Prof. Dr. Durmuş Günay’a göre günümüzde bir ülkenin gücü inovasyonla görülür ve ölçülür. Peki öylemidir gerçekten inovasyon olmadan gelişmiş, güçlü bir ülke olamaz mıyız? Şart mıdır inovasyon? Bu sorunun cevabını inovasyonu tanımlayarak verebiliriz.

İnovasyon denilince yenilik, yeni buluşlar ve icatlar akla geliyor. Var olan bir problemi çözen akılcı ve yaratıcı fikirler sayesinde hayatı kolaylaştırmak ve daha yaşanılır hale getirmek olarak ta tanımlanabiliyor. Bence inovasyonu icat olarak düşünmek doğru değildir. İcatlar faydalı sonuçlar doğurabilir ancak önemli olan nokta, ekonomik açıdan getirisi olan ve daha önce hiç yapılmamış olanı sunmaktır. Yani inovasyonu ticarileştiremeyince bir anlamı yoktur.

İcadı ticarileştirmek inovasyonu doğurur…

İnovasyonun ticarileşmesi önemlidir diyoruz. Bir örnek verelim 1846 yılında Elias Howe dikiş makinesini icat eder. Ancak Boston’lı Howe bu icadını inovasyona dönüştürmeyi becerememiş, dolayısıyla icadına ismini verme ve bundan para kazanma fırsatını kaçırmıştır. Öte yandan Isaac Singer, Howe’un dikiş makinesi için almış olduğu patenti fırsata çevirerek dünyanın her köşesinde dikiş makinesi denilince akla gelen marka ve isim olmayı başarmıştır.

İnovasyona yönelik fırsat arayışı içerisinde olan işletmeler, mevcut olanın daha çok değer katması için ne yapmalıyız? Hangi adımlar ekonomik gelişmemizi olumlu yönde etkiler? Mevcut kaynakların kapasitesini ne tür bir değişiklik arttırır? v.b sorular sormalıdır. Yani İnovasyonu kavramsal düşünme+ katma değer ürün icat etme+ ticarileşme olarak tanımlamamız daha doğru olacaktır.

İnovasyon= Teknoloji midir?

Peki güçlü ülke olmak için bunlar yeterli midir? değildir tabii ki. Endüstri 4.0, nesnelerin interneti konularının hakim olduğu dijitalleşme döneminde yaşıyoruz. İnovasyon= teknolojidir diyemeyiz ancak inovasyon sürecini teknoloji ile birlikte düşünmemizin artı bir değer katacağını da göz ardı edemeyiz.

Dijital dünyada donanım ve yazılım süreci bir bütün olarak düşünülür. Elle dokunup gözle görebildiğimiz bir ürün donanımdır. Yani kasa, monitör, modem, kulaklık, mause, klavyeden oluşan bilgisayar. Ortaya çıkan bu bilgisayara yüklediğimiz kodlar, programların bütününe ise yazılım diyoruz. Bilgisayarın elle tutulur, gözle görülür parçalarını icat etmek, ona yüklenen kodlar ve programlar ile anlam kazanır. Yazılımı ticarileştirdiğimizde dijital inovasyon ortaya çıkar.

Günümüzde dijital inovasyon çok önemlidir. Yazılım mühendisleri yetiştirmemiz, yetiştirdiklerimizi yurt içinde tutmamız gerekiyor. Günümüzde maalesef bunu sağlayamıyoruz. Genç, dinamik yazılımcılarımız kaliteli ve daha iyi yaşam şartları arayışında oldukları için fırsat bulurlarsa yurt dışına gitmeyi tercih ediyorlar.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Durmuş Günay hocamıza katılıyorum. Günümüzde bir ülkenin gücü inovasyonla ölçülüyor ve görülüyor. Bu bağlamda; Güçlü ülke olmak, kurallara uyan değil, kuralları koyan ülke konumuna yükselmek için inovasyon şart. Dijital İnovasyona ayak uydurmak, hayatımıza sokmak şart. Elimizdeki değerlere sahip çıkıp onların önünü açarsak, liyakatı, sadakatın önüne koyarsak şansımız hala devam ediyor diye düşünüyorum.