Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesi ile ticari uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak düzenlenmiş, yani yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden itibaren dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale gelmiştir.

Bu düzenlemenin getirilmesinde yargının iş yükünün etkili olduğunu tahmin etmek kaçınılmaz. Mahkemelerin iş yükünün hafiflemesi ve çok daha az masrafla ve kısa sürde uyuşmazlığın çözülmesi halinde taraflar açısından da faydalı olacağını umuyoruz.

Peki, her türlü ticari davada arabulucuya başvurmak dava şartı mıdır? Hangi ticari uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulması zorunluluktur? 

Arabuluculuğa başvurunun zorunlu olması için öncelikle; konusu belli bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli bir ticari uyuşmazlık olmalıdır. Uyuşmazlığın konusu parasal değilse arabulucuya başvurulması dava şartı değildir. Ancak; parasal olmayan ticari uyuşmazlıklarda da tarafların alternatif çözüm yolu olarak arabulucuya başvurmaları mümkündür.

Kanunda hakime verilmiş olan yargısal yetkinin arabulucu tarafından kullanılması mümkün değildir. Bu sebeple; uyuşmazlık konusunun hakimin yargısal yetkisi kapsamında olması halinde, ticari uyuşmazlık da olsa arabuluculuk dava şartı değildir.

Uyuşmazlığın konusu hakkında, özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif çözüm yoluna başvurma zorunluluğu düzenlenmiş ya da tahkim sözleşmesi yapılmışsa yine arabulucuya başvurmak bir dava şartı değildir. Bu durumlarda da arabulucuya başvurulması gerekmemektedir. 

Arabulucunun daveti üzerine yapılacak ilk toplantıya katılmak önemlidir. Çünkü; daha sonra açılacak bir davada, ilk toplantıya katılmayan taraf tamamen haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmakta, lehine avukatlık ücretine hükmedilmemektedir. Bu sebeple davet üzerine yapılacak ilk toplantıya katılımın önemine dikkat çekerim.

Tarafların arabuluculuk toplantıları neticesinde anlaşmaları halinde düzenlenen tutanağın içeriği önemlidir. Anlaşma belgesi olarak düzenlenen tutanak 'icra edilebilirlik şerhi' ile birlikte ilam niteliğinde bir belge olur ve icraya konu edilebilir. Anlaşma sağlanan uyuşmazlık konusu hakkında artık dava açılamamaz. Bu sebeple düzenlenen tutuanağın dikkatlice okunması ve hatta sürecin vekil ile takip edilmesinde fayda bulunmaktadır.