Edebiyat çevrelerinde Faruk Nafiz'in adı anılınca,  kadın şairlerimizden Şükûfe Nihal anımsanır. Şükûfe Nihal adı geçince de Faruk Nafiz anılır ve bir duygu iklimi oluşur. Kimdir Şükûfe Nihal? Bir cümlelik yanıtı: "Hep ideal aşkı arayan bir şair!" 
Faruk Nafiz Çamlıbel, 1928 yılında Erenköy'de halasının köşkünde, o günlerin tanınmış kadın şairlerinden Şukufe Nihal ile tanışmıştı. Şukufe Nihal, bu köşkün karşısında, sahile yakın bir köşkte oturmaktaydı. Faruk Nafiz'in halasının kızı olan İffet Halim Oruz'la arkadaştı. Üçü yazdıkları şiirleri bir birlerine okumaktaydı. Aralarına bazen Celal Sahir, Halide Nusret Zorlutuna, Behçet Kemal Çağlar ve Nazım Hikmet de katılır, İffet Halim Oruz'un şarkvari düzenlenen odasında toplanırlardı. Faruk Nafiz, aruzdan heceye geçişi bu grup içinde başlamıştı. 

Bir süre sonra İffet Halim Oruz Diyarbakır'a gidince, toplantıları Şukufe Nihal kendi evinde devam ettirmek istedi. 

Faruk Nafiz'le aralarında duygusal yaklaşım olmuştu. 
"İnce bir kızdı bu solgun sarı heykel gibi lal
Sanki ruhumdan uzak sisli bir akşamdı Nihal
Ben küreklerde Nihal'in gözü enginlerde
Gizli sevdalar için yol soruyorduk nerde."

Faruk Nafiz "Yıldız Yağmuru"nda, Şükûfe Nihal "Yalnız Dönüyorum" adlı romanda aşklarını dile getirdiler. 

Faruk Nafiz'in birçok şiirinin kahramanı Şükûfe Nihal'di. 

Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
 
Dilerim Tanrı'dan ki, sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!

Faruk Nafiz, Şükûfe Nihal'i çok kıskanıyordu. O güzel değildi. Bir kızgınlık anında şunları yazmıştı:


"Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
Sana kâfir dediler, diş biledim Hakk'a bile
Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile.
 
Sana çirkin demedim ben, kâfir demedim
Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin
Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim
Bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin.
 
Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine
Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek.
Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine
Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.

Edebiyat öğretmeni olan Faruk Nafiz Çamlıbel evlilik teklifine Şükûfe Nihal'den hep olumsuz yanıt alması üzerine sinirlenerek tayinini Ankara'ya çıkardı.

Duygularını "Allahaısmarladık" şiirinde dile getirmişti: 

ALLAHAISMARLADIK       

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
 
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar, suyu dinmiş dereler.
 
Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.
 
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.
 
Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.
 
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

Evet, Faruk Nafiz Çamlıbel duygularını böyle dile getiriyordu. . Sonra ne olduğunu yarın yazacağım.