AK Parti'de belediye başkan adayları için Ekim ayı çok heyecanlı ve gergin geçecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ve Almanya gezilerinin ardından önce 1 Ekim'de TBMM açılacak, ardından AK Parti 5-7 Ekim arasında Kızılcahamam'da kampa girecek. Kampın ana konusu kuşkusuz MHP ile Cumhur İttifakı'nı yerel seçimde de sürdürmenin formülü yanında birçok kritik il ve ilçede gösterilecek adaylar olacak.

Parti kurmayları, bu seçim öncesinde adayların öncekilerden farklı şekilde belirleneceğini açıklıyor ardı ardına. Anketlerin yanında "halkın nabzını tutmak"tan da söz ediliyor. Kurulduğu yıllardan bu yana ardı ardına kazanılan seçim başarılarının verdiği özgüvenin, özellikle ilçelerde bazı sorunlara yolaçtığını, halktan uzaklaşıldığını partinin üst düzey yöneticileri de farkında olsa gerek ki, böyle bir açıklamaya gerek duyuyorlar. Özellikle Cumhurbaşkanı ve partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Haziran seçimlerinden önce yaptığı uyarılar, aynı zamanda sorunun da teşhisi gibiydi.

Mesela; Nisan ayında il teşkilatlarına gönderdiği mesajda şu cümleleri kullanıyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Halkın tepkisini çeken her türlü tavırdan, davranıştan, lüksten, şatafattan, kibir, gurur ve çekişmeden uzak durmalıyız. Gönüller kazanmalı, her kesime ulaşmalı ve icraatlarda ayrım yapmayarak tüm kesimleri gözeten çalışmalar yapmalıyız."

24 Haziran seçimleri, öyle ya da böyle kazanıldı ama bu, sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. 

AK Parti gönüldaşı bazı yazarların "Belediyelerde adamını bulamayan iş yaptıramıyor" türü yakınmalarını sütunlarına taşımaları bile, artık mızrağın çuvala sığmadığını gösteriyor.

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmayları çok iyi biliyor ki; yerel seçimlerde aday faktörü çok önemli. AK Parti'nin İstanbul'da ortalamasını yükselten birkaç ilçe dışında isabetli aday gösterilmediği taktirde mevcut belediye başkanlıkları bile kaybedilebilir. Bunun için çok sayıda örneği, gerekçeleriyle birlikte vermek mümkün.

Ama yerel seçimle ilgili daha önceki yazılarımda Silivri'den başlayıp Büyükçekmece'ye kadar genel değerlendirme yaptığıma göre bölgedeki tek AK Partili belediye olan Esenyurt'tan verelim örneğimizi...

Esenyurt'u 14 yıl süreyle Necmi Kadıoğlu yönetti. Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki en önemli bürokratlarından biri olan Kadıoğlu, Esenyurt'a özellikle gönderilmişti.

Kadıoğlu, hızlı bir müteahhit gibi başladı göreve ve 14 yılda Esenyurt'u inşaat şirketlerinin cazibe merkezi haline getirdi. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yer olduğu dönemde buradan arazi alanların çoğu "çırak çıktı" ve müteahhitler çok avantajlı şartlarda elde ettikleri arazilere kuleler dikmeye başladı. Gün geldi, sitelerin arasındaki yeşil alanlar imara, E-5'in kıyısındaki yeşil alanlar da "büfe, kafe, restoran" gibi mekanlarla doldu.

Araziyi ucuza getiren müteahhitler, ellerindeki konutları hızla nakite çevirmek için komşu ilçelerden çok daha ucuza konut satmaya başladı. Dolandırılanlar da oldu, anlatılan özelliklerde olmasa da konuta kavuşanlar da...

Esenyurt'ta "halının altına süpürülen" sorunlar ve egosu Necmi Kadıoğlu'nu hasta etmiş olmalı ki, "sağlık sebepleri" ile istifa edip koltuğu boşaltmak zorunda kaldı. Talimat en tepeden gelince, kısa süreli direnme, vazgeçilen bazı davalar, kameralar karşısında yapılan tuhaf itiraflar fayda etmedi.

* * *

Kadıoğlu'nun yerine gelen genç başkan Ali Murat Alatepe, 10 gün önce inşaat ve imar barışıyla ilgili açıklamalar yaparken geçmiş dönemle ilgili bana ilginç gelen sözler sarfetti ve şunları söyledi:

"Geçmişi devletin çıkardığı afla temizleyelim. Bundan sonra 1 santimetre yükseklik,1 santimetre genişlik, 1 metreküp fazla hafriyat yok."

"Esenyurt'ta izinsiz bina yükseltme dönemi bitti. İmar 8 katlıysa 8 katlı yapacaksın. 8 katın üzerinde 1 santimetre yasak ama cidden yasak."

Farkındaysanız ciddi Alatepe, çünkü geçmiş dönemde "yasak" olan birçok şey yapıldı. İmar affı başvuru süreci bittiğinde, af için başvuran kaç binanın Kadıoğlu döneminde yapıldığı, kaçının Çapan döneminden kalma olduğu net bir şekilde ortaya çıkacak.

Çiçeği burnunda başkan doğal olarak rahat ve "Geçmişe dönük rahatsızlığım yok. Çok hızlı ve çabuk büyüyorduk. Gözlerden bazı şeyler kaçtı. Şu anda artık gözümüzden hiçbir şey kaçmayacak. Benim dönemimde verilmiş yüksek ruhsatlı bir izin yok" diyor.

Alatepe imar dışı inşaatlar için "gözlerden kaçtı" diyor ama ilçede emlak, inşaat ve komisyonla semirenler öyle demiyor. İçtikçe çeneleri düşüyor, anlatıp duruyorlar.

Göreve ilk başladığında "Artık imara açılacak bir metrekare arazimiz yok" demiş, bir başka toplantıda Kadıoğlu'nun her yere yetişmeye çalışırken kontrolü kaybettiğini, ilçe nüfusu 500 bini aşınca halka dokunmayı başaramadıklarını da söylemişti Alatepe. Açık sözlü bir değerlendirme.

AK Parti'nin ve aday gösterilirse Alatepe'nin Esenyurt'ta izah etmek zorunda kalacağı çok şey var. Parasını ödeyip konut sahibi olamayanlara pek fazla söylenecek söz yok, çünkü "kaçak" adam başka bir ilde "baştacı" yapılmış.

İlçenin "bozulan sosyal dokusu" ve suç oranındaki yükseklik sebebiyle konut aldığına pişman olanlara dokunmak da zor olacak.