AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan'ın "Yeni devlet kuruyoruz bunun kurucusu da Recep Tayyip Erdoğan'dır" sözleri siyaset gündemine bomba gibi düştü. Bu sözlere çeşitli kesimlerden de tepki yağıyor. En büyük tepkiyi gösterenlerden biri de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu.

Bahçeli, yaptığı açıklamada doğrusunu söylemek gerekirse kendisine ve partisine yakışır şekilde açıklamalar yaptı. AKP'li Oğan için "FETÖ ağzı" dedi. "Bu iddiaya da Cumhurbaşkanı cevap versin" şeklinde konuştu.

Biz, AKP MKYK Üyesi Ayhan Oğan'ın bu sözlerinin kınama ile sert tepki verilerek geçiştirilmemesi gerektiği görüşündeyiz. Bu yeter mi?

Kaldı ki, bütün tepkilere rağmen Oğan halen geri adım atmadığını ve sözlerinin arkasında olduğunu savunuyor. Demek ki arkasında kendisine güç verenler var. Bu sıkıntının süreceği de görülüyor.

Biz, Bahçeli'ye dönelim:

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, gerekse AK Parti'ye destek vererek bugünkü sistemin oluşmasında katkı sağlayan Bahçeli ve ekibi ülke sorunlarının çığ gibi büyüdüğü bir dönemde sessiz kalmamalıdır. En azından parti görüşlerine ters düşen oluşumlarda bu desteğin verilememesine özen gösterebilmelidir.

MHP Genel Başkanı'nın Cumhurbaşkanı ve AK Parti'ye destek vermesini yadırgamıyoruz. Bir işbirliği içinde de olunabilir. Ancak, parti görüşlerine ters düşen konularda da bir araya gelinip, görüş alış-verişinde bulunulması gerekiyor. Parti tabanının tepki gösterdiği konularda daha hassas davranılması gerekmiyor mu?

Sadece konuşma ve kınama ile geçiştirilememesi gereken olaylarla karşı karşıya kalıyoruz.

Biz, her şeye rağmen MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin son yaşananlarla ilgili tepkilerini ortaya koyan açıklamalarını sütunlarımıza almak istiyoruz:

"Son günlerde cereyan eden sansasyonel ve milli bünyeye operasyon niteliğindeki vakaların birbiriyle doğrudan, en azından dolaylı bağı vardır. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, başında sarık bulunan bir meczup eline aldığı tahra ile Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk büstüne saldırdı. Mezkur alçak provokasyon haklı ve meşru bir infial ve tepkinin önünü açtı. Unutulmasın ki Atatürk; Türkiye'dir, Cumhuriyet'tir, devlettir. Aziz Atatürk Türk milletinin ortak ve kurucu değeridir. Kurtuluşun lideri, kuruluşun mihveridir. İnkarcılar ise hıyanetin hizmetkarlarıdır. Atatürk "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünün mimarı, "Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur", seslenişinin mucididir. Tartışmalar alev alev her yanı sarmışken, görüş ayrılıkları her tarafa sıçramışken bir müptezel durduk yere yeni bir devletten bahsetmiştir."

Yeni Devlet kurulması ile ilgili yapılan açıklamalara da Bahçeli'nin tepkisi şöyle:

"Neymiş; "15 Temmuz'dan sonra yeni bir devlet kuruluyormuş. Başka, "beğensek de beğenmesek de kurucusu Sayın Erdoğan'mış." 16 Nisan Halkoylamasından önce, Cumhurbaşkanı'nın bir başdanışmanı "halk kendi devletini kurmak için adım atıyor" demişti, hatırladınız mı? Elbette bu vahim iddialara Sayın Cumhurbaşkanı'nın öncelikle cevap vermesi en doğru ve akılcı olanıdır. Nitekim devletin başı bellidir. Bunun yanında bizim de söyleyeceğimiz pek çok şey vardır. Düşünce ve duruşumuz hiç kimseye, hiçbir odağa bağlı ve bağımlı değildir. İradesi olmayanın istikbali olmaz. İstikbal yoksa istiklal sadece hayaldir. Devlet ise irade, istikbal, istiklal demektir. Türk devleti böyledir. Devlet, milletin onuru, bekanın omurgası, birlikte yaşamanın ebedi onayıdır. Türk devlet geleneğinde milletin kaderi devletle bir ve aynıdır. Yeni bir devlet kuruluyor demek, ortada bir eskinin varlığını önce kabul, ardından da hedefteki devletin yıkıldı yıkılıyor ilanını yapmaktır. 15 Temmuz FETÖ'nün darbe teşebbüsü, buna karşı Türk milletinin göstermiş olduğu muhteşem direniş ve mücadele destanıdır. Bu açık gerçektir.15 Temmuz'da Türk devletinin bekası korunmuş, 16 Nisan Halkoylamasıyla hükümet etme sistemi değiştirilmiş, devlet güçlendirilmiştir. Yeni bir devlet kuruyoruz ağzı kirli bir FETÖ ağzı, aynı zamanda manda ve himaye arayan ihanet ortaklarının karanlık bir arayışıdır. 15 Temmuz'da paralel devlet yapılanmasının hain emelleri deşifre olmuştu.Yeni devlet; paralel devlet hasretini çeken köksüzlerin çağrısıdır. Devlet birdir, milletin siyasi ve idari mecmuudur, Türk tarihinin şeref mahsulüdür, ismi Türkiye Cumhuriyeti'dir. Öyle de kalacaktır."

Kuzey Irak'taki referandum konusunda da MHP'nin tepkileri var. Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Günal, Irak'ın kuzeyinde 25 Eylül 2017'de yapılması planlanan referandum ile bölgede yaşanan gelişmeleri değerlendirerek Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki referandum kararına karşı kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini belirterek, "Sadece sözde kınamayla kalırsanız bir süre sonra faydasız olur" dedi.

Yapılan tüm bu açıklamalar ve tepkiler bir işe yarar mı, yorumunu tamamen sizlere bırakıyoruz.