Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra, pek çok Şaman ritüellerini mitolojilerini İslami inanışlarla örtüştürdüler, kaynaştırdılar. Gelenekleri görenekleri içinde yaşattılar. Kimi Dede Korkut oldu Kopuzuyla bize Oğuzili’nin yiğitlik destanlarını söyledi, insanlara yiğitliği, mertliği, doğruluğu, güzelliği öğütledi.

Boy boyladı, soy soyladı.

Boz Atlı Hızır oldu, evimize, bahçemize, yurdumuza yeşillik, bereket ve ümit  bağışladı.

Boynunda haçı, sırtında koparılmış çam fidanı ile bize her şeyi yabancı olan Noel’i, annelerimiz, ninelerimiz, dedelerimiz bizlere anlatmadı. Dinlediğimiz masallarda, destanlarda yahut tarihimizde, türkülerimizde Noel Baba yok. 

Ama halkımızın sevdiği Boz Atlı Hızır, milyonlarca çocuğumuz için yine de var. İşte o Hızır bize zembil dolusu cicili bicili aldatmacalar değil ama ümit ve ferahlık getirirdi.

Bizim halk şiirimizde Noel’le ilgili hiçbir iz yoktur. Ama Hızır’la ilgili yüzlerce deyiş, türkü vardır.

Yeni yıl, hem yeni umutların kaynağı, birbirinden güzel dileklerin yatağı… Ama bir yaştan sonra, ömürden bir yıl daha yitirmenin burukluğu içerisine düşersiniz. Bir nostalji bulutuna kaptırırsınız kendinizi. Yüreğinizde bir şarkı ve bulutların üzerinde vals edersiniz. Kendinizi sevgi bulutlarının üzerinde varsayarak, bir sevgi halkası oluşturmaya ve O şarkıyı söylemeye başlarsınız. Ama, maddi ve manevi bakımdan bu imkânı yakalamayanları da unutmamak gerekli:

Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiirinde şu dörtlüğü hatırlarım:

 “Gece ziyaretinden dönerken yılbaşında,

Rastladım her sokakta, her bir eşik taşında

Uyuşmuş nice yurtsuz sefiller, derbederler.

Onlar ki gün doğmadan soğukta seyrederler. ...”

 Sevgilisinden ırak olan birinin duygularını yansıtan bir şiirimde:

“Senli dileklerimle yüklü / Bir yıldız doğacak oralarda / Belki bir yıldız kayacak / Belki ben geçeceğim usundan / Birazdan yeni yıl başlayacak” demişim.

Aşık Sefil Selimi 2003 yılının sonuna iki gün kala anamızdan ayrılmıştı. Sanki gelecem yeni yılı göremeyeceği içine doğmuştu. Şöyle yazdı:

Bir yaşımı daha aldı götürdü,

Size umut veren yeni yılbaşı.

Her canlıya başka hayat getirdi,

Arkamızdan vuran yeni yılbaşı.

Hiç kimsenin gözyaşına bakmıyor,

Bizi bıktırıyor, kendi bıkmıyor,

Niçin beynimizde şimşek çakmıyor,

Hepimizi yoran yeni yılbaşı.

Dün başka birine yarın da sana,

Hilesi oyunu ille de cana,

Kanım kaynamıyor katiyen ona,

Kalleş pusu karan yeni yılbaşı.

Kandırır aldatır Noel’i kutlar,

Azrail’i sesler kapını kitler,

Sefil Selimî’niz hırsından çatlar;

Ödümüzü yaran yeni yılbaşı.

Her şeye rağmen yeni yıl umut olmalı. Umudu umut etmek, ummak olmalı. Bakınız Enis Behiç Koryürek nasıl haykırıyor:

“YENİ YIL

 Sırtına kanat gibi

Fırtınalar takınmış,

Azgın bir kır at gibi

Köpürdü, şahlandı "Kış",

Uzun, ak yelesini

Kabartarak, saçarak

“Zaman” merhalesini

Geçiyor yol açarak…

Vücudundan, ağzından

Savrulan sıcak duman

Gökteki bulutlar mı?

Kim bu ejderha gibi

Küheylanın sahibi?

Meçhul bir şehsüvar mı?

Yeni yıl genç, tüvanâ

Yeni yıl binmiş ata.

Haykırıyor cihana:

“Kalkın yeni hayata!"

"Eski yıl, iki büklüm,

“Vurulsun yerden yere! „

Böyle verirler hüküm

“Yeniler Eskilere!"

Çığlar ve çağlayanlar,

Ümitsiz ağlayanlar

Dinliyor narasını.

Yeni yıl, genç yeni yıl!

Damarlarıma yayıl,

Sil gönlümün pasını!

Sizler de öyle olsun istemez misiniz?

Yepyeni bir yıla  sözlerimizi  dileklerle tamamlayayım:

2020 yılının tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle tüm dostların yeni yılını kutluyoruz. Yeni yıl size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk, neşe, başarı, yeterince para, sevgi ve esenlik getirmesini dileriz.  Yeni yıl başta ulusumuz olmak üzere tüm insanlığa umut, bereket getirsin. Şeker gibi tatlı, ana gibi şefkatli, güzelliklere kanatlı, mutlu, kutlu, umutlu bir yıl diliyoruz.