Irak'ın kuzeyinde ABD ve küresel güçlerin desteğiyle bir aşiret devleti kuruluyor. İsrail'in kolonisi olacak Barzanistan'a "Kürdistan" adını koyup, bunu bir de "referandum" adındaki tiyatroyla "halk iradesi" kılıfıyla süslemeye çalışıyorlar. 10 Ağustos 1920'de önümüze konulan, bazı Osmanlı heyetinin imzaladığı ancak "Padişah onaylamadığı için geçersiz kaldı" denilerek bugün kabullenilmeyen Sevr Antlaşması, 97 yıl sonra gecikmeli olarak uygulamaya konuluyor. Onaylansın veya onaylanmasın, büyük çöküşü yaşayan Osmanlı'nın önüne dayatılmış maddeler içeriyordu Sevr Antlaşması. Resmi tarih okullarda Osmanlı'nın yükseliş dönemini anlatıp, çöküş dönemini öğretmese de aslında en iyi bilmemiz gereken yaşanmışlıklar var geçmişimizde... 

Bir önceki dayatma olan Mondoros Mütarekesi ile, Irak, Suudi Arabistan zaten Osmanlı'dan koparılmıştı. Sevr Antlaşması ile, Türkiye'nin Doğu bölgesinde 2 ayrı devlet kurulması da dayatılıyordu. Kurtuluş Savaşı, Sevr'i rafa kaldırdı, Lozan Antlaşması ise yırtıp attı. Sevr Antlaşması, bir yandan Osmanlı ordusunun yok edilmesini dayatıyordu, diğer yandan da Doğu'da 2 ayrı devlet kurulması. Bu devletlerden birisi "Kürdistan" adını taşıyacaktı. Lozan'da da bu arzularında çok ısrar ettiler ama olmadı. 

Osmanlı'ya Sevr'i, Lozan'da Kürdistan'ı dayatanlar, bu emellerinden hiç bir zaman vazgeçmedi. İngiltere ile Fransa'nın gizlice üzerinde anlaştığı Sykes-Picot'a göre çizilen harita, sürekli güncellendi ve o haritaya giden yolun taşları döşendi yıllar boyunca. Ve bugün geldik...

* * *

Barzani, İsrail'in kolonisi olacak bir "aşiret devleti" için 25 Eylül'de referandum yapacak. Amacının, Lozan'la kesintiye uğrayan Sevr'i hortlatmak olduğunu da hiç gizlemedi. 15 Mart 2016'da "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı" sıfatıyla ABD'de bir ajansa açıklama yaparak bu amacını net şekilde vurguladı. Ortadoğu'da sınırları yeniden düşünmenin zamanının geldiğini ve Kürtlerin bir devletinin olması gerektiğini söyleyen Barzani, artık Suriye'nin birleşmesinin çok zor olduğunu öne sürdükten sonra şu can alıcı cümleyi sarfetti: "Kürtlere gelince, 1923 tarihinde yapılan Lozan Antlaşması'ndan bu yana bağımsızlığı hayal ediyor. Söz konusu antlaşmada Osmanlı İmparatorluğu'ndan geri kalanlardan Kürtlere bir devlet sağlanması taahhüdüne uyulmadı."

Peki, devlet bunun farkında mı? Elbette. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Sevr şartları tehlikesi yaşadığını 23 Aralık 2016'da, Fırat Kalkanı harekatıyla ilgili yaptığı bir açıklamayla dile getirdi: "Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer, Sevr şartlarıdır."

Benzer tehdidi, 11 Temmuz'da partisinin Ankara İl Başkanlığı'nın düzenlediği Siyaset Akademisi'nde Başbakan Binali Yıldırım da dillendirmiş, şunları söylemişti: "Türkiye zor bir çevrede. 100 yıldır ertelenen bir hesap var. Lozan ile ertelenen bir hesap var. O hesap tekrar önümüze konmuş durumda. O hesap bu toprakların kaderini değiştirecek sinsi planların uygulamaya sokulacağı bir dönemden geçiyoruz."

* * *

25 Eylül referandumu yaklaştıkça, saflar iyice netleşiyor. "Barzani Sünni aşiret" diyen ümmetçilerle, "Kürt halkına özgürlük" diyen Marksistler ve seküler düşünce ilk kez aynı eksende buluşmuş oldu. Suriye'yle ilgili kurulan her iki cümlenin arasında bir "Türkmen" kelimesi geçerken, Barzani'nin 2003'ten bu yana demografik dengeyi lehine çevirmek için sürgün ettiği Türkmenlerden söz eden yok. Kim "Türkmen" derse, anında "faşist, kafatasçı" etiketini yapıştırıyor. Çünkü, Irak Türkmenleri ile Suriye Türkmenleri arasında hem mezhep farkı var, hem de zulmedenleri farklı.

Barzani'nin Kerkük'e vali yaptığı PKK'nın eski Washington temsilcisi Necmeddin Kerim, ilçede referandumu garanti altına almak için silahlı PKK'lıları yığıyor bölgeye. 

İsrail ve ABD destekli Barzani, tarihin ilk Kürt devletini kurup "AtaKürt" olmak istiyor. Türkiye'ye de posta koymaktan çekinmiyor. Çünkü bu süreç, bugünlük değil, 90 yıllık bir süreç ve arkasında güçlü destekçiler var. HDP-PKK cephesi de avuçlarını ovuşturarak bekliyor 25 Eylül'ü. Barzani'nin AtaKürt olmasını kabullenmeyecekler belki ama, onun açtığı yoldan ilerleyecekleri günü de iple çekiyorlar. O yüzden, Barzani'nin Güneydoğu'da nüfuzunu artırmasına HDP/PKK da sessiz kalıyor. 

Barzanistan ne demokrasi devleti olacak, ne de şeriat. Tamamen aşiret yapılanmasına bağlı, ilkel bir sultanlık kuruluyor Irak'ın kuzeyinde. İpek Yolu'nun önünü kesmek ve İsrail7in "vaadedilmiş topraklar" üzerinde hakimiyet kurmasından başka işe yaramayacak. Emperyalizme karşı değil, emperyalizmin kuklası olacak bir "aşiret devletçiği", ne bölge halklarının çıkarına, ne de ümmetin... Sevr'in ruhu için Kürt şovenizmini mezhepçilikle soslayıp önümüze koydular. Taliplisi çok fazla. 
ABD'nin, gecikmeli olarak Türkiye'nin önüne koyduğu Rıza Sarraf merkezli dosya da, Türkiye'yi "terör destekçisi ülke" göstermeye çalışan hamleler de Ortadoğu'daki "büyük ameliyatla" doğrudan ilintili. 

Birileri Anadolu topraklarından yedi düveli kovalayanların imzaladığı Lozan'la hesaplaşma derdindeyken, Sevr 97 yıl sonra uygulanıyor... Lozan'ın Türkiye'nin tapusu olduğunu savunanlar da uyuşturulmuş gibi seyrediyor.