Suudi Arabistan ile Katar arasındaki bugün yaşanan gerilimin geçmişe dayandığını söylersek yanılmamış oluruz. Bu gerilimin de 1995 yılında başladığı görülüyor.

Katar'ın bugünkü Emiri olan Şeyh Tamim bin Hamad el Thani, Suudi Arabistan yanlısı babasını devirerek iktidara geldi. Katar sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatına da aynı yıl başladı. Katar açısından dönüm noktası olan 1995 yılı Körfez'de dengeleri değiştirdi ve Suudi Arabistan ile Katar'ı da karşı karşıya getirmiş oldu.

Katar'ın baş döndürücü zenginliğinin kökeninde doğalgaz üretimi geliyor. Ülke en büyük doğalgaz rezervine sahip kuzey bölgesini, Suudi Arabistan'ın başlıca rakibi olan İran'la paylaşıyor. Katar ile İran yakınlaşmasının doğalgaz üretimi ile de ilişkili olduğunu bu noktada görmekteyiz.

2.5 milyon nüfusu bulunan Katar, bugün dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı ve dünyada en büyük kişi başı Gayrisafi Milli Hasıla'ya sahip ülke. Yıllık ortalama gelir 130 bin doları buluyor. Küçümsenmemesi gereken bir rakam.

1990'lı yıllarda diğer Körfez ülkeleri LNG'nin enerji alanındaki rolünü fazla önemsememişti ancak Katar'ın Dolphin boru hattıyla doğalgazı Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'a göndermesi, bölgede dengelerin de değişmesine neden oldu. Katar daha sonra Asya ve Avrupa'ya da doğalgaz satmaya başladı.

Doha'nın 2005'te kuzeydeki doğalgaz sahasını genişletme planı da komşularını kızdıracak bir adım oldu. Suudiler bu kızgınlıklarını günün birinde fırsat bulunca ortaya koyacaklardı ve bugün yaşananların kökeninde de bu kızgınlığın da rolünün olabileceğini düşünüyoruz.

Nitekim Katar'da 2000 yılında düzenlenen darbe girişiminin arkasında da, Katar'ın enerji alanındaki yükselişinden rahatsız olan Suudi Arabistan ve Bahreyn'in olduğu iddia edilmişti.

Son dönemde sıvılaştırılmış doğalgaza talepte yaşanan artışın, Körfez ülkeleri arasında gerilimi artırdığı da biliniyor.

Enerji alanında Suudi Arabistan'la yarışan Katar, diplomatik alanda da diğer Körfez ülkelerinden bağımsız bir politika izliyor. Bir ABD üssüne ev sahipliği yapan Katar, Rusya, İran ve ABD ile ilişkilerde Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ittifakı dışında politikalar izlediği için komşuları tarafından sık sık eleştiriliyor.

Geçenlerde konu ile ilgili yazdığımız bir yazıda Katar'ın bölgede kendi başına hareket etmesinin de Suudi Arabistan'da çok büyük rahatsızlıklara neden olduğuna değinmiştik. Çünkü Katar bir zamanlar Suudi Arabistan'a bağımlı bir devletti ancak doğalgazdan edindiği servetle bağımsız bir ülke konumuna gelmesinin yolunu açtı.

Bugün Suudi Arabistan ve onunla hareket eden ülkeler şimdi Katar'ın bu uçan kanatlarını kırmak istiyor.

Körfez ülkelerinin Katar'ı köşeye sıkıştırmak için beklediği fırsat ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasına geldi. Trump bu ziyarette İran'ın izole edilmesi gerektiğini söylemiş, Katar'ın resmi haber ajansında ise hükümetin Trump'ın açıklamalarına itiraz ettiği yönünde haberler çıkmıştı.

Katar hükümeti daha sonra haberin hacker saldırısı sonucu sitede yer aldığını söylese de komşularının sert eleştirilerle karşı karşıya kalmaktan kurtulmadı.

Şimdi ne olacak?
Bu satırlar yazılırken Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Bin Ahmed el-Cübeyr, Katar'ın Arap ülkeleriyle olan ilişkileri tekrar eski haline döndürmesi için talepleri karşılaması gerektiği konusunda bir açıklama yaptı. Cübeyr, "Katar'ın bu krizin sonlanması için doğru adımları atmasını beklediklerini" söyledi.
İddialara göre de talepler şöyle sıralanıyor:

- Terör örgütü olarak kabul edilen grup ve hareketlere maddi desteğe derhal son vermesi. Bunlar Müslüman Kardeşler, DEAŞ ve El Kaide olarak sıralanıyor.

- Yemen'de hükümete karşı savaşan Şii Husilere mali desteğin kesilmesi.

- İran'ın bölgede etkisini güçlendirme çabalarına karşı çıkması ve bu ülkeyi destekleyen tutumu terk etmesi.

- Katar merkezli ve uluslararası yayın yapan El Cezire televizyonunun yayın politikasının değiştirilmesi.

- Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) tarafından varılan anlaşmaların yerine getirilmesi.

Konu çok karışık ve getireceği sonuçlar da hiç kuşkusuz bölgede deprem havası yaratacaktır.

Biz, Katar'dan yana tavır aldığımız görüntüsü veriyoruz. Ancak, şurası unutulmamalıdır: Trump, Suudileri destekliyor ve bölgenin liderliğini de Suudilere vermiş durumda. İşin getirisi ve götürüsünü çok iyi hesaplamak durumunda olduğumuz bir dönme giriyoruz.