ABD Başkanı Trump'un tehditlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefonla aradığı Başkan Trump ile "Suriye'de güvenli bölge" konusunun ele alındığı açıklanmıştı.

Güvenli bölge konusu bugünün konusu değil, daha önceden de gündeme gelmişti. Her konuda olduğu gibi bu konuda da uzun süre oyalandık. Temennimiz, şimdi yeniden gündeme gelen bu bölgenin hayata geçirilmesidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konu hakkında gazetecilere geniş bilgiler verdi. "Suriye sınırında oluşturulması planlanan güvenli bölgeye" ilişkin yapılan açıklamalardan özet alalım:

"Burada, ABD ile güvenli bölge oluşturalım, bu bölgede mülteciler için orada bir yapılanmaya gidelim. Burada, Amerika'dan lojistik destek bekleriz. ABD, burada hava sahası vesaire bunların kontrolünü ele alırsa biz de bu noktada karadaki tüm güvenlikleri ele alabiliriz ve burada bu insanların yaşam koşullarını iyileştiririz' demiştik. Ne yazık ki Obama bu konuda gerekli adımları atmadı. Özellikle biz, TOKİ olarak bu işin içerisine girebiliriz. Başta Amerika olmak üzere koalisyon güçleri lojistik olarak maddi destekleri bize verirlerse bu insanların güvenliğini de orada koruma kaydıyla böyle bir güvenli bölgeyi halletmiş, çözmüş oluruz. Bu göçü de bir defa tamamıyla engeller. O dönem, mültecilerin örf ve adetlerine uygun, 500'er metrekarelik bahçesi olan 2 katlı konutlar yapılmasını planlamıştık. Orada yeni bir hayatın kurulabileceğini düşündük. Böyle bir şey yapılabilirse bu süreci ciddi manada rahatlatacaktır. Bu konuyu ben Sayın Merkel'e de açmıştım, Merkel, buna çok olumlu bakmıştı. Hatta o zaman Suudi Arabistan Veliaht Prensi'ne de bunu Çin'deki G-20 toplantısında açmıştım. O da olumlu bakmıştı, hatta belli bir miktar da söylemişti. Ama sonra maalesef hiçbirinden bu konuda ciddi bir destek gelmedi. Hepsi lafta kaldı. Şu anda bizler çadır kentlerde, konteynır kentlerde bu süreci devam ettiriyoruz. Güvenli bölge noktasında da henüz atılmış ciddi bir adım yok."

Güvenli bölge konusu nasıl şekillenecek? Konunun içinde hangi ülkeler yer alacak? Türkiye'ye bu konuda nasıl bir görev verilecek? Öylesine yanıtlanması gereken sorular var ki, bu sürecin hayli zor ve oldukça da yorucu olabileceğini şimdiden söyleyebilriz.

Bu noktada şimdi can alıcı noktaya gelelim:

Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra TSK'nın Menbiç'e yapacağı operasyonlar ertelenecek mi? Güvenli bölge konusu, operasyonun yine ertelenmesi anlamına mı geliyor? Hemen hepimizin merak ettiği bu konunun yanıtı Erdoğan "Şu andaki şartlar içerisinde biz yolumuza devam ediyoruz" şeklinde verdi.

Bu yanıtın şifrelerine baktığımızda operasyonun ertelenebileceğini görüyoruz. Çünkü bu operasyonun yapılabilmesi için Amerika'nın ve Rusya'nın onayını almak gerekiyor.

23 Ocak'ta Erdoğan Rusya Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşecek. Bu görüşmede Münbiç'e operasyon da ele alınacak.

Şu kadarı söyleyebiliriz:

Bu tarihe kadar bir operasyon sanıyoruz yapılmaz. Sonrası ise yine soru işareti.

MHP cephesinden operasyonun geciktirilmesi konusuna Genel Başkanı Bahçeli'den tepkiler geldiğini biliyoruz. Aynı şekilde muhalefet partilerinden de bu konuda tepkiler yükseliyor. Ortada bir beka sorunumuzun olduğu ve bu konuda artık beklemeye gerek kalmadığına vurgu yapılıyor.

Güvenli bölgenin hayata geçirilmesi demek yanı başımızdaki PYD/ PKK unsularının yok olması anlamına gelmez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, " YPG ne olacak?" sorusuna bakın nasıl bir yanıt veriyor:

"O ayrı bir konu, o ayrı bir konu. YPG böyle bir projenin içerisinde yer alabilir mi? Onlar terörist. Biz kalkıp da güvenli bölgeyi teröristlere terk edebilir miyiz? Şu anda DEAŞ'ın durumu neyse, bize göre YPG ve PYD de aynıdır, hiç farketmez. Onların akıbeti neyse, onların akıbeti de o olmalı."

Özetleyelim:

Daha önce PYD/ PKK konusunda yapılan açıklamalarda "Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız. Ortada bir beka sorunumuz varsa bu sorunun ortadan kaldırılmasında hiçbir güç bizi engelleyemez" denilmişti.

Aslında beka sorunumuz var ve artık bizi oylayan ve tehdt edenlerle bu yolu aşmamız mümkün görünmüyor.

 O halde...