Mahkemeler, kimi zaman çok anormal kararlar verebiliyor.

Bunların bir kısmı basına yansıyor, vatandaş olan biteni az da olsa görebiliyor.

Bir kısmı ise basına yansımıyor. Verilen kararlar, yıllardır uzayan davalar sebebiyle vatandaş kendi çaresizliği ile baş başa kalıyor...

İşte bitmeyen davalara bir örnek...

Bir öğretmen meslekten ihraç edilir. 2009 yılında mesleğe geri dönebilmek için yargı yoluna başvurur.

Dava Ankara idare mahkemesinde açılır.

Ankara idare mahkemesi, öğretmenin son görev yaptığı yer itibariyle davanın Sakarya idare mahkemesinde görülmesi gerektiğine karar verir ve dosyayı Sakarya idare mahkemesine gönderir.

Sakarya idare mahkemesi de öğretmenin son olarak Bayburt ilinde görev yaptığını gerekçe göstererek, dosyanın Bayburt'un bağlı olduğu Trabzon idare mahkemesine gönderir.

Nihayet Trabzon idare mahkemesi 2010'da karar verir ve davayı ret eder.

Davacı öğretmen kararın bozulması için 2010'da Danıştay'a başvurur... Danıştay 07.11.2014 tarihinde mahkemenin ret kararını bozar ve öğretmenin göreve iade edilmesi gerektiğine hükmeder. Bu konuda yeniden karar verilmek üzere dosyayı

Trabzon idare mahkemesine gönderir. Danıştay kararı taraflara Mart 2015'te tebliğ edilir.

Davalı bakanlık, 2015'te karar düzeltme yoluna başvurur. Dosya tekrar Danıştay'a gider. 

Bakanlığın karar düzeltme başvurusu da 2017 yılında ret edilir. Trabzon idare mahkemesinin, Danıştay kararına uyarak yeni karar vermesi beklenirken...

Bu kez başka bir sürpriz çıkar... 

Trabzon idare mahkemesi, Bayburt ilinin yargı yetkisinin Erzurum idare mahkemesinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verir ve Eylül 2017'de dosyayı Erzurum idare mahkemesine gönderir. Kararı Erzurum idare mahkemesi verecek.

Karar ne zaman verilecek, bilinmiyor. 

8 yıl bitti. Bir öğretmen 8 yıldır işine dönebilmek için hukuk mücadelesi veriyor.

Dosya bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor. Ortada karar yok... 

Bir öğretmenin 8 yıldır süren mağduriyetine kim çare olacak? Adaletin tecelli etmesi için kaç yıl daha geçmesi gerekiyor? Adalet bu kadar gecikmemeli... Mahkemeler çaresizlik kapısı olmamalı...

***

Kapıya bakmadı

ABD'de ünlü bir basketbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Basketbolcu yakalanır ve mahkeme önüne çıkarılır.

Bütün deliller ünlü basketbolcunun aleyhine olmasına rağmen avukatı suçlamaları ısrarla reddeder. 

Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi... Hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi an meselesi olan ünlü basketbolcu, sanık sandalyesinde büyük bir soğukkanlılıkla oturuyordu... 

Basketbolcunun ünlü avukatı ise jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu:

"Sayın jüri üyeleri... Sayın hakim... Müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum... Buna az sonra sizler de inanacaksınız... Neden mi? Bakın, şimdi iki dakika içinde duruşma kapısı açılacak ve içeriye gerçek suçlu girip, suçunu itiraf edecek..."

Duruşma salonundaki herkesin gözü kapıya kilitlenmişti... Merakla beklenmesine ve aradan beş dakikadan fazla zaman geçmesine rağmen içeri kimse girmemişti... Avukat bir savunma dehasıydı; öldürücü hamlesini yaptı:

"Bakın, aslında siz de maktul kadının, müvekkilim tarafından öldürüldüğüne tam olarak inanmıyorsunuz. Zira hepiniz büyük bir merakla içeri girecek kişiyi beklediniz. Masum olan müvekkilimi haksız yere cezalandırmamak için bu tecrübeniz ışığında adaletli bir karar vermenizi talep ediyorum..."

Jüri, verilen aradan sonra kararını açıklar. Sanık suçlu bulunur.

Bu etkileyici savunmadan sonra böyle bir karar çıkmasını beklemeyen ve adeta şok olan sanık avukatı mahkeme çıkışında bayan jüri başkanının yanına yaklaşarak sordu:

"Siz de diğer herkes gibi merakla kapıya bakıp beklemiştiniz. Neden böyle bir karara imza attınız?" 

"Doğru" dedi jüri başkanı; "Ben de kapıya baktım, ama bir şey dikkatimi çekti, bizim merakla kapıya bakarak beklediğimiz o süreçte müvekkiliniz bir kez olsun kapıya bakmadı..." 

***

TEBESSÜM

Rezalet

Duruşmada söz alan avukat, kürsüye doğru ilerleyip "Sayın mahkeme heyeti" der ve devam eder; "Müvekkilim anne ve babasına son derece saygılı, küçükleri seven, hayatta hiçbir kötülük yapmamış, altın kurallarla yaşamış, bir onur, bir dürüstlük ve centilmenlik abidesidir... Onu herkes sever ve..."

Bu sırada sanık, yanındaki diğer sanığın kulağına eğilip, "Rezaleti görüyor musun? Adama çuvalla para verdik, herif gidip bir başkasını savunmaya başladı..." der.

****

GÜNÜN SÖZÜ

Bir kişiye karşı yapılmış haksızlık, bütün insanlığa karşı yapılmış demektir.

Emile Zola