Kapalıçarşı'dan Hollywood'a uzanan bir yolculuk... Karayip Korsanları, Hobbit, Snow White, Egzodus, Peter Pan ve Star Wars gibi birçok filmin kostüm ve dekor kumaşları işletmeciliğinin kuşaktan kuşağa geçtiği 157 yıllık bu tarihi dükkândan çıkıyor. Kapalıçarşı'nın adını havlu, çevre, başörtüsü, mendil, kumaş satanlardan alan Yağlıkçılar Sokağı'ndaki tarihi kumaşçı dükkânı, Holywood yanında yerli yapımlara ve Avustralya'daki yapım şirketlerine de kumaş temin ediyor. Ünlü filmlerin dekor ve kostümlerini dokuyup satan tarihi Eğin Tekstil'i, babası rahatsızlandıktan sonra doktorluğu bırakan Süleyman Ertaş yaşatıyor.

DOKTORLUĞU BIRAKMIŞ

Doktor Süleyman Ertaş, gerçek bir doktor, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden 1984'te mezun olmuş. Erken evlendiği için diplomasını aldığında kucağında kızı da varmış. Tam diplomasını eline aldığı günlerde babasının sağlığının bozulmasıyla tıbbı bir kenara bırakıp dükkânın başına geçmiş."50 yıldır şu anki mesleğimi yapıyorum. Doktorluk yapmıyorum. Birkaç şartın bir araya toplanması ile geçtim dükkânın başına. Birincisi bu dükkânın varlığı, şu an 157 yıllık. Aile şartlarım, okul bittiğinde diploma töreninde kızım kucağımdaydı.  Asıl üçüncü neden ise bugün sağlık sektörünün geldiği durumu o günlerde hissetmem... Sağlığın bir meta hâline, ticari konu hâline gelmesi benim kaldırabileceğim bir şey değildi. Bu şartlar bir araya gelince bırakmaktan başka bir çare göremedim," diye anlatıyor doktorluğu bırakma sebeplerini.

ZOR OLANI DOKUYORUZ

Dokuma işine başlama hikâyesinden sonra merak ederek Hollywood yapımlarıyla nasıl çalışmaya başladıklarını soruyorum. "Bu bir firmanın güvenilirliği, eskiliği... Biraz adımız biliniyordu. İkincisi de ben tezgâhların yanında büyüdüm. Zor bir şey olanı dokutmak için gelip bizi buluyorlardı. Şimdi de gelip bizi buluyorlar. Olayın başlangıcı bu..."

"Şu anda Avusturalya'dan üç tane yapım için çalışıyoruz. Hollywood kadar büyük yapımlar. Yapım aşamasında oldukları için şu anda isimlerini söyleyemiyoruz. 2000'lerin başında Nomad diye bir film çekildi, aynı zamanda İrfan Gürdal'ın kliplerinde onun görüntüleri kullanılıyor. Şu an yine Kazakistan'da çok büyük bir yapım yapılıyor. Ona da kumaş yapıyoruz."  

"Yurt içinde dönem dizilerimiz var; Diriliş: Ertuğrul, Vatanım Sensin. Kut'ül Amare başlıyor, Fatih dizisi başlıyor. Bunların da kumaşlarını yapıyoruz. Bütün oyuncuların kıyafetlerinin kumaşını biz sağlıyoruz.

"Ölçüler bizzat geliyor mu size?" sorumuza "Biz kumaşlarını yapıyoruz sadece. Bazılarını dikiyoruz. Fatih dönemine ait bir film var, ismi cismi belli değil ama çalışılıyor. Onun da kumaşlarını yapıyoruz. Yurt dışı ile ortak yapım" cevabını veriyor Süleyman Ertaş.

ÇIRAKLIKLAR DEĞİL KUŞANKTAN KUŞAĞA

İşin kendisi için zor olup olmadığını sorduğumuzda, tebessüm ederek yanıtlıyor,  "Bu iş sevgi meselesidir. Biz politikalara karşı koyduk mesele burada. İşimizi seviyoruz özeti bu.  Bizim için zor değil, bizim işimizin zor tarafı paracı politikalara karşı durmak. Bu mekânda, bu sermaye ile başka bir iş yapılsa daha fazla para kazanırız, işin zor tarafı bu. Kolay tarafı da her kuşağın miras olarak edindiği bilgiyi koruması... Üstüne biraz daha koyar ve bir sonraki kuşağa aktarırsa işin kolay tarafı da bu oluyor; geleneği korumak."

ALTINCI KUŞAKTAYIZ

5. kuşak olarak dükkânı devralan Süleyman Ertaş, çıraklıkla değil kuşak devamı ile dükkânın yaşayacağını anlatıyor; "1512'den beri İstanbul'dayız. 250 yıldır çarşıda, 157 yıldır da bu dükkândayız. Çırağa gerek yok. Altıncı kuşak burada şu anda, oğlum ve kızım meslekleri farklı ama bu işi devralacak."

Gelecekte ise mesleği devralacak kuşağın bu kadar iyi şekilde yöneteceğinden çok emin Ertaş. Ailece tarihle yakından ilgilendiklerini anlatan Süleyman Ertaş, yatarken başucunda 50 tane kitapla uyuduğunu anlatıyor. Süleyman Ertaş, Kapalıçarşı'ya dönük şu eleştiriyi de sözlerine ekliyor:

"Kapalıçarşı kendi topuğuna kurşun sıktı. Turiste ağırlık verdi, kendi milletinden müşteriyi göz ardı etti.  Şu anda yerli müşterimizde hiç eksilmemiz yok ama turist yok ortalıkta. Bir de yurt dışındaki satıcılarımız var. Yani ürünlerimizi alıp yurt dışında satanlar."
Ertaş, kumaşları nereden temin ettiklerini ise şöyle anlatıyor:

"Başta Denizli ve İstanbul'daki atölyelerimiz var. Kendimiz üretiyoruz.  Türkiye'nin değişik yerlerinden de geliyor. Mesela Trabzon'dan, Gaziantep'ten, Hatay'dan, Bursa'dan...  Türkiye dışından gelen tek bir kumaşımız var. Tek bir tane! O da Irak Kerbela'dan geliyor. Orası da bizim neticede, kültürel coğrafyamız. Elde bükülmüş elde yapılmış bir kumaştır. Onun dışında yurt dışından gelen hiçbir ürün yok. Ürettiğimiz peştemalları Çin'e satıyoruz. Biz Çin'e mal satıyoruz ama herkes Çin malına aşık."

Eğin Tekstil dükkânı Türk tekstil tarihi içinde önemli bir yere sahip. Halil İnalcık Türk Tekstili Tarihi kitabını yazmak için üç gün boyunca Süleyman Ertaş'ın dükkânına gelip gözlem yapıyor ve kitapta 10 sayfa boyunca Süleyman Ertaş ve işlerinden bahsediyor. "Tarihçilerin Kutbu benimle söyleşi yaptı. Bunu gerçekleştirmek için üç gün dükkâna geldi. Bu söyleşinin yanında diğerleri solda sıfır kalır. İnalcık'ın kitabında senden bahsetmesi bir şeydir ama senden on sayfa bahsetmesi ölçülemeyecek bir onurdur," diyor kitabı gösterirken.

Haber: Dibanur KÜFREVİ
Fotoğraflar: Rumeysa YILMAZ