Biliyorum, birkaç hafta içerisinde, dallardan bir başka hışırtı yükselecek. Ağaçtan ağaca yankılanacak geceler boyu. İlk günler bir bale yumuşaklığı ile düşecek yapraklar çimenlerin üzerine. Yeşil; yavaş yavaş sarı, kahverengi ve kırmızının tonlarına dönüşecek.

Çürümüş yaprakların, nemli toprağın ve yağmur bulutlarının kokusu yayılacak; yeni baharlara gebe bırakmak için doğayı.

Mustafa Necati Karaer, "Eylül Sofrasında Aşk"ı anlatıyor:

"Yağmur bulutları gibi doluyum,
Sabret gülüm düşeceğim toprağına,
Rüzgârlar deliyse ben de deliyim,
Gönlümü koymuşum güz yaprağına
Sabret gülüm, düşeceğim toprağına.
Şarabımsın, ekmeğimsin, düşümsün
Geceler boyu sarhoşum,
Akşam üzerleri gülüşümsün.
Eylül sofrasında oturmuşum
Sarhoşum, sarhoşum, sarhoşum..
........."

Sonbahar yalnız hüznün mevsimi değil. Dileklerin, umutların, özlemlerin odaklandığı bir mevsim. Anadolu insanının çok işi var sonbaharlarda. Üzümler toplanacak, pekmez kazanları kurulacak, erişteler kesilecek, kuskus çevrilecek, bulgur çekilecek. Dahası mı? Uzaktan uzağa davulun, zurnanın sesi duyulacak. Anadolu'da, sonbaharda alınacak ürünlerin bereketiyle kaç yangın yürek sulanacak. Düğün-dernekle kök salacak.

Mustafa Necati Karaer, eylül sofrasında "sarhoşum" diyor. Behçet Kemal Çağlar'ın, diğer adıyla Ankaralı Âşık Ömer'in, Ürgüp'te bağ bozumu şiirini hatırladım. Boşuna internet sitelerinde saatlerce aradım durdum. Yine eski usulle kitap raflarım imdadıma yetişti:

"Çek git dedim sana, gel git mi dedim,
Sesimi mi içti, kulağın sarhoş.
Ne bu dolanışın kapımda benim?
Üzüm mü çiğnedi ayağın sarhoş.

Var ise aklını bağda yitirdin,
Yerine bir salkım dirmit getirdin.
Su yerine şaraba mı batırdın?
Saçın darmadığın, tarağın sarhoş.

Kafan duman, seçemezsin yüzümü,
Aman, gözüm sanıp sevme üzümü,
Geldi gönlümdeki bağın bozumu;
Onu tadamazsın, damağın sorhoş.

Üzümün üstünde kızlar tepinir,
Karlı baş içinde yazlar tepinir,
Gönlüm de göğsümde sızlar tepinir,
Meyvan sarhoş olmuş, tabağın sarhoş.
.............."

Musikimizden sonbaharı dışlayabilir miyiz? Hüzün ve melankoli duyguları, sonbahar motifleri ile yer almış. Anılarla dolu bir ruh derinliğinin tadını bu şarkılarda bulmaktayız:

"Kalbim yine üzgün seni andım da derinden;
 Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
 Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,
 Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş!
Gördüm ki yazın bastığımız otlar solmuş.
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş.
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!"

Yahya Kemal'in şiirini, Selâhattin Pınar "bayatî" makamında bestelemiş.