Türkiye ile Rusya arasında S-400 füze savunma sistemi üzerinde anlaşmaya çalışması, bazı çevreleri rahatsız ediyor. Ancak, Türkiye,kendisini savunabilmek, güvenliğini sağlayabilmek için böyle bir savunma sistemine uzun zamandır ihtiyaç duyuyor.

Amerika ve Batı'nın Türkiye'yi savunma konusunda yalnızlığa itmesi hiç kuşkusuz gündeme S-400 füzelerini getirdi. Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir dönem noktası olabileceğine işaret edilen bu füze sistemi ile Türkiye'nin güvanliğini sağlama alabileceği görüşleri de ağırlık kazanıyor.

Bu savunma sistemlerine kavuşabilecek miyiz?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in askeri ve teknik iş birliğinden sorumlu yardımcısı Vladimir Kojin, Rusya ve Türkiye'nin S-400 füze savunma sistemleri sevkiyatını öngören sözleşme üzerinde mutabakat sağladığını açıkladı. Süreçle ilgili henüz halledilmeyen tek pürüz, Türkiye'nin Rusya'dan istediği kredinin miktarı. Ancak bunun da çözülemeyecek bir konu olmadığı söyleniyor.

Rusya'dan alınacak füze savunma sistemleri, NATO'nun 60'lardan bu yana elinde bulunan Nike füzelerinin yerini alacak. Söz konusu bataryalar bugünün ülkenin ihtiyaçlarını karşılayamadığı için bu yenileme önemli görülüyor.

Yetkililer "Türkiye'nin NATO üyesi olması bu alımlara engel değil ancak bu bataryalar yeterli de değil. İhtiyacın geri kalanı ise yeni yapılacak anlaşmalar ve siyasi gelişmelere bağlı olarak karşılanacaktır" diyor.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl Türkiye ve Rusya'nın mutabakata vardığı S-400 füze bataryası anlaşmasının NATO'yu rahatsız değil memnun etmesi gerektiğini vurguluyor. Kendisini dinleyelim:

"NATO üyesi Türkiye ile Rusya arasında bir süredir devam eden bir süreç söz konusu. Sürecin, Türkiye'nin NATO üyeliği sebebiyle başta ABD olmak üzere hiç bir tarafın sonuçlanmadan olumlu bir şekilde neticelendirilmesi oldukça önemli. Türkiye uzun süredir yüksek irtifa hava savunma sistemi olmayan bir ülke haline geldi. Bu büyük bir tehlike. Bölgede, Azerbaycan ve Ermenistan dahil pek çok ülke S-400'lere sahip. Ayrıca Yunanistan, Bulgaristan ve Macaristan gibi NATO üyeleri de S-400'ün önceki versiyonlarını ellerinde bulunduruyor. Rusya'nın NATO'nun istihbarat bilgisini kullanacağı yönündeki suçlamalar bana göre uydurma. Çünkü başka NATO ülkeleri de bu sistemleri kullanıyorsa -ki kullanıyor- Türkiye'nin bu satın almayı yapması NATO'yu rahatsız etmemeli. Zira böyle bir satın alma öncelikle Türkiye'yi ve dolayısıyla örgütü güçlendirir." 

NATO'nun rahatsızlığı ne olabilir? Sanıyoruz Amerika, Türkiye'ye Petroit füzeleri satmayı düşünüyor. Rusya'dan alınacak S-400 füzeleri bu nedenle bir rahatsızlık nedeni olamaz mı?

Güvenlik Uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar yaptığı değerlendirmede, S-400 anlaşmalarının Türkiye ve Rusya arasındaki bir askeri anlaşmadan ibaret olmadığına işaret ediyor. Ağar, bu konuda da şu açıklamayı yapıyor:

"Türkiye'nin uzun süredir hava savunma sistemine sahip olmaması gerekçesiyle ciddi güvenlik tehditleriyle karşı karşıyaydı. Bir dönem Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi alması gündeme gelmiş ancak o dönem Türkiye'nin NATO üyesi olması sebebiyle karşı karşıya kaldığı baskılar ve füzelerin NATO'nun savunma sistemine entegre olamayacağı gerekçe gösterilmesi sebebiyle alım gerçekleşmemişti. O dönemden sonra Türkiye çok büyük güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kaldı. Güneydoğu Anadolu'daki Meskun Mahal çatışmaları, 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat Kalkanı operasyonu esnasında doğrusal asimetrik saldırılar bunun en önemli örnekleri. Türkiye yakın dönemde yaşadığı tehditler üzerinden başka bir fotoğraf oluşturdu. Bu fotoğrafın içerisinde Rusya'nın üstlendiği vizyon ve misyon coğrafyanın geleceği açısından büyük önem taşıyor. Türkiye artık bekası ve toprak bütünlüğü yönelik tehditlerin arkasında kimlerin olduğunu değerlendiriyor. 15 Temmuz darbe girişimi, Fırat Kalkanı operasyonundaki zorluklar ve YPG/PKK'nın Batı tarafından doğrudan desteklenmesi bu tehditlere en büyük örnek. Bu durumda Rusya ve Türkiye arasında başka güvenlik anlaşmaları olmak üzere, doğal gaz hattı anlaşmaları ve diğer enerji alanındaki projeler çok önemli bir süreci başlamış. durumda. Bu süreç zaman içerisinde gelişirse dünya jeopolitiğiyle ilgili çok önemli eksen değişimi ve ağırlık merkezi kayması olacak. Bu ağırlık merkezinin Avrupa ve ABD'den Asya'ya kayma olasılığı güçleniyor."

Başlığa aldığımız "Önemli olan Türkiye'nin güvenliği" ise, böylesine adımları atmaktan da kaçınmamız gerekiyor. Türkiye uzun süredir yüksek irtifa hava savunma sistemi olmayan bir ülke haline geldiğine göre atılmakta olan bu adımı yanlış olarak değerlendirebilir miyiz?