Mesut Barzani, siyasi tükenmişliğini aşmaktan öte kendisine ve Kürt halkına "moral üstünlüğü" dışında faydası olmayan bir adımı attı ve referandumu gerçekleştirdi. 

Irak'a ABD yazdığı Anayasa'ya göre Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi sınırları içerisinde ve dışındaki bazı illerde "bağımsız Kürdistan kuralım mı, kurmayalım mı?" diye sordu Barzani. Onlarda henüz SEÇSİS sistemi olmadığı için kesin sonuç sandıkların kapanmasından birkaç saat sonra açıklanamıyor. Ama büyük çoğunluk "evet" dedi. Önceden "evet" mühürlü oy pusulaları dağıtıldı birçok yerde. Sonucu tayin emek için değil, katılımı yüksek göstermek için.
Sandık Barzani'nin, sandık başındaki görevliler Barzan aşiretinden, tutanaklar onlar tarafından tutuluyor. "Hayır" desen ne yazar...

Biz Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde "sırtı keleşli, elinde mühürlü oy pusulası tomarı" fotoğraflarına alışık olduğumuz için yadırgamıyoruz elbette. Baba, oğul, yeğen, damat, gelin tarafından yönetilen bir bölge Barzanistan. Kürt halkının servetinin Barzani ailesine aktığı bir düzen...

Barzani "çocukluk hayalimi gerçekleştiriyorum" diyerek son kozunu oynadı bu referandumla. Türkiye'ye posta koya koya yaptı bunu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "zor zamanlarında hep yanlarında olduk" sözü az bile. Kimse adam yerine koymazken, Barzani'yi Türkiye'yi yönetenler adam yerine koydu. Turgut Özal, diplomatik pasaport koydu cebine. Dünya ülkelerine üzeri ay-yıldızlı pasaportla seyahatler yaptı.

Anayasa'ya ettiği yemini tutmayan birinin bize verdiği sözü mü tutmasını mı bekliyorduk? Daha fazlasını da bekleyenler olmuş anlaşılan... 

Barzani, "Referandum yapıyor olmamız, çıkan kararı uygulayacağımız anlamına gelmiyor" açıklamasını yaptı. Türkiye'yi yönetenlere "neden yaptırım uygulamıyorsun" sorusuna verecek bir cevaba kavuştu bu açıklamayla.
Peki kim ne kazandı, ne kaybetti bu referandumla?

* * *

Öncelikle devletler arası ilişkilerde tüm yumurtaları tek sepete koyma hatasını yapanlar kaybetti. Her sepet değiştirme sırasında yumurtaların bir bölümünü kıran ve sepetler arasında dolaşırken elinde pek yumurta kalmayanlar... Elindeki tüm kartları masaya yatırdığı halde karşı tarafa bir geri adım attıramayanlar.

Ardından Kuzey Irak'ta ve çevresinde yaşayan halklara kaybettirdi. Kürdistan sınırları içerisine almaya çalıştığı petrol kenti Kerkük'te ve diğer şehirlerde yaşayan halklarla Kürtler arasına 2003'te sürülen mermiye tetik düşürdü. Bazı bölgelerde çatışmalar başladı bile. İran'ın uzantısı Haşdi Şabi'lerin kucağına itti Türkmenleri ve Arapları.

Tıpkı, ABD Irak'ı işgal ettikten sonra nüfus ve tapu kayıtlarını yakıp, sürgünlerle Sünni halkı DEAŞ'ın kucağına ittikleri gibi.

Referandumun yapıldığı gün Barzani'nin televizyonu Rudaw'ı Türksat uydusundan çıkararak, söylemin dışında bir adım attık. Yıllardır, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu illerini de "Kürdistan" sınırları içerisinde göstermesine göz yumduğumuz Rudaw'ı... Bunun dışında bir yaptırım yok henüz. Türkiye, sınır kapılarını kapatmayı göze alırsa bölge halkına faturası ağır olacak referandumun...

Referandumun kazananı kim oldu peki?

Siyaseten tükenmiş, yetkisiz ve sürekli seçimleri ertelemek zorunda kalırken, Barzan aşiretinin elini güçlendirerek ilk kazanan aile üyeleriyle birlikte Barzani oldu. Muhalifi Talabani ve GORAN hareketine karşı üstünlük kazandı. 

Erbil sokaklarında İsrail bayrağıyla dans eden, kipalı, zülüflerini uzatmış Yahudi fanatiklerle sarmaş dolaş olmuş Mollalara, İsrail'le yakın dost olma fırsatı kazandırdı. Ya da İsrail'e şeyh dostlar... Nakşi şeyhleri, İsrail'le olan "ittifakı" kutsayan, tıpkı Kurtuluş Savaşı yıllarında "Yunan Orduları hilafet ordularıdır" diye fetva veren İngiliz çakması şeyhler gibi açıklamalar yaptı. İsrail'e, Mollalarla kol kola yönetebileceği bir koloni kazandırdı... 

* * *

Barzani, yıllardır "önderlik" mücadelesi verdiği PKK'yla referandum hatırına "ortaklaşma"ya gitmek zorunda kaldı. Bağdat'tan koparıp Erbil'e bağlamak istediği şehirleri PKK'ya teslim etti bu ortaklaşma sürecinde. Şimdi, fiili ortaklaşmayı geliştirip kurumsallaştırma dönemine geçildi. Bağımsızlık kozunu onaylatmış bir Barzani, PKK için İmralı'da tecrit olmuş Öcalan'dan daha güçlü bir figür artık. Yakında, PKK'nın Barzani karşıtı sözde şefleri infaz edilir ya da paketlenip Türkiye'ye teslim edilirse hiç şaşırmayın. 

Barzani, Doğu ve Güneydoğu'da Apoculara karşı sadece tarikatların, cemaatlerin, şeyhlerin, şıhların, bazı aşiretlerin değil, HDP içerisinde de önemli siyasi dinamiklerin desteğini aldı. Bunların büyük bölümü Türkiye'den Kuzey Irak'a giderek oy kullandı. Habur kayıtları ile Diyarbakır'dan Erbil'e kalkan uçakların yolcu kayıtlarında çok enteresan isimler var. HDP içerisinde Apocuların değil, Barzanicilerin sesi daha güç çıkacak bundan sonra. Osman Baydemir, Leyla Zana, Altan Tan gibi... Öcalan tabusunu yıkmadan ve onu sevenleri incitmeden tabii...

Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, oyların sayıldığı saatlerde kameralar karşısına geçerek "DEAŞ'ı ortadan kaldırmak ve İran'ı püskürtmek için birleşik bir Irak olmasını ümit ediyoruz" dedi.

Sanders ve ABD'li yetkililerin yaptığı açıklamaların meali aslında şöyle:

"Biz PKK'yı senin Peşmergelerini eğittip donattığımız gibi Suriye'nin kuzeyine tam hakim olacak düzenli ve güçlü bir ordu haline getiriyoruz. Barzanistan'da yaptıklarımızı şimdi Kuzey Suriye'de yapıyoruz. Bağımsızlığı ilan etmeyin. Bağdat'a destek çıkacak İran'a bağlı Haşdi Şabi'yle savaşın. İran'ı ve Bağdat'ı yıpratın. Hem Iraklı Şiilerin kanı aksın, hem Kürtlerin... Sizin Kobani'ye yardıma koştuğunuz gibi, PKK da size yardıma gelecek, böylelikle "ortaklaşma" kader birliğine dönüşecektir.

Sonrası daha kolay..."