Baştan bu yana Suriye'nin geleceği konusunda yazdığımız ve savunduğumuz şu olmuştur:

"Suriye'de savaşın sona ermesi ve yeni düzenleme ancak Amerika ve Rusya'nın anlaşması ile gerçekleşebilir. İki süper güç, bölgede ve Suriye'de etkindir ve belirleyicidir."

Yine hep vurgulamaya çalıştığımız Esad'ın kalıcı oluşu olmuştur. Bugün gelinen nokta böyle bir gelişmenin olduğunu da gözler önüne seriyor.

Nitekim Suriye'de savaşın sona ermesi, DEAŞ ile mücadelede ortak işbirliği ve "Esad ile devam" konularında Amerika ile Rusya'nın yeni bir anlaşamaya varması ve metni imzalaması bu ön görümüzün doğruluğunu da ortaya koymuştur.

Turmp ile Putin, görüşmelerinde de Suriye Devlet Başkanı Esad'ın iş başında kalması ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasında da Esad'ın rolünün olabileceği konusunda anlaşmaya vardıkları da vurgulanıyor.

Baştan bu yana gerek Amerika, gerekse Rusya Esad konusunda anlaşma içindeydiler. Esad, bugüne kadar istenilmemiş olsaydı, çoktan işi bitirilebilirdi. Bugüne kadar Esad'ın iş başında olmasında iki süper gücün ortak görüşlerinin etkili olduğu da görülüyor.

Esad'ın iş başında kalmasında DEAŞ konusunda v erdiği mücadeleye de dikkat çekiliyor.

Konu ile gelişmelere göz atalım:

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'de terör örgütü DEAŞ'ı yenme konusunda kararlılıklarını teyit ettikleri bildirildi.

Kremlin'den yapılan açıklamada, iki liderin Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) toplantısı kapsamında Vietnam'ın Da Nang şehrinde kısa bir görüşme gerçekleştirdikleri belirtildi.

Putin ile Trump'ın, görüşme sonrasında ortak bir metne imza attıkları kaydedilen açıklamada, iki liderin söz konusu metinle Suriye'de DEAŞ'ı yenme konusunda kararlılıklarını teyit ettikleri vurgulandı.

İki liderin, Suriye kriziyle ilgili Cenevre görüşmelerine tüm tarafların aktif katılması için çağrıda bulunduklarına işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"İmzalanan ortak metinle, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı doğrultusunda, Suriye'nin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne bağlılık teyit edildi. İki lider, Suriye krizi için askeri bir çözümün mümkün bulunmadığı konusunda hemfikirken DEAŞ'la mücadelede tehlikeli olayların engellenmesi için ortak iletişim kanalları kurulması için de anlaşmaya vardı."

Tarafların ayrıca BM üyesi ülkelere çağrıda bulunarak gelecek dönemde Suriye'ye yönelik insani yardımların artırılmasını istedikleri belirtildi.

Şimdi ne olacak?

Türkiye, bu anlaşma ve kararlar doğrultusunda Esad ile ilişkilerini yeniden gözden geçirme durumundadır. Dış politikalarda eğer hatalar yapılıyor ve bunun sıkıntıları görülüyorsa, bu politikalarda değişiklikler de gerekebiliyor. Bugün Esad ile yeniden ilişkiler bu çerçeve içersinde değerlendirilmelidir.

Sınırımız boyunca terörist gruplar bizim için bir tehdit oluşturuyor. DEAŞ'ın yanı sıra PYD güçlerinin varlığından uzun yıllardır rahatsızız. Bu konuların çözümünde Suriye ile işbirliği içinde hareket ederek sorunların asgari düzeye indirilmesi de mümkündür.

Artık körü körüne siyaset yapma dönemi kapanmalıdır.

Suriye politikalarımızın baştan bu yana yanlış olduğu görülmüştür. Bu konuda çok büyük sıkıntılarımız oldu, bugün de bu sıkıntılar sürüyor.

Ülkemize gelen ve sayıları 3,5 milyonu bulan Suriyeli sığınmacılar konusunda tartışmalar bitmedi. En azından Suriye ile kurulacak işbirliği ile bunların önemli bölümünün ülkelerine dönüşleri de sağlanabilir.

Bunun yanında Suriye olan ticaret başta olmak üzere diğer konularda da işbirliği içine girilip, dostane ilişkilerin yeniden canlandırması sanıyoruz hem bizim, hem de bölge için olumlu sonuçlar verecektir.

Dikkat edilecek olursa daha düne kadar Irak ile ilişkilerimiz de son derece gergindi. Bugün Irak ile müttefiklik içinde bulunuyoruz. Teröristlere karşı da işbirliği yapıyoruz. Koşullar bunu gerektiriyorsa ortada düşmenlık da olmamalıdır.