Işığın Beşiği

Caretta caretta kamlumbağlarının yumurtalarını bıraktığı Dalyan’daki İztuzu Plajına gidebiliriz. Çam ağaçlarıyla kaplı, bir tek ev dükkan veya otel olmayan 4,5 km altın renkli kum ve küçük tesisi olan muhteşem sahil göreceksiniz. Dalgalı ve git git sığ olan denizinde, dalgalar ile farklı deniz heyecanını tadabileceksiniz. Fethiye’ye 30 km uzaklıkta 3 bin nüfuslu Üzümlü Köyü, anadan kızına geçen kültürlerini yaşatıp, ismine düven dedikleri tezgahlarda dastar dokuduklarını göreceksiniz.

Güler yüzlü Özbil Ergün ablanın, dastar bükerken; “İstersen içeri gir otur tezgahın başına ve dokumaya başla” sözündeki sıcaklık ve doğallığı söylemeden edemeyeceğim. Bir başka tezgah başında konuşurken gözleri şavkıyan Semra Sevinç teyzenin, merakımızı giderecek sorularımızı cevaplarken ki samimiyetini hissetmenizi arzu ederim. Pamuklu ve ipek iplerle dokunan dastarlar ile şal, yemeni, elbise vs. yapıp satıyorlar. Bu köyde, 15-17 Nisan’da Kuzu Göbeği Mantar Festivali oluyor. Sadece burada yetişen bu mantarları ve doğal köylülerin yaptığı şaraplardan da satın alabilirsiniz ki; kesinlikle tavsiye ederim. Ama artık turist gelmediğinden de yakınıyorlar… Başka küçük el sanatları üreten köylüler gibi bunlarda artık dastar yapımının da yok olmaya başladığından yakınıyorlar…

Fethiye Belediye Başkanı ve konuksever ekibi gibi bir Fethiye sevdalısı olan ve Yörük otağı Fethiye’yi dünyaya tanıtan Ramazan Kıvrak; bu bölgenin tanıtımı için, Yörük kültürü ile ilgili yazdığı kitapları ve yaptığı televizyon çalışmaları da takdire değerdir…

Ve Ramazan Kıvrak’ın “Yürüyen Türkler Yörükler” adlı kitabından, Atatürk’ün şu özlü söz ile sizleri selamlıyoruz: “Arkadaşlar! Gidip Toros Dağlarına bakınız. Eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki; bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez…”

Büyük vatan şairi Nazım Hikmet; “Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu” coğrafyasının her yerinde, kadim atalarımızdan kalan zengin kültürel mirasımız vardır. Farkına varalım, keşfedelim, koruyalım, yaşatalım, tanıtalım ve kıymetini bilelim…

Umarım Fethiye gezinize rehber olabilmişizdir. Bu gezimde bana rehberlik eden, konuksever ve bir Fethiye sevdalısı olan Reyhan Şendil’e teşekkür borçluyum. Bir dünya cenneti ve doğa harikası olan Fethiye’ye gelmekten hiç pişman olmayacağınız gibi, harika anılar ve dostluklar ile döneceğinizi düşünüyoruz. Şimdiden tarihin izinde, doğal güzellikler ve alternatif turizm potansiyeli olanaklarının var olduğu ve de geleneksel yaşam ile çağdaş uygulamanın örtüştüğü bu Anadolu zengin kültürel miras beşiği olan Fethiye’yi yeniden fethetmeniz inancıyla, iyi tatiller diliyoruz. Bir başka Anadolu güzellemesiyle, dostluk ve sevgiyle kalın…

Ramazan Kıvrak Yörük Müzesi

Kayaköy gezimiz ardından, ilk işimiz Anadolu Türkmen Yörük Kültürünü, Sarıkeçili ve Karakeçili konar-göçer Yörüklerin yaşamlarını ve folklorik zenginliklerini; yazdığı kitaplar ve yaptığı çokça TV programda, onları dünyaya tanıtan güzel ve dost insan, değerli kardeşim Ramazan Kıvrak’ın kendi köyü olan Karaçulha’da kurduğu “Türkmen Yörük Etnografya Müzesi”ni gezmek oldu… Müzede göç, ev ve tarım aletleri, dokuma ve örme eşyalar, giysi ve mutfak malzemeleri, Mübadele öncesi ve Cumhuriyet dönemi Ege yöresi yaşam ve üretim aletleri, Göçer ve yerleşik Yörük kültürünü simgeleyen her tür araç ve gereçler yanı sıra, kar akıl çadır ve Yörüklere özgü etnografik ve folklorik gereçler bulunmaktadır…Bu özgün ve özel müze için kendisine teşekkür edip, Fethiye’nin başka zengin kültür ve turizm mekanlarını keşfetmek üzere, yola çıktık, yeniden…

Fethiye’nin bir başka Yörük köyünde de; Fethiye ve Anadolu Türkmen Yörük Kültürünü ve konar-göçerlerin yaşamını ve yayla serüvenini şiirsel bir dille dünyaya tanıtan ve kendi köyünde (Karaçulha)’da kurduğu; Türkmen Yörük Müzesi’ni de mutlaka görmelisiniz… Fethiye Yörük Türkmen Kültür Derneği Başkanı Ramazan Kıvrak, Tarihi Kayaköy’ün, eski bir Türk köyü olduğunu da iddia etmektedir… Kayaköy ismi, Selçuklu ve Osmanlı kaynaklarında, eski Türk boylarından Karakeçili “Kayı” Boyu Türkmenlerinin, 1424 yılında buraya gelip yerleştiklerini ve hala görülebilen, yakındaki mezar taşlarının da bunun en net kanıtı olduğunu söylemektedir.

Devamı yarın…