Türkiye, tarihinde ilk kez bu kadar "hızlı" ve böylesine bir "baskın" seçim görecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim tarihini açıkladığında 66 günlük bir süre vardı ve şimdi onun 2 günü eksildi.

Günlerdir, "seçimi kim istedi" başlıklı bir tartışma yürüyor ve muhalefet cephesi bunu "Cumhur ittifakının danışıklı dövüşü" olarak adlandırıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, erken seçim çağrısını yapmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bu yönde güçlü bir mesaj aldığı iddiaları havada uçuşuyor. 

Yanılıyorsunuz. 

Erken seçimi isteyen, Türkiye'nin gündemine ilk getiren Devlet Bahçeli değil. Partisinin ilçe kongrelerine bile katılarak, bazen günde 2-3 yerde konuşma yaparak her fırsatta halkın karşısına çıkan ve yoğun bir tempo sergileyen Cumhurbaşkanı

Erdoğan bile, her konuşmasında "31 Mart 2019 ve 3 Kasım 2019" tarihlerini vurguladı. Bunu "ters köşe" olarak yorumlayanlar var. 

Onlar da yanılıyor.

Çünkü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, daha önceleri yaptığı ve "erken seçim"i "az gelişmişliğin göstergesi" olarak gören açıklamaları halen gün gibi akıllarda.

Hatta şimdilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 ay önce sarf ettiği şu sözler sosyal medyada yoğun olarak paylaşım görüyor:

"Sen daha neyin erken seçimini istiyorsun ya... Daktilolar Başbakanlığın önüne fırlatılmıyor ki. Böyle bir durum yok" diye ifadelerde bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözünü ettiği daktilo, Bülent Ecevit'in Başbakanlığa geldiği sırada bir esnafın fırlattığı yazar kasa aslında. O görüntü; ABD'nin Irak'ı işgaline karşı çıkan Bülent Ecevit'e, "müstemleke valisi" Kemal Derviş'i merkeze alan siyasi operasyonun en iyi malzemesi olmuştu. Günlerce televizyonlarda döndürülüp durmuştu... Tıpkı, 70'li yıllarda TÜSİAD'ın Ecevit'i devirmek için gazetelere verdiği tam sayfa ilan gibi etkili olmuştu yani... O zaman da bir ABD ile "ciddi bir ters düşme" vardı.

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan "daktilolar mı atılıyor" sözünü, CHP'nin 24 Ekim 2017 tarihindeki Gurup Toplantısı'nda erken seçim çağrısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu'na cevaben söylemişti. 

16 Nisan referandumunun ardından erken seçimi Türkiye'nin gündemine ilk getiren ve bu konuda daha sonra yaptığı konuşmalarda da ısrarcı olan Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Liderliği tartışılırken ve kendisine olağanüstü kurultay çağrısı yapılırken yaz sıcağında Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü ile parti içerisinde güçlü bir rüzgar estiren Kılıçdaroğlu, 24 Ekim'de erken seçim çağrısı yaparak şu sözlerle meydan okumuştu:

"Şimdi teklif ediyorum. Demokrasiyi koruyalım. 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için. Buyurun gelin seçimleri erken yapalım. 17 ay beklemenin bir anlamı yok. Anlamını kaybetmiştir. Şunu söyleyebilir, 'Efendim seçimleri erken yapacağız da anayasada hüküm var. 367'yi bulamayız.' Getir kardeşim anayasayı değiştirelim. Erkene alalım seçimleri. El mi yaman bey mi yaman çıksın ortaya. Kim milletten kaçıyor, kim kaçmıyor çıksın ortaya... Milleten mi korkuyoruz. Hayır. Millet millet diye sabah akşam geziyorsan şimdi kendini milli iradenin yerine koyduysan açıkça sana meydan okuyorum gel kardeşim seçimi yapalım."

* * *

Şimdi bu hatırlatmaya karşı "İyi ama o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğerleri kabul etmedi bu çağrıyı. Şimdi fırsatçılık yapılıyor, baskın seçim yapılıyor" falan diyenler olacak. 

Geçiniz efendim.

Siz, 6 ay önce erken seçim çağrısı yapacak, hatta "milletten mi kaçıyorsunuz" diye meydan okuyacaksınız, ama hâlâ bugün aday arayışında olacaksınız. Seçim kararı alınınca da gözüne fener tutulmuş tavşan gibi kalacaksınız.

6 ay önce "hodri meydan" diyen Kılıçdaroğlu, "hayır" cephesi partileriyle ittifak mı yapacak, tek başına mı aday çıkaracak, o bile belirsiz. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çatı adaylığı da böyle bir "belirsizlik" ortamında pat diye ortaya çıkmamış mıydı? 

MHP'nin erken seçime hazırlık diye bir sorunu yok. AK Parti zaten, her zaman seçim olacakmış gibi kadrolarını teyakkuzda tutması sayesinde bugünlere gelebildi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan "metal yorgunluğu bitti" açıklamasıyla zaten "seçime hazır olun" talimatını vermişti.

Şu gerçeği kabul edelim ki erken seçime en hazırlıksız yakalanan CHP oldu. Hem de çok hazırlıksız...

* * *

Peki kısaca 6 ay önceki seçim çağrısını elinin tersiyle iten AK Parti ile duymazdan gelen MHP'ye ne oldu?

Bahçeli, seçim çağrısını yaptığı konuşmasında şifreleri verdi zaten:

"Türkiye'nin 31 Mart 2019'daki Mahalli İdareler Seçimi'nden sonra neyle muhattap kalacağı belli değildir. Mahalli idareler seçimlerindeki kutuplaşmaların 3 Kasım'a nasıl yansıyacağı az çok malumunuzdur. Bu riski kaynağında kesmek başlıca amacımızdır."

"Cumhur İttifakı"nın, yerel seçimlerde ağır hasar alması, hatta dağılması gibi bir güçlü ihtimal vardı. Bu ihtimal, en son AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, MHP'li Manisa Büyükşehir Belediyesi ile ilgili "Elime çok ciddi belgeler ulaştı" diyerek yaptığı suçlamalarla gün yüzüne çıkmıştı. Kısaca, erken seçim Bahçeli ve MHP için en ideal yoldu.

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan cephesini hiç irdelemeye gerek yok. Ekonomik göstergelerin yönüne bakınca, ne bu yılın sonbaharı, ne de önümüzdeki yıl 24 Haziran 2018'den daha cazip değildi...