Dinimiz yardımlaşmayı ve ihtiyacı olanlara destek olmayı dini temeli saymıştır. Osmanlılar zamanında olduğu gibi Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da etkinliğini aynı ölçüde sürdürmüştür. 5 Haziran 1935'te çıkan bir kanunla "Vakıflar Genel Müdürlüğü" kuruldu. Ülkemizdeki vakıfların hepsinin yönetimi, bu teşkilata verildi.

Yüca Atatürk de Vakıflara ayrı bir önem vermekteydi. Onun, 1 Mart 1922'de T.B.M.M.'ni  açık konuşmasında söyledikleri dikkate değer: 
"Vakıflarla ilgili konulara gelince; bilinmektedir ki vakıflar memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder. Bu servetten millet ve memleketin gerektiği şekilde istifade edebilmesi için Şer'iyye Vekâletiyle beraber bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta Yüce Meclisin bu hususu ehemmiyetle tetkik ile bu büyük müessesenin haraplıktan korunmasını ve memlekete faydalı bir hale konulmasını temenni eylerim.
 Efendiler;
 Vakıfların varoluş esprisi göz önüne alınınca; bunun dinî müesseseler ile beraber hizmet ve sosyal dayanışmayı hedeflediği ortaya çıkar.
 Vakıfların imarethaneler, bîmarhâneler, hastahaneler, kütüphaneler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler, mektepler, medreseler, ve diğer irfan müesseselerini kapsamış olması, vakıflara ait konuların çözümünde uyulması zorunlu olan esasları göstermektedir."
Atatürk bir yıl sonra yine T.B.M.M.'nin 4.toplantı yılını açarken de vakıflardan söz etmişti: 
" Efendiler,
Geçen sene zarfında Evkaf Vekâleti; dînî ve hayrî yapıların tamir ve inşaatında oldukça mühim bir faaliyet göstermiştir. Yapılan tamirler, yurdun çeşitli yerlerinde olmak üzere toplam;
 126 cami ve mescit ile 31 medrese ve mektep,
 22 su yolu ve çeşme, 175 akar ve 26 hamama ulaşmıştır.
 339 senesinde İstanbul'a ait olup, şimdiye kadar teşkilâtsızlık yüzünden ihmal edilen bentlerin tamiratı ciddiyetle göz önüne alınarak; bu hususta bir kanun tasarısı hazırlanıp, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir ve adı geçen Kanunun Yüce Meclis tarafından kabulü halinde İstanbul'da susuzluk tehlikesine maruz kalan halk ve dinî yapıların su ihtiyacı mümkün olduğu kadar azaltılacaktır.
 Toplamı önemli bir miktara ulaşan vakıflar giderlerinin hiçbir denetime tutulmadan harcanması uygun olmadığı gibi, devamlı olarak halk tarafından yapılan şikâyetlerin bir an önce tetkiki mümkün olmadığından, yeniden Teftiş Kurulu oluşturulması bütçeye konmuştur.
 Aylık yirmibeş, elli kuruş gibi küçük bir ücretle hizmetlerini yürütmekte olan din görevlilerinden 487 kişinin maaşlarına şimdiye kadar 13006 lira zam yapılmış ve bu sene içinde bir o kadar lira zam kararlaştırılmıştır.
 Efendiler !
 Geçen sene arz etmiştim. Bu sene de tekrara mecburum ki, vakıflar konusu mühimdir. Memleket ve milletin hakiki menfaati yönünden tetkik ve günün gereklerine uygun bir şekilde çözülmesi lâzımdır, çok gereklidir."
 Her birimize düşen görev, tarihin izlerinin yaşandığı eserlere sahip çıkmak olma diye düşünüyorum. Nereye gidersek gidelim, Vakıfların bir kurtarma çalışmasını görmekten de seviniyorum. 
Selçuklu ve Osmanlı döneminde kurulmuş olan ve bugün yöneticileri hayatta kalmayan vakıflar,  Türkiye'nin en köklü ve büyük kurumlarından biri olan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temsil ve idare ediliyorlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre; Osmanlı ve Selçuklu Döneminden günümüze intikal etmiş ancak yöneticisi kalmamış vakıf sayısı 41.750...
Vakıflar Genel Müdürlüğünce 3 bin 500'ün üzerinde vakıf eser restore etmiş. Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, Osmanlı dönemindeki vakıf medeniyeti canlandırılmış, ülkemiz ekonomisine yaptığı katkı ise 2,5 milyar lirayı bulmuş.
Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Üniversitesi ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversiteleri yükseköğrenim alanında gerçekleştirilen iki önemli proje olarak değer taşıyor.. 
Cumhuriyet öncesinde kurulmuş olan ve kuruluş amaçlarında eğitim şartı bulunan vakıfların faaliyetlerini gerçekleştirmek amacıyla oluşturulmuş Üniversiteler bugün modern eğitim vermekteler.

Öte yandan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi bugün de hastaları tedavi edip şifa dağıtmaya devam ediyor. Vakıflar, Vakıf medeniyeti ve vakıf bilincinin canlandırılarak, vakıf kurumunun özünde barınan kardeşlik ve yardımseverlik duygularını yaşatarak, gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlıyorlar.