Sadakat ile ilgili davanın hikayesi şöyle:

Dava süreci, Gaziantep'te kurulu bulunan halı fabrikasında çalışan güvenlik görevlisinin, aynı fabrikadan aldığı halının salonuna yetmemesi üzerine başladı. Ancak aradan zaman geçmesi ve aynı halıdan tek bir üretim yapılmaması nedeniyle halının benzeri bulunamadı. Bunun üzerine, aynı halıdan bir kez daha dokunması kararlaştırıldı. Fabrikada bu işlemi de, usta başı olarak çalışan Y.U. gerçekleştirdi. Güvenlik görevlisinin ricasını kırmayan halı ustası, tezgahta aynı halıdan bir adet daha dokunulmasını sağladı. Durumdan haberdar olan fabrika yönetimi ise, ustayı tazminatsız olarak işten çıkardı.

İşten haksız yere çıkarıldığını iddia eden Y.U. , ise kıdem ve ihbar gibi alacakları için dava açtı. İş Mahkemesi, davacının aynı iş yerinde 12 yıl çalıştığını ve ustanın o dönemde 2 bin lira maaş aldığını, mükerrer halı dokuyarak fabrikaya verdiği zararın ise 300 TL olduğunu belirterek, işverenin iş akdini fesihin haklı gerekçeye dayanmadığını hükmetti. Ve davacının tüm kıdem ve ihbar alacaklarının ödenmesi yönünde hüküm verdi.

Karar temyiz edildi. Yargıtay 9 Hukuk Dairesi, işçinin patrona sadakat ilkesine uymadığını belirtereke kararın bozulmasını hüküm altına aldı. İŞ mahkemesi kararında direndi. Bu kez dava Yargıtay Genel Kurulu'na geldi.

Yargıtay Genel Kurulu da, patrona sadakat konusunda işçinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulması gerektiğini hükmetti.

Yargıtay Genel Kurulu'nun kararı şöyle:

"İşçinin davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymaması eş deyişle sadakat borcuna aykırılık oluşturması halinde bu davranış sonucunda işverenin zarar görmesi gerekli olmadığı gibi zarar söz konusu olduğunda da zarar miktarı dikkate alınmaksızın işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir. Anılan bu bende göre, “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” halinde işveren derhal (haklı) fesih hakkını kullanabilecektir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı işyerinde dokuma bölümünde vardiya ustası olarak çalışan davacının, davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan bir işçinin talebi üzerine özel halı dokuduğu ve bu halının piyasa fiyatının altında satılmasına neden olduğu, davacının bu eylemi sonucu ortaya çıkan işveren zararının davacı işçinin 30 günlük ücretinin altında olmasına karşın zarar miktarı önemli olmayıp davacı davranışlarının doğruluk ve bağlılığa aykırılık oluşturduğundan davalı işveren tarafından bu nedenlerle yasal süre içerisinde gerçekleştirilen feshin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmıştır.

Hal böyle olunca, yerel mahkemece davalı işveren tarafından yapılan fesih işleminin haklı nedene dayandığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatlarının reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. "