Erdem Bayazıt’ın adı caddelere, sokaklara, kültür merkezlerine verildi. Bu mutluluğu yaşarken 2008 yılının sıcak bir 5 Temmuz’unda kendi dizesiyle “ölümün iftar sofrasına” ulaştı.

Erdem Bayazıt, şiir gibi yaşadı. Sessiz ve derinden derine kozasını öre geldi. Onda, Dede Korkut bilgeliği, Dadaloğlu yiğitliği, Fuzuli coşkusu, Necip Fazıl metafiziği, Sezai Karakoç derinliği gibi unsurlar vardı.

Bir şiirinde “Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin / Katı bir yalnızlık bu bilmelisin / Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin. ” diyordu. Maddenin yanında ruhun yalnızlığını, kalabalıklar içinde yaşanan yalnızlığı, şu mısralardan derin anlatmak mümkün mü?

 “Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın / Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun / Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun / Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum / Niye bunları bir anda unutamıyorum / Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.”

Erdem Bayazıt, kendi ölümüne ilişkin yazdığı şirinde “Bir gün öleceğim biliyorum /Bunu her an ölür gibi biliyorum ” diyordu. Annesinin yüreğini ölene kadar sönmeyecek bir ateşin düşeceğini, eşinin yakınacağını, bir süre sonra kızlarının gerçeği kabulleneceğini, dostlarının “Yaşayıp gidiyorduk yahu / Ne vardı acele edecek!” diyeceklerini anlatıyordu. Kendi ölümüne ilişkin denemesini “Biliyorum yaklaşıyoruz her an/Biliyorum oruçlu doğar insan / Ölümün iftar sofrasına ” mısraları ile bağlıyordu. Bu son mısra bana iki mısrasını daha hatırlatır: “Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm / Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm ” dizeleriyle tamamlıyordu.

 “Şiirinizi okurken ’sürüp gelen çağlardan’bir sesle mi karşılaşıyoruz?” sorusuna şu cevabı vermişti:

 “Şimdi, 70’li yıllar, 60’h yılların sonu. Ortam belli, bizim hâlimiz belli, mücadelemiz belli. Aynı zamanda ilk günden beri siyasi yürüyüşümüz, bir tavrımız var. Biz Müslümanların ıstırabını çekiyoruz. Bunların hepsini bir araya getirdiğinizde işte benim bu şiirim ortaya çıkıyor.”

Uzun uzun tahlil yapmaya anlamlar çıkarmaya gerek yok. Erdem Bayazıt, dünden bugüne şiir çizgisiyle ilgili olarak “Türk Şiirinde Portreler” kitabının yazarı Gazeteci Yazar Mehmet Nuri Yardım’a şunları söylemişti:

 “Şiirim hakkındaki olumlu olumsuz bütün eleştirileri ve değerlendirmeleri saygı ile karşılıyorum. Şüphesiz en sağlam hüküm zamana aittir. Bir kere daha vurgulamak gerekirse bence sanatkâr ’varoluşun hikmetini arayan kişi ’dir. Pozitivist ve materyalist temele dayalı bir hayat anlayışını insanlık için bir tür ’intihar’girişimi olarak görüyorum. ’Öte ’si olmayan bir dünyayı asla kabul edemem. Aradığım ’ölüm’değil ’ölümsüzlük’, yani ” edebiyet’, benim.