Kimi yerler vardır taşı toprağı altındır, kimi yerlerin dört yanı zümrüt yeşildir. Kiminden zenginlik taşar. Kimi yer vardırki, orada aşk ağlatır, yoksulluk söyletir. Şairler yatağıdır o eller... Başında Sivas gelir. Sivas içinde ise Şarkışla’nın ayrıcalıklı bir yeri olsa gerekir.

Şiir öz suyunu Şarkışla’dan almış kıymetli bir ağabeyi Erdoğan Alkan’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Cenazesini 21 Haziran 2014 Cumartesi günü Dolmabahçe’de Bezm-i alem Valide Sultan Camii’nden öğle namazı sonrası kaldırdık. Ortaköy Mezarlığında toprağa verildi.
Erdoğan Alkan yalnız Türk Edebiyatı için değil dünya Edebiyatı için de büyük kayıp oldu. Şairliği, çevirmenliği yanında iyi bir belgeselciydi. Bizler Âşık Veysel’in pek çok yönünü Erdoğan Alkan’ın TRT için çektiği belgesellerden,

“Kör Oldum Veysel Oldum” adlı romanından ve Âşık Veysel’den Nükteler “ adlı kitabından öğrenmiştik. Sivaslıların gurur duyması gereken Erdoğan ağabeyin Cenazesinden kaç Sivaslı vardı? M. Sabri Koz ile birlikte ilgisizliğin üzüntüsüyle ikimiz de bir birimizin gözüne baktık. Başımızı önümüze eğdik. Başka bir şey konuşmaya gerek yoktu. Erdoğan Alkan ağabeyin doğum yeri yanlışlıkla bazı kaynaklarda Samsunlu olarak gösterilmekte... Bunu düzeltmek, açıklık getirmeye çalışırdı. Öğretmen olan annesi Şarkışla’dan Samsun’a tayin olduğu için Ortaokul ve liseyi Samsun’da bitirmişti. O kendini Şarkışlalı olarak görmekte, şiirlerinde Şarkışla ve Sivas’ın kokusunu, ruhunu hissettirmekteydi.

Güfteleri dillerden düşmezdi:

” Fakir bir şairim ama, /
Yüreğim zengin a canım / Gönül
ferman dinlemiyor/ Serde gençlik
var sultanım....

Ne mutlu ki, Erdoğan Alkan’ın oğlu Tozan Alkan ve kızı Elif Su Alkan babalarının misyonunu devam ettiriyorlar. Tozan, ülkemizin en değerli çevirmenlerinden biri. Kızı Elif Su Alkan hem şair, hem çevirmen hem de iyi bir gazeteci Fransa’da SİPA ajansa mesleğini sürdürüyor. Onun kısa biyografisini aktarmadan önce bir şiirini vermek istiyorum:

ELDE AYRAN TASI VAR

Bozmayın keyfini başka
saz ile
Kulağımda hala kaval sesi var
Hasretliğim anlatılmaz söz ile
Bende bilmem o yerlerin nesi
var
Bir damlası bile kalmaz
qacının
Yanına gidince Ayşe bacının
Böğründe yattığım çam
ağacının
Kendi yoksa başımda gölgesi
var
Ağam saza dokunur boş
olunca
Yaman türkü söyler sarhoş
olunca
Bayram eder kardaşım
kış olunca
Soframızda dünürcük çorbası
var
Yaz gelsinde memlekete
gideyim
Çıkıp dağ başında seyran
edeyim
Yaban ilden kız alıpta
nideyim
Bizim ilde güzellerin hası var
Davul sesi göz açanda
duyduğum
Halay çeke çeke büyüdü
soyum
Ben şehirli değil köy
çocuğuyum
Belde azık elde ayran
tası var.

Erdoğan Alkan1935 yılında Sivas-Şarkışla’da doğdu. Samsun Ondokuz Mayıs Lisesini ve Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi (1960). Brüksel’de Inbel Enstitüsünde halkla ilişkiler konusunda staj gördü (1966). Ankara Televizyonunda ve Millî Prodüktivite Merkezinde çalıştı. İstanbul’da gazetecilik yaptı. İlk şiiri ’Ben O İnsanlardan Değilim’Türk Dili’nde çıktı (1957). Fransızcadan şiir ve romanlar çevirdi.
Şiirleri: Güneş Tozları (1958), Ekuanil Çiçekleri (1964), Kerem Gibi (1971), Kuş Ormanı (1981), Kıyı (1983), Eylül Çalgıcısı (1985; aynı isimle toplu şiirleri, 1994), Elimde Güller ve Rüzgâr (1992).
Romanı: Kör Oldum Veysel Oldum (Âşık Veysel’in hayatı, 1991). Araştırmaları: Paul Verlaine (Hayatı ve şiirlerinden seçmeler, 1961), Rimbaud’dan Seçme Şiirler (1982), Sembolizm (1985), İçimizdeki İnsan (1992), Ateş Hırsızı, Rimbaud (1993), Düş Gezgini Gerard de Nerval (1994), Karanlıklar Prensi Baudelaire (1995), Şiir Sanatı (1995), Paris Komüni ve Komün Şairleri (1996), 1789 Devrim Şarkıları (1997), Baudelaire ve Satanizm (1999). Hatıraları: Âşık Veysel’den Nükteler (2001). Antolojileri: Bahar Şiirleri Antolojisi (T. Hayrioğlu ile, 1958), Aşk Şiirleri (1998), Hapishane Şiirleri (2002). Derlemesi: Millî İnkılap Nasıl Oldu? (T. Uzunhasanoğlu ile, 1960). Rimboud, Baudelaire, Mallarme, Neruda, Verlaine, Aragon, Lord Byron, Anadole France, Zola ve Sigmund Freud’dan çevirileri de yayınlanmıştı.