Tarih. Coğrafya ve kültürün sarmalında çağlar ötesinde günümüze gelen Erzurum'u nasıl özetleyebilirim: 
Erzurum'un ilçe ve köyleri ile birlikte nüfusu 760 bini geçiyor. İl merkezinin nüfusu 400 bin civarında. Deniz seviyesinden 1950 metre yukarıda kurulmuş. Üzerindeki kayak tesislerinden Erzurum'u kuş bakışı seyrettiğimiz Palandöken dağının yüksekliği 3125 metre. 
Erzurum, Doğu Anadolu'nun en büyük ili. M.Ö. 4900 yıllarında kurulduğu tahmin ediliyor. Kuzeyinde Dumlu, güneyinde yukarıda sözünü ettiğim Palandöken dağları ile çevrilmiş. Kuzeyinde Rize ve Artvin, kuzeydoğusunda Ardahan, batısında Bayburt ve Erzincan, doğusunda Kars ve Ağrı, güneyinde Bingöl ve Muş illeri bulunuyor. 

Erzurum 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminin günümüzde yaşayan eserler Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmaya başladı. 
Erzurum Osmanlılar döneminde askeri, kültürel, sosyal ve ekonomik bir merkez durumuna geldi. Birçok han, hamam, köprü, bedesten yapıldı. Ruslar, birkaç kez bütün doğu Anadolu'yu ve Erzurum'u işgal etti. 1820 yılından itibaren kentin belirli yerlerinde savunma amacıyla tabyalar yapıldı. 

Ulusal Kurtuluş harekâtını Yüce önder Atatürk topladığı kongre ile Erzurum'da başlamıştı. Türkiye'nin dört bir tarafının düşman işgalinde olduğu günlerde Mustafa Kemal Paşa Samsun'dan yola çıkıp 3 Temmuz 1919 'da Erzurum'a gelerek tarihi Erzurum Kongresi'ni 23 Temmuz 1919'da toplamıştı. Bu kongreyle birlikte milli birlik, mücadele ve bağımsızlık hareketinin temelleri atılmıştı. Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına karşın alınan kararlar ülkenin tümüne yönelikti. Bu da kongrenin önemini arttırmıştı. Erzurum Kongresi'nin amacı, yalnız doğu bölgesinin bütünlüğünü değil, 30 Ekim 1915'deki sınırları da dâhil olmak üzere vatanın bütünlüğü ve Türk milletinin bağımsızlığını kapsıyordu.

Çifte Minareli Medrese, Erzurum'un sembolü haline gelen eserlerinden birisi... Kitabesi olmadığından, yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor.  Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun tarafından yaptırıldığı sanıldığı için Hatuniye Medresesi olarak da bilinmekte. Medresenin 13. yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmekte. Çifte Minareli Medrese, açık avlulu medreselerin Anadolu'da en büyük örneği denilebilir. 

Üç Kümbetler, Sultan Melik Mahallesi'nde bulunan ve bugün ortadan kalkmış olan mezarlığın içerisinde yer alan Anadolu'daki mezar anıtlarının en güzel örneklerinden sayılabilir. 
12. yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı sanılan üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk'a ait olduğu biliniyor. 14. Yüzyılda yapıldığı düşünülen kümbetlerin kime ait oldukları bilinmiyor. 
Saat Kulesi, Tepsi Minare veya kule olarak da biliniyor. Kare taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve kırmızı tuğladan yapılmış olan kulesinin yüksekliği yaklaşık 21 metre... Kulenin üzerinde sonradan eklenen ve saatin yerleştirildiği ahşap bir bölüm bulunuyor.. Kırım Savaşı sırasında (1853-1856) Rusların kuledeki saati söküp götürmelerinin ardından 187l'de İngiltere'de yapılan bugünkü saat hediye edilmiş. 
Erzurum'un en eski camilerinden olan Ulu Cami, Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Çifte Minareli Medresenin de yanında bulunuyor.  Saltuklulara Atabey ismi yakıştırıldığından ötürü bu camiye Atabey Camisi de deniliyor. Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179 yılında yaptırılmış. Onarımlar sırasında özgün durumunu kaybetmiş. Erzurum'a 1640 yılında gelen Evliya Çelebi bu caminin toprak damlı olduğunu ve içerisinde de 200 çam direk bulunduğunu yazmış. Sultan IV.Murad zamanında bu cami yiyecek deposu olarak kullanılmış. Caminin içerisinde toplam 40 sütun ve 28 pencere bulunmaktadır. Güneydeki pencerelerden birinin üzerinde 1826 tarihli onarım kitabesi bulunuyor. 
Caminin beş kapısı var. Sağ tarafında tuğladan yuvarlak gövdeli tek şerefeli minare bulunuyor. Minareye cami içerisinden çıkılıyor. Şerefeden yukarısı yıkılmış. 

İç kale 5. yüzyılda, Roma İmparatoru Theodosius tarafından, yaklaşık 2000 m. yüksekliğinde bir tepe üzerine yaptırılmış. İçerisinde bulunan Kale Mescidi ve saat kulesi, Türk mimarlığının ilk örneklerinden sayılıyor. İç kale günümüze kadar sağlam kalmış olsa da, şehri çevreleyen dış kale surları tamamen yıkılmış. Bugün yerlerinde bulunmayan 7 kapının, Tebriz Kapı, Erzincan Kapı, Gürcü Kapı, Kars Kapısı, İstanbul Kapı, Kavak Kapı ve Yeni Kapı adlarını taşıdıkları biliniyor. Kale, askeri değerini kaybettikten sonra, depo olarak kullanılmış.