Cumhurbaşkanının Almanya’ya yaptığı son ziyaret hakkında konuşan İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durgun, “Son yıllarda Almanya-Türkiye ilişkileri olumlu bir seyir izlemiyordu. Özellikle seçim öncesi dönemde Almanya’nın anlaşılmaz bir şekilde açıkça taraflı bir tutum sergilemesi, iktidar muhalifi unsurlara ve özellikle de PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine veya yandaş kuruluşlarına serbest faaliyette bulunma imkanı vermesi, buna karşılık Ak Parti’nin Almanya’da yaşayan seçmenleri ile salon toplantısı yapma çalışmalarına çeşitli gerekçelerle izin vermemesi, ilişkileri daha da germiş oldu” dedi. “Almanya’nın bu tavrı uzun bir süredir var” diyen Durgun, ekledi, “Ancak, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşlarının Avrupa’yı da içine alması ile Avrupa’da Almanya öncülüğünde bahsetmiş olduğumuz tavırlarda bir değişme olmaya başlamış; başta Almanya olmak üzere Hollanda, Belçika gibi ülkelerde daha sıcak rüzgarların esmesine neden olmuştur. Bu son ziyarette bu gelişmeler üzerine gerçekleşmiştir."

KÖKLÜ BİR İLİŞTİ

Devletlerarası ilişkilerde ülke menfaatlerinin ülkeleri birbirine zorunlu bırakabildiğini ifade eden Durgun, “Türk Alman ilişkisi, sıradan iki ülke ilişkisinin çok ötesindedir. Her şeyden önce bu ilişkinin tarihi bir yönü vardır. Türkiye Almanya ile birlikte bir kader ortaklığına sahiptir. Bunu yanında Kara Kuvvetlerini yapılanmasına Alman ordu mensuplarının katkıları herkesin malumu olduğu bir konudur” dedi. Bilimsel alanda da Alman akademisyenlerin katkısının olduğunu ve ekonomik münasebetler ile çok köklü bir ilişkinin var olduğunu dile getiren Durgun, “En önemlisi Almanya’ya 1960’lı yıllarda başlayan işçi göçü ile bugün Almanya’da, ortalama bir rakamla, üç milyona yakın gurbetçi vatandaşımız yaşamaktadır ve bunlar Alman toplumu ile iç içe bulunmaktadır. Bu insanların varlığı Türkiye’nin ve Almanya’nın ilişkisini siyasi oyunlara mahkum etmeyecek bir durumdadır. Bu açıdan düşündüğümüzde, her iki ülke için de bu ilişki zorunluluklar içermektedir ve bir takım radikal veya marjinal grupların keyfine bırakılacak bir ilişki değildir” dedi.