15 Temmuz gecesi kocasının hafriyat kamyonuyla halkı Taksim'e taşıyan Şerife Boz, "Evde dursaydım vatanıma hainlik etmiş olurdum" dedi. Hain darbe girişimi sırasında hafriyat kamyonuyla Taksim’e insan taşıyan Şerife Boz yaşadıklarını Gazete Habertürk'ten Kübra Par'a anlattı.

Türkiye sizi, ‘kamyonla meydanlara insan taşıyan abla’ olarak tanıyor. Hikâyenizi merak ediyorum; nerelisiniz, İstanbul’a yolunuz ne zaman düştü?

Gümüşhaneli’yim. 4 çocuk annesiyim. Vatanını, milletini, bayrağını, ezanını çok seven bir Anadolu kadınıyım. İstanbul’a 7 yaşında geldim. Çocukluğumdan beri 4. Levent’te oturuyorum.

İstanbul’a göç hikâyenizin arkasında ne var? Babanız ne iş yapıyordu?

Babam işadamıydı, hafriyatçıydı. Ocaklarımız, kamyonlarımız vardı.

Kamyon kullanmayı kaç yaşında öğrendiniz?

13 -14 yaşlarında öğrendim. Erkek kardeşlerim benden küçüktü, o yüzden babam ara sıra beni hafriyata götürürdü. Ehliyetim yok. Eşimle çok küçük yaşta evlendim. O da hafriyatçıydı. Kamyona yabancı değildim ama böyle olacağını tabii ki tahmin etmiyordum.

Daha önce kamyonla hiç yola çıkıyor muydunuz?

Hayır, kullanabiliyordum ama çıkmak aklıma gelmezdi. Hafriyata falan gitmezdim.

15 Temmuz gecesi ne yaşadınız?

O gece herkes gibi ben de televizyon izliyordum. Eşim dışarıdan gelmiş, namazını kılmış odasına geçmişti. Yanına gidip köprünün çok kalabalık olduğunu söyledim. “Askeri araçlar, tanklar falan var” dedim. O da gerçekten böyle olduğunu görünce ellerini dizine vurup evden gitti. Ben de çarşafımı sırtıma takar takmaz hiç düşünmeden çocuklarımı, torunlarımı alıp sokağa çıktım. Yol çok kalabalıktı. Sokağa çıktığımda ATM’lerin, fırınların önünde sıra vardı. Oradaki insanlara ağlayarak seslendim. O an, o kadar duygu yüklüydüm ki kendimde değildim.

Darbe olduğunu duyan insanlar genelde evlerinde saklanır, başlarına bir şey gelmesin diye sokağa çıkmazlar. Sizi sokağa çıkmaya iten neydi?

Vatan sevgisi. Ben vatan âşığı bir insanım. Vatanımı, milletimi, bayrağımı çok seviyorum. Hiç korkmadan cihada gittim. Orada ölebilirdik. Fırının önünde kuyrukta bekleyen insanlara, “Ekmeksiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz. Ne olur ekmeği boş verin, parayı boş verin, kaç gün yiyeceksiniz?” diye seslendim. Ekmeği en fazla bir hafta yiyebiliriz. Cumhurbaşkanı’mızı çok seviyorum. Onun âşığıyım. Rabbim onu başımızdan eksik etmesin, ona hayırlı uzun ömürler versin, onu korusun. Onun çağrısına dayanamadım. O saatten sonra evde duramazdım. Mümkün değildi. Evde dursaydım vatanıma hainlik etmiş olurdum. Çünkü halkın seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı’na o zulüm yapılmaz. Onu öldürmeye kalktılar. Bizim verdiğimiz paralarla, tankları götürdüler. TBMM’yi bombaladılar, insanları öldürdüler. Rabbim bir daha yaşatmasın.

‘EŞİM ‘SEN BU KAMYONU BURAYA KADAR NASIL GETİRDİN?’ DEDİ’

Ya kamyonla Taksim’e insanları taşımanız?

15 Temmuz akşamı Boğaz Köprüsü’ne gittik. İkinci günü sabah namazını kıldıktan sonra eşime, “Kamyonla çıkalım” dedim. Eşim, “Hayır, yine aynı şekilde çıkarız” dedi. “O hainler durmaz, her taraf kan gölüne döndü, çok insan öldü. Bu akşam kamyonla çıkalım da bari darbeye karşı daha çok ‘Dur’ diyebilelim” dedim.

Kamyonu çekip tankı engellemeyi mi düşünüyordunuz?

Zor durumda kalsaydık onu da yapardım. Her şeyi göze alarak çıkmıştım.

Saat kaçta çıktınız?

Tam olarak hatırlamıyorum ama 9-10 civarıydı. Çocuklarımı, torunlarımı alarak sokağa indim. Eşimi aradım birkaç kez, cevap vermedi. “Ya Allah, Bismillah” diyerek karşı komşum Sema Tutar’ı da alıp gittim.

Sema Tutar ile fotoğrafınız bir sembol oldu. O başı açık bir kadın, siz çarşaflısınız. Aranızda daha önce politik farklılık var mıydı?

Her zaman samimiydik, birbirimizi çok sever, sayarız. 35 yıllık komşumdur.

Neden Taksim’e sürdünüz?

Taksim’in çok kalabalık olacağını düşündüm. Taksim’de toplanacaklarını söylediler, biraz da yakınımızdaydı.

Kamyonla yolculuk sırasında neler yaşandı?

Çoluk çocuk herkes destek oldu. Başımı arabadan çıkarıp, “Allahu Ekber” diye bağırınca herkes yanımıza geldi. O kadar kalabalık olduk ki kupa bile doldu. Sonra eşim de Taksim’e geldi. “Sen bu kamyonu buraya kadar nasıl getirdin?” dedi. (Gülüyor)

Size kızdı mı?

Kızmadı ama sürekli kornaya basıyordum, “Kornaya basma, havaları boşalır” dedi!

Asker karşınıza çıkıp kamyonu durdursaydı ne yapardınız?

O an çok hırçındım. Oraya gittiğimde kendimde değildim. Ne yapabilirdim, bilmiyorum. Askerleri, polisleri çok severdim ama o an askerlere çok kızgındım. Eğer ki insanları öldürdükleri anları görseydim dayanamazdım. “Vatanımızı, ülkemizi, milletimizi korusun” diye Allah’a çok dua ettim. Bunun olması, belki de bir yandan da iyi oldu. Hainler ortaya çıktı diye düşünüyorum.

Bu hainler dediğiniz Fethullahçılar yıllarca dindar kesimin içindeydi. Sizi de cemaate katmak için denemeleri olmuş muydu? Tanıdıklarınız var mıydı?

Evet, dergiler, ablalar, bacılar vardı. Karşı binamız bu insanlarla doluydu. Sürekli eşya gelir giderdi, gençler yaşardı. Eşim birkaç kez onları şikâyet etti. “Neden karışıyorsun, yapma” derdim. Ama şimdi tamamen boşaldı, yerine yabancılar geldi.

‘ÜNLÜ OLMAK HOŞUMA GİTTİ’

Herkes sizin için, “Simge kadın Şerife Boz” “Kamyon süren abla” diyor. Ünlü olmak hoşunuza gitti mi?

Her insan gibi benim de hoşuma gitti. Vatanıma, milletime bir katkım olduysa ne mutlu bana.

Son bir yılda neler değişti? Kapınızı çalanlar çoğaldı mı?

İster istemez değişimler oldu. Yüzüme karşı, “Keşke sizin yerinizde olsaydım” diyen oldu. Umursamayan da oldu. “Gittin de ne oldu, hayatında ne değişti?” diyen oldu. Eleştiriye açığım. Herkes isteğini söyleyebilir diye düşünüyorum, umursamadım.

Hayatınızda değişen somut bir şey var mı?

Hayır, aynı Şerife’yim. Sadece çok tanındım. Çok iyi insanlar tanıdım, çok arkadaşım oldu. Evime gidip gelen çok oldu.

Yeniden darbe yapılacağını duysanız, kamyonu alıp tekrar çıkar mısınız?

Elbette, yine olsa yine giderim, hiç pişman değilim.

Devlet kamyonu aldıktan sonra yenisini verdi mi?

Hayır, yenisini vermedi ama telafi ettiler. Eşim bir tane daha aldı ama diğerine benzemiyor. (Gülüyor)

‘BU, ÖNCEKİ DARBELERDEN FARKLIYDI’

Önceki darbeleri hatırlıyor musunuz? O zaman da sokağa çıkmış mıydınız?

80 darbesinde daha çocuktum, 13-14 yaşlarındayken olmuştu. Ama o böyle değildi; askerler sokaklardaydı, sıkıyönetim vardı. Sağcı solcu davası vardı ama bu hainlerin amacı başkaydı. Bu hainler ülkeyi bölme, parçalama peşindeydi. Rabbim fırsat vermesin.

Çocuklarınızın tepkisi nasıl oldu?

10 yaşındaki torunum sokağa çıktığımda elimdeydi. Büyük torunum da kamyonun üzerindeydi. Onlar çocuktu, ben alıp gittim.

“Çocuklara bir şey olur, asker vurur” diye korkmadınız mı?

Yine olsa yine giderim ama bu kez çocukları götürebilir miyim, bilmiyorum. Korkmadan gittik. Zaten, “Bize bir şey olur mu” diye düşünseydik, sokağa çıkamazdık. Kızlar bana, “Anne gitme, otur ne olur bir şey olur” dedi. “Hayır, hep beraber gideceğiz” dedim. İki gün, iki gece sabaha kadar orada kaldık.

15 Temmuz’da kutlamalarda nerede olacaksınız?

Rabbim izin verirse, Sayın Cumhurbaşkanı’mız buraya geldiğinde yanına gitmek isterim. Gümüşhaneliyiz, Trabzon bize çok yakın eşim de orada olmak istiyor ama daha belli değil.

Yine kamyona binecek misiniz?

Rabbim nasip ederse bineceğim. (Gülüyor)