15 Temmuz hain darbe kalkışması sırasında Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda şehit olan 4. sınıf Emniyet Müdürü Ufak Baysan'ın Düzce'de yaşayan anne ve babası, acılarını şehit oğullarının fotoğrafına bakarak gidermeye çalışıyor.15 Temmuz 2016'da silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından girişilen hain darbe kalkışmasının 4. yıl dönümünde şehitlerin ailelerinin acıları tazeliğini halen koruyor. Darbe kalkışması sırasında Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli olan ve hainlerin kullandığı helikopterden atılan bombalarla şehit olan 4. Sınıf Emniyet Müdürü Ufuk Baysan'ın Düzce'deki baba ocağında da aradan geçen 4 yıla rağmen yaşanan acı dinmedi. Şehidin babası Ramazan Baysan ve annesi Hanife Baysan, şehit oğullarının acısını üniformalı fotoğrafına bakarak gidermeye çalışıyorlar. Anne Hanife Baysan, 4 yılın acı dolu geçtiğini ve geceleri ağlayarak 4 yılı doldurduğunu anlattı. Hanife Baysan; “4 yıl ama hiç unutmadık. Acı çok büyük ve her yılda büyüyor. Azalacağına büyüyor. Çok zor. Oğlumun şehit haberini aldığım gün herhalde iğne yaptılar, hatırlamıyorum. Bazen bende düşünüyorum. Ne yaptım, ne oldu. O ilk 1-2 günü hiç hatırlamıyorum. O ilk günleri hiç hatılamıyorum ama sonradan çok koydu bana. Ama ne çabuk 4 yıl oldu. O yıl geceleri ağlamakla geçiyor. Millet bıkmasın diye milletin yanında da ağlayamıyorsun, gösteremiyorsun. Mecbur hep gizli gizli. Çok zor. Her geçen gün yokluğu daha çok koyuyor. Bana hep gelecek gibi geldi. Şimdi artık inanıyorum ve bu bana çok koyuyor. 15 Temmuz’u hiç duymak istemiyorum. En çok gelirdi yanıma gıdıklardı beni, sarılırdı. Çok sürpriz yapardı. Hep yanıma gelip sarılacakmış gibi geliyor. Çok aniden sürpriz yaparak gelmeyi severdi. Gelirdi bir çay içer giderdi. Yine öyle gelecekmiş gibi geliyor. Hele geçen sene hastanede yattım. Hep baktım gelecek diye. Çünkü bir gecede olsa gelir giderdi, O zaman bana çok koymuştu”dedi.

Torunlarıma baktıkça oğlumu görüyorum, özlemi hiç bitmedi”

Baba Ramazan Baysan ise, “Benim için 4 yıl nasıl geçti aslında geçmek bilmedi ama bir taraftan da nasıl geçti fark etmedim. Ancak bildiğim bir şey var ki birebir yaşadığım, gece gündüz hiç aklımdan çıkmıyor. Ne diyeyim. Sevgi onda, şevkat onda, babacanlık onda. Herkesin evladı kendisine tabi ama bir başkaymış gibi geliyor. Hep aklımda o. Bana takılan, benimle şakalaşan, bahçede gezerken birden bire karşıma çıkıverecekmiş gibi oluyor. Ama maalesef yok. Özlem tabiî ki de oluyor. Daha yokluğuna alışamadım. Sanki köşeden çıkıverecekmiş gibi. Aha önce annemizi, babamızı kaybettik ama insan yaşadı ve öldü diyorsunuz. Ancak evlat olunca genç yaşta bıraktığı çocukları. Bizim çocuğumuz ama torunlarımızın babaları. O ve diğer şehitlerimiz. Dayanması çok zor. O zorluğu yaşamaya ama erken ama geç alışacağız. Başka çaresi yok. Acıya alışılmıyor da. Bunu ancak yaşayan bilir. Torunlarımız görünce oğlumu görüyorum. Dışarıda üniformalı bir polisi görünce oğlumu görüyorum.

Allah hiç kimseyi evlat acısıyla sınamasın”

15 Temmuzda oğlunu kaybeden, babasını kaybeden siviliyle askeriyle polisiyle hayatta kalanlarına başsağlığı diliyorum. Allah hepsine sabırlar sağlıklar versin. Allah hiç kimseye avlat acısı yaşatmasın. Evlat acısıyla sınamasın.

Vatan için yaptıkları ile gurur duyuyoruz”

Vatan için emekleri de fazlaydı. Zaten öyle olmasa dayanması çok daha zor olurdu. Ben onun babasıyım. Mesleğine başladığı günden bu güne ödüllerinden yaşadıklarına kadar birçok olayına yakından tanığım. Mesleğe başlamadan öncesinde beri benimde büyüklerimden gördüğüm, öğrendiğim şeyleri empoze etmeye çalıştım. Görevini tam anlamıyla yaptığına ben inanıyorum. O bana özel bir rahatlık ve huzur veriyor. Başka türlü olsaydı benim oğluma olan özlemim böyle olmazdı. Çünkü meslekte olsa mesleğini gerektiği gibi yapacaksın.

diye konuştu.