Yeni adli yıl yine sorunlarla başladı. Yetkililerin umut verici mesajları bir yana adalet mekanizması tıkandı, tıkanıyor.

Aşırı iş yoğunluğunu herkes biliyor. Bakırköy adalet sarayı hizmete açılalı daha 15 yıl olmadı. Koridorlara bile ek odalar yapıldı yine yetmedi. Bu kez Yenibosna’da ek bina açıldı. Aile, Tüketici, İş, Fikri Sinaî Haklar ile Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemeleri, 1 Eylül itibariyle yeni ek binasında hizmet verecek.

Sürekli yeni binalar yapılıyor, adliyeler bir yerden bir yere taşınıyor ama iş yoğunluğu yine bitmiyor.

Davaların bitmemesinin temel sebebi yeterli, donanımlı ve tecrübeli personelin olmamasıdır. Çalışanların büyük çoğunluğu acemi, işleri bilmiyor. Bir yandan öğreniyor, bir yandan yapıyor.

UYAP üzerinden talepte bulunuyorsunuz, dosya raftan inmiyor. Telefon etseniz, telefonları açan olmuyor. Gidip uyarmanız gerekiyor. Gittiğinizde de özellikle icralarda sıralar almış başını gidiyor. Artık icralarda iş yapabilmek için bankalar gibi sıramatik var. Numara alıyorsunuz, sıranızı bekliyorsunuz.

Beklemekle sorun çözülmüyor. Çoğu zaman karışınızda işi bilmeyen, konuyu anlamakta zorlanan personel var. İçeri girmeniz ve işi bilen memura derdinizi anlatmanız salgın sebebiyle mümkün değil.

Bu kez yazışmalar yanlış yapılıyor. Farklı kurumlara veya işyerlerine yazılar gönderiliyor. Zaman, emek ve para kaybı bir yana işiniz çözülmüyor. Tekrar tekrar gitmeniz gerekiyor.

Hakîmlerin bir kısmı yeni atandı, doğru dürüst stajlarını bile yapmadılar. İş işleyişi, kalemin çalışması gibi konularda çok tecrübesizler. Çok acıdır ki bazı tecrübeli memurlar, yeni atanan bazı acemi hakîmleri ellerinde oynatıyor.

Birçok adliyede hakîm, savcı ve memur yetersiz… Özellikle hakîm ve savcıların görev yerleri çok değiştiriliyor. Tam dosya bitmek üzere karar verilecek, hakîm değişiyor. Yeni gelen hakîmin dosyayı incelemesi ve karar vermesi zaman alıyor. Çok acıdır ama çoğu zaman dosyayı tam inceleyemeden karar veriyor.

Memurların da görev yerleri adliye içinde sık sık değiştiriliyor. Savcılıktan mahkeme kalemine, icradan savcılık kalemine mekik dokuyorlar. Her kalemin çalışması ve mevzuatı farklı olduğu için her gittiği yerde acemilik çekiyor.

Avukatlar arasında da sorunlar başladı. Avukatlık Kanununda yapılan değişiklikle 5 binden fazla üyesi olan barolarda yeni baro kurma imkanı getirildi. İstanbul ve Ankara’da yeni barolar kuruluyor.

Yeni baro kurmak isteyenler, üye olmaları için avukatları arayıp adeta taciz ediyor. Kimileri olmadık vaatlerde bulunuyor, kimileri yalan yanlış iddialar ortaya atıyor, kimileri hatır gönül ilişkisi ile ikna etmeye çalışıyor.

Şimdiden avukatlar arasında huzursuzluk ve bölünmeler başladı.

Yeni adli yılda herkes huzursuz…

*****

Mevzuata uygun ölürsün!

Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş…

“İmdat, boğuluyorum. Kurtarın beni!” diye bağırmaya başlamış.

O sırada yakınlardan geçen bir köylü vatandaş, sesini duyup yaklaşmış.

Bürokrat: “Bataklığa düştüm. Kurtar beni!” diye bağırmış.

Köylü: “Geçmiş olsun” demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.

Bürokrat paniklemiş ister istemez; “Lütfen, bir dal uzat. Ben falanca bürokratım. Kurtar beni!” diye yalvarmış.

Köylü: “Olmaz, sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur.”

Bürokrat; “Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!” diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.

Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş:

“Ben hazineden mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse, itfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar…”

Bürokrat: “Yahu, bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.”

Köylü gülmüş:

“Ben ölmezsin demiyorum ki… Bizim devletle bir işimiz olsa siz de bu yolları önermiyor musunuz? Biz de oradan oraya gide gide ölüyoruz adeta. Sen de ölsen, mevzuata uygun ölmüş olursun!”

*****       

TEBESSÜM

Bodrum’daki Yargıtay

Eşleri avukat olan kadınlar altın gününde toplanmışlar. Börekler çaylar derken sohbet koyulaşmış. Herkes kocasının nasıl da önemli bir avukat olduğunu anlatmaya başlamış.

Kadınlardan biri; “Benim kocam hep ağır ceza davalarına bakar” demiş. Diğer bir kadın atılmış: “Benim kocam da ipten az adam almamıştır.”

Yaşı oldukça ileri olan kadınlardan biri: “Benim kocamın işi zor vallahi, davaları hep Yargıtay’da oluyor, yıllardan beri Ankara’ya gidip gelmekten yoruldu” demiş.

Mücevherlerini göstererek öne atılan genç kadın: “O da bir şey mi, benim kocam her hafta Bodrum’daki Yargıtay’da duruşmada.”

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir.

Platon