Başbakan Binali Yıldırım, BM Güvenlik Konseyi'ni eleştirerek, "Bir yandan insanlar ölüyor, kimyasal gazlar kullanılıyor ama BM Güvenlik Konseyi sadece rekabet uğruna, ülkelerin birbiri ile rekabeti uğruna bu insanlık dramına gerekli cevabı veremiyor. Bu vahşeti durduramıyor. Yukarı Karabağ sorunu yıllardan beri Azerbaycan’ın kanayan yarasıdır. BM, AGİT, MİNSK birçok uluslararası örgüt, organizasyon bu haksızlığı kabul ettiği halde, bunun düzelmesi gerektiğini ifade ettiği halde maalesef bu konuda gerekli adımlar atılamamıştır." dedi.  Başbakan Binali Yıldırım, 6. Küresel Bakü Formu’na katıldı. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi tarafından “Katılımcı Toplumlar Oluşturmak İçin Farkları Azaltmak” başlığı altında düzenlenen foruma Başbakan Binali Yıldırım, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, çeşitli ülkelerin Başbakanları, bakanlar, eski cumhurbaşkanları ve çok sayıda davetli katıldı.

'BÖLGESEL VE KÜRESEL ANLAMDA DAHA FAZLA İŞBİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR' 

6. Küresel Bakü Formu’nun açılış töreninde konuşma yapan Başbakan Binali Yıldırım, “Ele alınan konular üzerinde ehil ve saygıdeğer kişilerin görüş alışverişinde bulunması bölgemizin, dünyamızın ihtiyaç duyduğu ufuk açıcı düşünceleri de ortaya koyuyor. Her meselenin merkezinde insan var. Hepimiz gelecek nesillere huzur, refah dolu, sürdürülebilir bir dünya bırakmak zorundayız. Bunun için küresel barışın korunması, sürdürülebilir kalkınma, adil bölüşüm, bölgesel refah ve kalkınmada uçurumun azaltılması önemli hedeflerimizin arasında yer almalıdır. Mutlaka bölgesel ve küresel anlamda daha fazla işbirliğine ihtiyaç var. Bir ülkenin fazla kalkınması, hemen yanı başındaki ülkenin geri kalması küresel huzursuzluğun önemli nedenlerinden olmaktadır. Çağımızda aşırıcılık, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam düşmanlığı gibi sorunlar ne yazık ki, daha çok konuşulmaya başlandı. Irk, cinsiyet, köken farkı gözetmeksizin bütün insanlara eşit imkanlar sağlandığı ve kimsenin kendisini dışlanmış hissetmediği bir toplumda istikrar kalıcı olacaktır. Türkiye olarak biz bu yaklaşımdan hareketle insan odaklı, barışçı, dostlukları arttırma, düşmanlıkları azaltma yönünde bir istikrarlı politika uyguluyoruz. Ayrıca genç nesillerin eğitiminde evrensel değerler, hoşgörü ve farklılıkların zenginlik olduğu tezini daima göz önünde bulunduruyoruz. Bu değerlerin toplumdaki adaletsizliğe, nefrete ve hatta terör gibi tehditlere karşı etkin bir mücadele için şart ve gerekli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

'BAKU-TİFLİS-KARS DEMİRYOLU PROJESİ BÜYÜK BİR COĞRAFAYI İLGİLENDİRİYOR' 

“Kafkaslar bölgesinde Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye olarak bölgesel işbirliği hatta küresel refahı yakından ilgilendiren önemli projeleri hayata geçirdik” diyen Başbakan Yıldırım, “Bakü-Tiflis-Kars demir yolu projesi sadece Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye’ni ilgilendirmiyor. Uzak Doğu’dan batı Avrupa’ya kadar büyük bir coğrafyayı ilgilendiren tarihi İpek Yolu koridorunu modern demiryolu hattı ile birleştiren projedir. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) da bu yıl içinde tamamlanmış olacak ve Azerbaycan gazı Anadolu üzerinden Balkanlar’a ve Avrupa’ya sevk edilmiş olacak. Bu aslında bölgesel ve küresel işbirliğinin en güzel örneklerinden biridir. Son 7 yıldır Suriye’de yaşanan iç savaş ve yönetim boşluğundan kaynaklanan 3.5 milyondan fazla mülteciyi misafir eden, ekmeğini, aşını paylaşan Türkiye’dir. Eğer bunlar yapılmamış olsaydı bölgede huzursuzluk daha da artacak ve devam eden terör olaylarını belki de kontrol altına almak olmayacaktı” dedi.

BM'Yİ ELEŞTİRDİ

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bir yandan insanlar ölüyor, kimyasal gazlar kullanılıyor ama BM Güvenlik Konseyi sadece rekabet uğruna, ülkelerin birbiri ile rekabeti uğruna bu insanlık dramına gerekli cevabı veremiyor. Bu vahşeti durduramıyor. Yukarı Karabağ sorunu yıllardan beri Azerbaycan’ın kanayan yarasıdır. BM, AGİT, MİNSK birçok uluslararası örgüt, organizasyon bu haksızlığı kabul ettiği halde, bunun düzelmesi gerektiğini ifade ettiği halde maalesef bu konuda gerekli adımlar atılamamıştır. Eminim ki bu eninde sonunda bu hak yerini bulacaktır ve yanlış yapanlar bunun karşılığını bir şekilde görecektir. Türkiye olarak böylesine seçkin bir formun etkinliklerinden birine de Türkiye olarak ev sahipliği yapmak istediğimizi ifade etmek istiyorum.”