Çocukların yüzde 12,8’inin (260 ergen) ebeveynleriyle hiç zaman geçirmediği, yüzde 71,8’inin (1454 ergen) ise 1-4 saat zaman geçirdiği araştırma sonuçlarında yer aldı. Araştırmaya katılan çocukların evde kaldıkları dönemde yüzde 70,8’inin sosyal medyada zaman geçirdiği ve yüzde 46,4’ünün (939 kişi) ise okula gidememekten dolayı üzgün oldukları da araştırma sonuçlarına yansıdı.

Covid-19 nedeniyle pandemi ilan edilmesi ve uzaktan eğitim sistemine geçişin ardından velilerin ve öğrencilerin günlük hayatlarında da oldukça önemli değişimler yaşandı. Bu değişimlerin psikolojik etkilerini görmek amacıyla, Uğur Okulları Psikolojik Danışmalık ve Rehberlik Bölümü’nün 2 bin 36 veli ve 2 bin 25 öğrenci ile gerçekleştirdiği araştırmaya Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak başkanlık yaptı. “Salgın Döneminde Ebeveynlerin ve Ergenlerin Psikolojik Sağlamlık ve Yaşamdaki Denge Durumları Araştırması” sonuçları açıklandı.

Uğur Okulları Psikolojik Danışmanlık Rehberlik ve AR-GE’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin araştırmanın katılımcıları ile ilgili bilgileri paylaştı. Sezgin; "Araştırma uzaktan eğitim döneminin ilk ayı içerisinde, İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Antalya illerinde yaşayan Uğur Okulları’nın 2 bin 36 veli ve 2025 öğrenci ile çevrimiçi yöntemle yapıldı. Gönüllülük esasına bağlı olarak yaklaşık iki hafta içerisinde ölçeklerin yanıtlanma süreci tamamlandı. Araştırmaya katılanların 446’sını ilkokul, 886’sını ortaokul, 704’ünü lise grubu velileri oluşturdu. Çevrimiçi yöntem ile araştırmaya katılan velilerin 430’u erkek, 1606’sı ise kadınlardan oluştu. Öte yandan aynı araştırmaya yaşları 11-18 arası değişen 2 bin 25 (759 erkek, 1266 kız) kişilik bir öğrenci grubu katıldı" dedi.

Önlem almayanlara kızgınlar

Araştırmaya katılan 2 bin 25 öğrencinin yüzde 77,5’i maske takmamak gibi önlem almayan insanlara öfke duyuyor. Yüzde 66’sı normal şartlardaki uyku saatlerinden daha geç saatte uyuyor. Yüzde 60,1’i sevdiklerini kaybetmekten korkuyor. Yüzde 56,2’si virüsle ilgili haberleri sürekli takip ediyor.Yüzde 45,2’si daha fazla yemek yiyor. Yüzde 50,8’i etrafındakilere sürekli olarak temizlik kurallarını hatırlatıyor. Yüzde 44,7’si dünyanın tehlikeli bir yer olmaya başladığını düşünüyor. Yüzde 40,8’i önlemlere rağmen virüsün sevdiklerine bulaşacağını düşünüyor.

Araştırmaya katılan 2 bin 36 veliden yüzde 47’sinin virüsten sonra toplumdan uzaklaşma ve kendini izole etme eğilimleri büyük oranda arttığı, yüzde 45’i salgın başladıktan sonraki süreçte toplu taşıma araçlarını tercih etmemeye başladığı, yüzde 39’unun salgın döneminde kendini daha güvende hissetmek ve korunmak için temizlik kurallarını abartılı ve aşırı şekilde uyguladığı da sonuçlarda yer aldı.

Salgın anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor”

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, kadınlar koruyucu, kollayıcı anne rolleri nedeniyle çocukları ve aileleri için daha fazla endişe hissediyor. Salgın, anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor. Elde edilen sonuçlarla ilgili şu bilgiler paylaşıldı; “Ebeveynlerin eğitim düzeyi düştükçe pandemi döneminde ebeveyn olmaya bağlı stresler artıyor. Kronik hastalığı olan ebeveynlerin kaygı düzeyleri de daha yüksek oluyor. Covid-19 için risk faktörü olan kronik hastalık, salgın döneminde ruh sağlığı ile ilgili olarak da risk faktörü oluşturuyor. Egzersiz yapan ebeveynler ise daha mutlu ve neşeliyken daha az korku ve kızgınlık yaşıyor. Ayrıca ebeveynliğe bağlı stresi ve olumsuz duyguları da daha az hissediyorlar. Fiziksel egzersiz yapan veliler, hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığını daha kolay koruyor ve salgından olumsuz olarak daha az etkileniyor. Duygusal desteği olan ebeveynler daha az korku ve kızgınlık yaşıyor.”

Araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin yüzde 87,2’si sokağa çıkma yasağı gelmesi gerektiğini düşünürken yüzde 12,8’i sokağa çıkma yasağının gelmesi gerekmediğini düşünüyor. Sokağa çıkma yasağı gelmesi gerektiğini düşünen ebeveynlerin, ebeveynlik stresi ve korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla taşıdığı araştırmada yer aldı.

 “Her dört ebeveynden biri işini kaybetme kaygısı taşıyor”

Salgının başka bir boyutu olan ekonomiye bakıldığında ebeveynlerin yüzde 74,1’inin işini kaybetme korkusu yaşamadığı, yüzde 25,9’u işini kaybetme korkusu yaşadığı araştırma sonuçlarında yer aldı.  Ayrıca, araştırmaya katılan ebeveynlerin yüzde 77,9’u iş nedeniyle her gün dışarı çıkıyorken yüzde 22,1’i iş nedeniyle her gün dışarı çıkmıyor. Her dört ebeveynden biri işini kaybetme korkusu nedeniyle daha fazla olumsuz duygu yaşıyor. Bu durumda işini kaybetme korkusu yaşayan ebeveynlerin kaygı düzeyleri yüksek olması beklendik bir sonuç olarak nitelendiriliyor.

Egzersiz yapan çocuklar daha mutlu”

Öğrenciler açısından da raporda dikkat çekici veriler yer alıyor. Rapora göre kız öğrenciler, erkeklere göre salgın dönemine uyum sağlamakta daha fazla zorlandıklarını ve daha fazla olumsuz duygu yaşadıklarını belirtiyor. Kronik hastalığı olan çocuklar korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve psikolojik olarak daha kırılgan durumda oluyor. Ayrıca çocuklar, pandemi dönemi için belirtilen kurallara uymayan kişilere de öfkeli olduğu araştıra sonuçlarında yer aldı.  Araştırma sonuçları şöyle; “Egzersiz yapan çocukların ise daha mutlu ve neşeli olduğu, daha az korku, kaygı ve kızgınlık yaşadığı raporda yer alıyor. Ayrıca fiziksel egzersiz yapan çocuklar, ebeveynlerinden daha özerk olduklarını düşünüyor ve ebeveyn kontrolünü daha az hissediyor

Ortaokul kademesindeki çocuklar, bu dönemi lise kademesindeki çocuklara kıyasla daha olumlu duygular içerisinde geçiriyor. Lise öğrencileri ise korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve yüksek oranda da kaygı hissediyor. Dolayısıyla ortaokul öğrencilerinin salgın döneminde yaşanan olumsuzluklar karşısında psikolojik olarak daha sağlam; lise öğrencilerinin ise psikolojik sağlamlıklarının daha kırılgan oldukları belirtiliyor. 

Lise öğrencileri ebeveynlerinin davranışlarından şikayetçi görünüyor. Ergenlik dönemine bağlı olarak anne ve babalarının kısıtlayıcı ve müdahaleci davrandıklarını düşünüyorlar ve ebeveynlerinin aşırı beklenti içinde olmalarından dolayı baskı altında hissediyorlar."

Çocukların yüzde 47’si evde kalmaktan rahatsız”

Raporda öğrencilerin evde olması ve okula gidememesi süreci ile ilgili de veriler alıyor. Bu veriler şöyle; “Çocukların yüzde 47’si (952 kişi) evde kalmaktan çoğunlukla rahatsız ve bu sonuç sokağa çıkma yasağı sebebiyle çocukların evde kalmaktan fazlasıyla sıkıldıklarını gösteriyor. Çocukların yüzde 46,4’ü (939 kişi) ise okula gidememekten dolayı oldukça üzgün. Çocukların yüzde 12,8’i (260 ergen) ebeveynleriyle hiç zaman geçirmezken, 71,8’i (1454 ergen) 1-4 saat zaman geçirmektedir. Buna ek olarak yüzde 10,8’i (219 ergen) 4-6 saat, yüzde 4,5’i (92 ergen) ise 6 saatten fazla ebeveynleriyle zaman geçiriyor.”

En çok sosyal medyada zaman geçiriliyor”

Ayrıca çocukların evde kaldıkları dönemde zamanlarını nasıl geçirdiklerine dair sonuçların da yer aldığı araştırma raporunda, ilk sırayı teknoloji ve internet kullanımı alıyor. Öğrenciler en çok sosyal medyada vakit geçiriyor. Sosyal medyayı, Uğur Okullarının online eğitim platformu Metodbox kullanımı takip ediyor. Vakit geçirilen diğer alanlar sırasıyla; arkadaşlarla ve aile ile geçirdikleri zaman, kitap okumak, kendilerine zaman ayırmak, ev içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmek, yeni uğraşlar edinmek ve videolar çekmek olarak devam ediyor.

En çok gezmek, sarılmak, tatile gitmek isteniyor”

Araştırma sonuçlarına göre çocuklar en çok “ailem, yakınlarım, sevdiklerime bulaşmasından, ölmekten ve yakınlarımın ölmesinden, hastalığın bulaşmasından ve daha fazla yayılmasından, özellikle büyükanne ve büyükbabama hastalığın bulaşmasından” kelimelerini tekrarlayarak bunlardan korktuklarını dile getiriyor. En çok çocuklar “dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak; sevdiğim arkadaşlarımı ve göremediğim aile üyelerimi görmek, özlem gidermek, sarılmak ve birlikte eğlenmek, dışarıda yapılacak sporlar yapmak ve oyun oynamak; alışverişe gitmek, tatile gitmek ve yüzmek” kelimelerini tekrarladığı araştırma sonuçlarında yer aldı.