Cinsel gelişim bozukluğu olanlar, Diyarbakır ile Şanlıurfa arasında yaşadıkları yeri 'kabus köy' olarak değerlendiriyor. Maddi imkanı olanlar, ameliyatla erkek olup, bunu kurul raporuyla resmileştirirken, 'pembe' kimlikle yaşamak zorunda kalan erkekler ise büyük sıkıntılarla karşılaştıklarını söyledi. Aileler ve köyün önde gelenleri, bu durumun 60 yıldır devam ettiğini belirtti. 80 yaşında olup, bu sorunu yaşayanlar dahi olduğunu ileri süren aileler, çocuklarının evlenemediğini, nüfusa ’kadın’ olarak kaydedildikleri için askere bile gidemediğini söyledi.

ERGENLİĞE KADAR FARK ETMİYORLAR

En büyük sorunlarının polis ve jandarma arama noktaları olduğunu belirten aileler, bu rahatsızlığın aynı aileden 4- 5 kişide çıkabildiğini söyledi. Ailelerin, cinsel gelişim bozukluğunu ergenliğe kadar fark etmedikleri, kas gelişimiyle çocuklarının yüzlerinde sakal çıkması üzerine doktora başvurdukları belirtildi.

10 YIL SONRA ERKEK OLDUĞU ÖĞRENDİLER

Köyde yaşayan 11 çocuk babası S.K., doğduğunda kız ismi verdikleri çocuklarının 10 yıl sonra doktora götürünce, erkek olduğunu öğrendiklerini söyledi. Oğlunu ameliyat için İstanbul’a götürdüğünü anlatan S.K., "Aradan 5- 6 ay geçti, tekrar ameliyat oldu. İmkanımız yok. Okulu bıraktı. 3 ameliyat geçirdi. İsmi halen kimlikte kız ismi olarak geçiyor. Biz ismini A., koyduk. Mahkeme olacak. Ne zaman kimliği değiştirecek, bilmiyorum. 18 yaşına gelince kendisi mahkemeye verecek. Mahkeme, ne sonuç verirse onu bekleyeceğiz. İstanbul’da çalışırken, polis kontrolünde kimliğini gösterince, kendisinin erkek olduğu; ancak kimliğinin kadın olması sebebiyle sıkıntı yaşadı. O da önce kız kimliği verdiklerinden dolayı şimdi ameliyat olduğunu ve aslında erkek olduğunu söylemiş. O sıkıntıyı çekiyoruz. Aynı hastalıktan yaklaşık bu köyde 13-14 kişi var. Kimi ameliyat oluyor kimi olamıyor" diye konuştu.

Anne Z.K. ise 3 kez ameliyat olan çocuğu için çok çile çektiğini dile getirerek, "Ameliyat sonrasında iş bulamadı. Gücümüz de yok. ’Anne ben ağır işleri yapamıyorum’ dedi. Okulu bıraktı, arkadaşları da onunla dalga geçiyordu. Hastadır ve yardım bekliyoruz çocuğum için" dedi.

'POLİS, DALGA MI GEÇİYORSUN, DİYOR'

Pembe kimlik taşıyan ve kimlikteki ismi R.İ. olan M.A.İ. ise erkek olmak için ameliyat geçirdiğini belirterek, şunları söyledi:

"Hastanelere başvurdum; ama gidiyorum, hastane, masraflarımı devlet karşılamıyor. Ücretli gidip, geliyorum. İmkanım yok. Ailemin maddi durumu kötü. Ben 7- 8 yaşlarında fark ettim böyle hastalığımın olduğunu. Doktorlar, tam olarak bir şey demiyor. Araştırıyorlar, ameliyat oldum. Amcam, kardeşim, kuzenim ve ben toplam 4 kişiyiz aynı aileden. Çocukken dalga geçiyorlardı. İnanmıyorlardı böyle bir hastalık olduğuna. İnsan bazen üzülüyor. Ameliyat oldum. Evlenmek istersem kız verirler mi, vermezler mi; onu bilmiyorum. Tanıdığım birkaç kişi bu hastalık sonrası geçirdikleri ameliyatların ardından evlendi; ama burada maalesef evlenen daha yok. Mahkemeye başvurdum. Doktorlar dosyamı verecek, ameliyat olduğuma dair. O dosyayı mahkemeye götüreceğim ve avukat tutacağım; ama bunun da masrafı var. Tek istediğim, doğru dürüst bir kimliğim olsun. İnanmıyorlar bana. Kimlik gösterdiğim zaman polis, bana ’Dalga mı geçiyorsun?’ diyor. Bir türlü inandıramıyorum. Görünüşte erkek görünüyorum; ama nüfusta kadın kaydetmişler" diye konuştu.

'CİNSEL GELİŞİM BOZUKLUĞU OLARAK ADLANDIRILIYOR'

Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Endokrin Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Nuri Özbek, köydeki bu kişilerde görülen durumun, 'cinsel gelişim bozukluğu' denilen hastalık olduğunu, genetik ya da hormonal nedenlerle meydana geldiğini, cinsiyete bağlı dış görünüşün gelişmemesiyle ilgili bir sorun olduğunu söyledi. Doç. Dr. Özbek, şöyle konuştu: 

"Çok çeşitli hastalıklar yapıyor. Bahsettiğimiz olgulardaki hastalıkta, normalde genetik olarak erkek olan bir çocukta cinsel durumu oluşturan hormondaki yetersizlik sonucu çocuklar doğduğunda yetersiz erkek görünümüyle doğar. Genellikle de yanlışlıkla kız olarak tanımlanır. Yanlışlıkla da kız cinsel kimlik çıkarılır. Onun için de büyük sıkıntı yaşarlar. Aslında genetik olarak erkektirler. İç tarafları erkektir, yumurtalıkları vardır. Belli bir yaşa geldikten sonra da zaten kendini erkek gibi hissederler. Bunların testosteronun da eksiklik yok. Sadece testosterondan sonraki basamakta sıkıntı olduğu için dış görünüm tam erkek görünümüne ulaşıyor. ’5-alfa redüktaz’ eksikliği olarak tanımlanıyor. Yani cinsel gelişim bozukluğu olarak adlandırılıyor. Genetik hastalık olduğu için akraba evliliği bunlar için bozuk geni taşıyan kişilerin birlikte evlenmesi sıklığı artırıyor. Aslında çok da sık görülen hastalık grubu değildir. Akraba evliliği bizim bölgemizde yüksek, yüzde 42- 43 civarında akraba evliliği var. Batı’da yüzde 17 ile 20 arasında akraba evliliği sıklığı var. O nedenle bu hastalıklar bizim toplumumuzda genelde Batı’ya oranla 2 katıdır. Bir çocuğa kimlik çıkarmadan önce gerçekten o çocuğun cinsel durumunu netleşmesi lazım. Belirsizlik olan durumda tam bir kız ya da erkek gibi tanımlanmayacak durumda mutlaka çocuğun genetik ve endokrin durumu göz önüne alınarak, kimliğin ondan sonra çıkarılması gerekiyor. Baştan yanlış kimlik, onun ömür boyunca sıkıntı yaşamasına neden oluyor. İlk muayene eden kadın doğum ve çocuk uzmanı arkadaşlar herhangi belirsizlik durumunda mutlaka önce değerlendirme yapmalıdır daha sonra ise kimlik çıkarılması konusunda aileyi uyarması lazım."