Artık şu bir gerçek:

TSK, Afrin'de büyük bir sınav verdi ve başarılara da imza atıyor. Yanı başımızdaki terör yuvalarını da dağıtıyor. Önündeki tek engel, dış güçlerin oyunu olabilir.

Peki, böyle bir oyunla karşı karşıya kaldığımızda ne yapılacak?

Bu noktada ortak akıl devreye giriyor.

Günümüzde her zafer cephede sonuçlanmıyor. Bu işin bir de diplomatik ve masası var. Cephede kazanılanları masada kaybedebilirsiniz. Türkiye, bu konuda çok dikkatli hareket ediyor. Bizi yönetenler de artık ortadaki sorunların akıl yönü ile çözülebileceğine vurgu yapıyor.

Bunu son derece doğru buluyor ve destekliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda yaptığı şu açıklamayı bu açıdan değerlendirdiğimiz de önemsediğimizin altını çizelim:

"Dost acı söyler prensibiyle doğru bildiklerimizi muhataplarımıza ifade ettik. Açık sözlü olduk, bize de açık sözlü olunmasını istedik. Geçmişte bazı konularda halen İran'la, Irak'la, Rusya'yla, ABD ile, Avrupa ülkeleriyle anlaşmazlıklarımız, çeşitli görüş ayrılıklarımız olmuştur. Allah'ın insanlara en büyük lütfu olan akılla, diyalogla, konuşmayla hepimiz kazandık. Ne zaman bu meseleler siyasi ve ekonomik ilişkilerimizde çatışmaya yol açtıysa hep birlikte bedel ödedik. Konu çok daha ciddi çatışma alanlarına taşındıysa bunun bedeli gelecek nesillere sâri şekilde ortaya çıkıyor. Lozan'daki kazanımları ve kayıplarımızı unutmadık. İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası toplumla bütünleşme adımlarımızı unutmadığımız gibi bizi önce oyalayan ve sonra dışlayan sinsilikleri de unutmadık. Bugün de yürüttüğümüz mücadelede bize verilen destekleri, yapılan gizli açık ihanetleri, söylenen yalanları, sergilenen riyakârlıkları da elbette unutmayacağız. Devletlerarası ilişkilerde mutlak dostluk veya düşmanlık değil ortak çıkarlar üzerine inşa edilmesi gerekiyor.  Bizimle ortak bir gelecekte yürümek isteyenlere ellerimiz daima açıktır. Geleceğimizi karartmak isteyenlere ise aynı ellerin yumruk ve tokat olması kaçınılmazdır. Herkes ettiğini bulacaktır. Bize tuzak kuranların da kendi tuzaklarına düşeceğine inanıyoruz  "

Sorunlar diplomatik yollardan çözebilmek için mutlaka ödün vermek durumunda da olmamalıyız. Bize saldıran, haklarımızı elimizden almak isteyenlere karşı Osmanlı tokadını atmaya hazır olmamızın söylenmesini de haklı bir gerekçe olarak destekliyoruz.

Afrin Harekatı ile Türkiye, Suriye için ileride kurulacak masada eli güçlü biçimde yer alacaktır.

Şu anda bizim için önemli olan konu, sınırımızı tehdit eden terörist grupların yok edilmesi ve tehdit olmaktan çıkarılmasıdır.

"Afrin Zeytindalı Harekatı" bunun  başlangıcıdır.,Sırada Menbiç bulunuyor.

Amerika ile yaşanacak asıl sıkıntının bu noktada çıkacağını görmekteyiz.

Amerika'da bulunan ve yazıları ile konuya ışık tutan Serdar Turgut'un "Büyük kriz ertelendi" başlıklı yazısında Menbiç konusundaki görüşlerine yer vermek istiyoruz:

"Washington, Türkiye'nin Münbiç'e yürümesine sıra gelmeden sorunun dondurulabileceğini düşünüyordu. Onlara göre bu yapıldı da. Türkiye'ye orta vadede Münbiç için bazı güvenceler verilerek ABD'nin Fırat'ın doğusunda daha rahat olmasının sağlanacağı düşünülüyor. Münbiç'te YPG güçlerinin süreç içinde Fırat'ın doğusuna çekilmesi düşünülüyor. Burada Washington açısından önem olan, bu çekilme yapılırken Münbiç'in güvende tutulması. Bunu da Türkiye'yle müşterek askeri tedbirler alarak yapmayı planlıyorlar. Amerika'nın Fırat'ın doğusuyla ilgili fazla tutarlı bir stratejisi de henüz yok. Bunun Türkiye'yle yapılacak müzakere sürecinde oluşmaya başlayacağını düşünüyorlar. Yani nasıl bir stratejinin oluşacağı biraz da Türkiye'nin koyacağı tavra bağlı olacak. Amerika, global güç rekabeti koşulları nedeniyle Türkiye'nin Rusya'yla yakınlaşması ihtimalinden çok rahatsız. Bunun için gerginliğin tırmanmasına bir an önce son vermek istiyordu. Son görüşmede de bunun sağlandığını düşünüyor. Washington ne olursa olsun iki ülke arasında konuşma kapısının açık tutulması gerektiğini söylüyordu. İki ülke arasında krize yönelik çözüm için mekanizmalar oluşturulabileceği söyleniyor."

Görüldüğü gibi Amerika'da Türkiye'yi bölgede kaybetmek istemiyor. Ortadaki sorunların konuşma kapsının açık tutulması ile çözülebileceğini görüyor. Ayrıca, Türkiye'nin kararlılığını da kabullenmiş durumda.

Son bir not:

Menbiç konusunda alınacak olan ortak karar PYD/ PKK terör örgütünü yok edebilecek mi? Amerika, bundan sonra da bu terör örgütlerini destekleyip silahlandırmaya devam edecek mi? Bundan sonraki süreçte bu konuların da önem taşıyacağını düşünüyoruz.