Aynı gün üç kadın gaddarca katledildi.

Vesile Dönmez, Selda Taş ve Aylin Sözer…

Biri hayırsız evladı tarafından, biri eski eşi tarafından, biri ise ne olduğu belirsiz bir psikopat tarafından vahşice öldürüldü.

Çok acıdır ama ülkemiz maalesef kadınlarımız için güvenle yaşayabildikleri bir yer olmaktan çıktı…

Her gün kadına şiddet olayları ile sarsılıyoruz.

Şiddete uğrayan, dövülen ve öldürülen kadınlarımız…

Bas bas bağırılsa bile tedbir konusunda maalesef bir arpa boyu yol alamıyoruz…

Özellikle son üç vahşi olaydan sonra kadın cinayetleri için idam cezası getirilmesini ısrarla isteyenler var…

Çözüm olur mu derseniz, o kısım şüpheli…

İdam cezası yakın geçmişe kadar ülkemizde vardı. Terör ve savaş dışındaki suçlar için 2001’de kaldırıldı. 2004’te ise tamamen mevzuatımızdan çıkarıldı.

İdam cezası kaldırıldıktan sonra mı kadın cinayetleri arttı?

Tabi ki, hayır…

İdam cezasının olduğu dönemlerde de kadınlarımız vahşice öldürülüyordu.

Önemli olan tüm suçlarda herkesi adil şekilde yargılayıp hak ettikleri cezayı vermek ve bu cezayı çektirmektir.

Bunun için de illa idam cezası gerekmiyor…

Bir kadını, hatta bir insanı vahşice öldürmenin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.

Yani ömür boyu hapiste çürümesidir.

Üç beş yılda bir af çıkarırsanız, ağırlaştırılmış müebbet cezası alanları bile salarsanız, kadın cinayetlerini de diğer vahşi cinayetleri de engelleyemezsiniz…

Çok acı başka bir gerçek de şudur ki; ülkemizin, toplumumuzun, insanlarımızın kadınları mal gibi gören, kafa yapısını, karanlık zihniyeti değiştirmesi gerekiyor…

Bazı çevrelerde, kadınları aşağılayan, kadınları mal gibi gören, hatta kadınlara şiddet uygulanmasına cevaz veren türden konuşmalar yapılıyor.

Hatta kendini hoca sanan bazı zavallılar, kadına şiddeti teşvik edecek, kadınları erkeklerin hizmetçisi gösterecek türden vaaz veriyor…

Ne yazık ki, bu şekilde bilinçaltına kadın düşmanlığı, kadına şiddet algısı yerleşiyor.

Öncelikle bu kafa yapısından kurtulmalı, eğitim sistemini buna göre şekillendirmeliyiz…

Kızını dövmeyen dizini döver zihniyetinden acilen kurtulmak şarttır…

*****

Akşam yemekte ne var?

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş.

Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.

- Yapacağın şey şu; karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle. Eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla…

O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:

- Hayatım bu akşam yemekte ne var?

Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış:

- Hayatım bu akşam yemekte ne var?

Yine cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş:

- Hayatım bu akşam yemekte ne var?

Hâlâ cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş, artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış:

- Hayatım bu akşam yemekte ne var?

Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş:

- Hayatım bu akşam yemekte ne var?

- Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk…

*****

TEBESSÜM

Muhabbet

Hoca bir gün karısına sorar:

- Hatun, şu bizim komşu, çarıkçı Mehmet ağanın adı neydi?

- Kendin söyledin ya, efendi, Mehmet ağa.

- Canım, dilim sürçtü işte. Ne iş yapar diyecektim?

- Aman efendi! Kendin çarıkçı demedin mi?

- Anlasana işte, nerede oturuyor, demek istedim.

- Efendi, bugün sana ne oluyor? Komşu dedin ya...

Hoca birden sinirlenir:

- Aman be hanım; seninle de bir türlü konuşulmaz ki!

 *****

GÜNÜN SÖZÜ

Kadın olmak çok zor bir iştir; çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar.

Joseph Conrad