Fener Patriği Bartholomeos, geçtiğimiz hafta Beştepe Külliyesi'ne giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la başbaşa bir görüşme yaptı. Görüşmenin içeriğini bilmiyoruz ama, Bartholomeos'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a büyük vefa borcu olduğuna kuşku yok. Fakat, vefasını bildirmek için gitmediğine dair rivayetler var. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basına kapalı gerçekleştirilen kabul, 35 dakika sürdü. Rus basınının iddiasına göre görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da hazır bulundu. Yine Rus basınına göre, Ukrayna Rus Ortodoks Kilisesi'nden bağımsız bir kilise kurmak istiyor ve bu konuda Fener Patrikhanesi'nden yardım görüyor. Rus Kilisesi de buna tepki gösteriyor. Rus Ortodoks Kilisesi Dış İlişkiler Sözcüsü Volokolamski İlarion, Rus basınına yaptığı açıklamada "Ne Fener Rum Patrikhanesi, ne de başka bir kilise tek taraflı olarak, başka bir kilisenin bağımsızlığını ilan edemez" demiş.

Yani, Fener Rum Patrikhanesi'nin başındaki Bartholomeos, "ekümenik patrik" alanını genişletmek için Ukrayna'ya da el atmış. Fener Patrikhanesi'nin "ekümenik" unvanını "yasadışı" kullanması yeni bir olay değil.

Merhum Turgut Özal'ın Başbakanlığı, Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Bakanlığı döneminde ivme kazanan ve fiili olarak uygulanmaya başlayan bir süreç. Sürecin son kurgulayıcısı  da, Kuzey Güney Amerika Metropoliti Yakovas'tı. Patrik Dimitrios'un vefatının ardından tıpkı 1948'de patrik seçilen Athenagoras gibi aday olmayı da istemişti. ABD vatandaşı olan ve T.C. vatandaşı olmadığı için Lozan Antlaşması'na göre patrik seçilmesi mümkün olmayan Athenagoras, bağımsız Türkiye'yi formatlayarak ABD yörüngesine sokan Başkan Truman'ın özel uçağıyla Türkiye'ye gelmiş, uçağın merdivenlerinin başında kendisine T.C. pasaportunu alarak patrik seçilmişti.

* * *

Yakovas, Gökçeada doğumluydu, Heybeliada Ruhban Okulu mezunuydu ama Bebek metropoliti iken Türkiye aleyhine faaliyetlerinden dolayı 1958 yılında hakkında dava açılmış, ABD'ye kaçtıktan sonra vatandaşlıktan çıkarılmıştı.

Patrik Dimitrios döneminde, Fener Patrikhanesi'nin yanan bölümü, Lozan Antlaşması gereği Yunanistan "denk bir adım atmadığı" için uzun yıllar öyle kalmış, Turgut Özal'ın izniyle onarılmasına izin verilmişti. Yasovas, ABD'de Özal'la başbaşa görüşmüş, ardından tekrar T.C. vatandaşlığına alınmıştı. Yani, Menderes döneminde vatandaşlıktan çıkarılan Yakovas, 30 yılı aşkın süre sonra yeniden T.C. vatandaşı olmuştu. Ama, Gökçeada'da doğduğu evin karşısında doğan Bartholomeos patrik seçiminden sonra...

Bu sayede Yakovas, her yıl "gizlice" geldiği Gökçeada'ya, artık T.C. vatandaşı olarak geliyor, akrabalarıyla ve doğduğu köyle hasret gideriyordu.

Ama bununla sınırlı değildi Yakovas'ın çalışmaları. Yunan armatör Onassis'in özel uçağı, Fener Patrikhanesi emrine tahsis edilmiş, patrik dış gezilerini Eyüp Kaymakamı'ndan izin almadan yapar hale gelmiş, özel uçakla gittiği dış gezilerinde "devlet başkanı protokolü" ile karşılanır olmuştu.

Dimitrios döneminde tartışılan ve tepki çeken "ekünemik patrik"lik unvanı, Bartholomeos döneminde devlet ricalinin de itiraz etmediği "normalleşmiş" bir olay olmuştu. Lozan Antlaşması'na rağmen...

* * *

Peki, Lozan Antlaşması bunun karşılığında Türkiye'ye ne haklar tanıyordu?

Yunanistan topraklarında yaşayan ve mübadele dışı kalan Müslüman Türk azınlık da, tıpkı Ortodoks camiasının patriğini seçtiği gibi müftüsünü kendisi seçme hakkına sahipti. Türkiye, tüm patrik seçimlerini antlaşma çerçevesinde özgürce yaptırmasına rağmen, Yunanistan hiç bir zaman seçilmiş müftüye görev vermedi. Atina, seçilmiş müftüye karşı sürekli olarak müftü atadı, seçilmiş müftüleri de "resmi makamı gasp" veya "atanmış müftünün görevini yapmasına engel olmak" gibi suçlardan yargıladı, hapsetti. Mehmet Emin Aga, vefatına kadar bu zulmü yaşayan isimlerin başında geliyordu.

Fener Patriği Bartholomeos, Ukrayna kilisesini Rus kilisesinden koparmak için çalışıyor, bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteğini de almak için Beştepe'ye çıkıyor ama aynı zamanda ne oluyor biliyor musunuz?

Gümülcine'nin seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, 2016 yılında düzenlenen bir toplu sünnet etkinliğine katıldığı için "resmi makamı gasp" suçlamasıyla karşı karşıya. Rodop Savcılığı, İbrahim Şerif hakkında dava açtı ve Şerif 8 Mayıs'ta hakim karşısına çıkacak.

* * *

Fener Patrikhanesi'nin, ekümenik olma çabalarını 1989 yılında tüm yönleriyle haberleştirmiş, bu işin uluslararası bir proje olduğunu ve Batı Trakya'daki Türk azınlık yanında Bulgaristan'daki Türklerin de "müftü seçme" hakkına Türkiye'nin sahip çıkması gerektiğini ısrarla dillendirmiştim. Amacım, Fener Patrikhanesi'ni sınırlandırmak veya tarihte "nifak yuvası" olarak adlandırılmış dini bir kuruma cephe açmak değildi. Tek amacım vardı: Batı Trakya'daki, Bulgaristan'daki Türklerin de Türkiye'deki azınlıklar kadar haklarını özgürce kullanabilmesi...

O yıllarda, Fethullah Gülen cemaatinin ileri gelenlerinden biri, "Senin bu haberlerin, bizim Atina'da bir Türk okulu açma projemizi baltalıyor. Hocaefendi bu konuda Patrik'ten söz aldı" demiş, ben de cevaben "Siz ne kadar Patrikhane'nin ekümenikliğini desteklerseniz destekleyin, o okulu hiç bir zaman açamayacaksınız" demiştim.

Haklı çıktım...

Şimdi Patrik Bartholomeos'a buradan sesleniyorum: Batı Trakya'da başmüftü seçilmesine Atina'nın müdahale etmemesi gerektiğini, İskeçe ve Gümülcine'de "atanmış" değil, "seçilmiş" müftülerin görev yapması gerektiğini elinizi öpen ve kutsadığınız Yunan yöneticilere de yüksek sesle söyler misiniz? Atina'da sözün geçmiyorsa, Ukrayna'da ne işin var?