Amerika'nın patronluğuna geldiği günden bugüne kadar Başkan Trump güven vermiyor. Ne Amerikan halkı, ne de diğer ülkeler Trump'a dikkat edilecek olursa çok mesafeli duruyor.

Amerika'nın birçok bölgesinde Trump karşıtlarının zaman zaman protesto gösterileri yapması, ellerinde pankartlar taşıması ve "Trump'u istemiyoruz" demeleri de önemsenmelidir.

Özetle Amerikan halkı bile Trump'tan rahatsızlık duyuyor. Bu rahatsızlığını her geçen gün halka halka büyümekte olduğunu da görmekteyiz.

Daha açık söyleyelim:

Amerika'yı Trump değil, derin devlet yönetiyor. Askerler ve asker kökenliler politika çiziyor, neredeyse Başkanı geri plana itiyorlar.

Birçok siyasi analist, Trump'un gününü doldurmadan gidebileceğini bile söylemekten kaçınmıyor.

Söylediği sözlerdeki istikrarsızlık, ani çıkışlar ve verdiği kararlar sanki Amerika'yı bilinmeyen derinliklere sürüklüyor görüntüsü veriyor. Zaten Trump'un seçilmesinden sonra yapılan bazı kamuoyu araştırmaları, Trump'un ülkede sevilmediğini ve Amerika'yı yönetecek güçte olmadığını da ortaya koyuyor.

Konunun bizi ilgilendiren tarafına gelince:

Trump ve ekibi göreve geldiğinde Türkiye-Amerika ilişkileri daha da gerginleşti. Özellikle Suriye'deki terör örgütü PKK/ PYD'ye silah yağdıran, Türkiye'nin itirazları ve baskıları sonunda "Artık silah desteği vermeyeceğiz" denilmesine rağmen, bugün halen bu örgütlere silah yağdırılması Trump ve yönetiminin acizliği, çıkmazı ve istikrasızlığından başka bir şey değildir.

Kendi çıkarlarının dışında hiçbir şey düşünülmüyor. Türkiye gibi bölgedeki en güçlü devleti bile devreden çıkarabilme cesaretini göze alabiliyorlar.

İsrail'in güvenliği ve yayılmacı politikalarının devamı için Amerika'nın her şeyi yapabileceğini de görmekteyiz.

Kuzey Irak'taki gelişmeler, Suriye'deki PKK/ YPG yapılaşmasındaki hızlanmanın ana hedefinde İsrail gerçeğini görmezden gelemeyiz.

Her konuda Türkiye'ye övgü yağdıran, sırtımızı sıvazlayan Başkan Trump, yine dikkat edilecek olursa bildiğini okumakta ve gözlerimizin içine baka baka terörist gruplarla ittifak içine girebilmektedir.

Bizi ilgilendiren ve güvenliğimiz açısından sıkıntılar yaşadığımız hiçbir konuda çözüm getirmeyen bu dost ve müttefik görünümlü ülke ile ileriye bakabilir miyiz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her görüşmesinden sonra Trump'tan beklentilerimize olumlu yaklaşımların olmaması da Başkan'a güvenilmemesi gerektiği görüşlerimizi güçlendirmektedir.

Trump konusu sadece Türkiye'nin sorunu değildir. Birçok ülkede de Başkan'a karşı bir güvensizlik ve bir ileriyi görememe durumları var. Batı'da bile son günlerde Trump'un eleştirildiğini izliyoruz.

Şunu da ekleyelim:

Türkiye'de de gerek Trump ve gerekse Amerika'ya karşı tepkilerin çığ gibi büyümekte olduğu gerçeğini görüyoruz. Son yapılan kamuoyu anketlerinde Amerika karşıtlarının sayısı yüzde 67 olarak gösteriliyor.

Geçenlerde Hürriyet Gazetesi'nde Ahmet Hakan, Trump ile ilgili ilginç ve güzel bir yazı yazmış. "Trump'un stili" başlığı altındaki bu kısa yazıda Ahmet Hakan Başkan Trump'un durumunu öylesine çarpıcı biçimde ortaya koymuş ki, bakın Başkan için neler diyor:

- Yüze gülüyor... Arkadan bildiğini yapıyor.
*
- "Aslansın, kaplansın" diyor... Anında unutuyor.
*
- Övüyor, yüceltiyor... Parayla silah bile vermiyor.
*
- "Üzgünüm" falan diyor... İki dakika sonra sırıtıyor.

 Trump için başka bir şey söylemeye gerek var mı?