı ile evsizlere çorba dağıtmaya başladım. Kafamda her zaman insanların gelip rahatlıkla yemek yiyebildiği, kalabildiği bir yer açma fikri açtı ve bu fikirden de Hayata Sarıl Lokantası çıktı."

HAYATA SARIL LOKANTASI HAYALİMDİ 

- Sonunda bir hayaliniz gerçekleşmiş. İsmi de çok anlamlı.

"Evet, sponsorlarımızın da desteği ile önce derneğimizi açtık sonra da Hayata Sarıl Lokantası'nı 2017 yılında açtık. Burada kimse kimseyi yargılamıyor. Burada çalışan arkadaşlar 6 ay süre ile biz de çalışabiliyor ve kendilerine yeni bir hayat kurma şansını onlara veriyoruz. Bu aynı zamanda bir proje ben de bu projenin ablasıyım. Psikolojik destek, mutfak eğitimi, hijyen eğitimi ve bireysel koçluk gibi eğitimler de alıyorlar. Sonra tanınmış mutfaklara da onları yönlendiriyoruz."

- Hayatta en çok kızdığınız isim kim?

"Annem."

- Kadına yönelik şiddetin çözümüne dair neler söylemek istersiniz?

"Haykırmak istiyorum. Biz kadınlar çocuklarımızı ayrımcılık yapmadan yetiştirirsek bu toplumu düzeltebiliriz. Aileler, çocuklarına mal mülk bırakacaklarına onlara sevgi ve saygı bıraksınlar."