İkinci Abdurrahman'ın sultanlık dönemi, Endülüs Emevi Devleti'nin en parlak devridir. Bu devirde gaza ve fetihler yapılmış, büyük ordularla çıkılan seferlerde düşmanlar ağır yenilgilere uğratılmıştır. Maddi bir bolluğa, kültür ve ilimde yüksek bir seviyeye ulaşılan bu devirde, bir takım iç ayaklanmalar olmuşsa da, bunlar öncekilere göre çok azdır. Tamamen bastırılan isyanların bir kısmı da gayr-i müslimler tarafından çıkarılmıştır. Bunlardan biri 826 senesinde Takoronna şehrinde Turil adında bir berberinin liderliğinde çıkarılan isyandır. Bunlar üzerine İbn-i Ganim komutasında gönderilen ordu, bu isyanı tamamen bastırdı. Bir diğer isyan, Mayorka adası halkının 848 senesinde çıkardığı isyandır. İkinci. Abdurrahman bunlar üzerine deniz kuvvetlerinden üç yüz gemilik bir filoyu gönderdi. Bu kuvvet adayı feth edip isyancıları itaat altına alarak döndü. Abdurrahman bin Hakem; Normanlara isyan çıkaran hıristiyanlara ve İspanyollara karşı savaşlar yaptı. Normanların, Endülüs sahillerine saldırıları da onun zamanında durduruldu. İkinci Abdurrahman 852 senesi Eylül ayının yirmi üçünde vefat edince verine oğlu Muhammed geçti.

Muhammed bin Abdurrahman tahta geçtikten sonra iç isyanlarla uğraştı. Tuleytula, Saragossa, Celikiye ve Madrit'de çeşitli isyanlar çıktı. Bunları bastırmak için babasından daha sert tedbirler aldı. Kara ve denizden olmak üzere Celikiye üzerine büyük bir sefer düzenledi. Oğlu Münzir kumandasındaki kara birlikleri Batalyos'u aldılar. Daha sonra İspanyollar üzerine seferler düzenlendi.

Otuz dört sene emirlik yapan Muhammed, 886 senesinde altmış beş yaşında vefat edince, yerine oğlu Münzir geçti. İlme meraklı ve alimleri koruyan bu hükümdarın saltanatı kısa sürdü. Ufak-tefek iç isyanlar oldu ise de kısa sürede bastırıldı ve Münzir'in adil idaresi sayesinde halk oldukça sakin bir devir geçirdi. 888 senesinde Münzir vefat edince, yerine kardeşi Abdullah geçti.

Abdullah tahta çıktıktan sonra, zayıflamış durumda olan devlet otoritesini güçlendirmek ve her tarafta hissedilir hale getirmek için faaliyete geçti. Yarı bağımsız duruma gelen prenslikleri tekrar merkeze bağladı. İsyanları bastırdı. Daha sonra hıristiyanlara karşı sefere çıktı. Bir çok zaferler kazandı.

Abdullah 912 senesinde ölünce, vasiyeti üzerine yerine torunu Üçüncü Abdurrahman bin Muhammed, yirmi üç yaşında iken sultan oldu. Üçüncü Abdurrahman'ın elli sene süren saltanatının ilk seneleri iç huzuru sağlamakla geçti. Bir süre sonra Fatımilere karşı halifeliğini ilan etti. 917 senesinde İşbiliyye ve Camona Prenslikleri Abdurrahman'ı tanımak zorunda kaldılar. 920 senesinde Asturia kralı Ordonoa'yı Semurre'de hezimete uğrattı. Bundan sonra Muez, Osme, Sam, Esteban, Olunie ve Calahörra'yı ele geçirerek Pirenelere dayandı. 951 senesinde Leon kralının ölümünden sonra çıkan taht kavgası da Abdurrahman'ın bu ülkeler üzerinde otorite kurmasına yardım etti. Saneho ve Navarra kraliçesi Totey, yardım isteği ile Kurtuba'ya kadar geldi. Bu siyasi temas, Endülüs tarihinde ilk defa vuku bulan bir hareket olup, büyük bir başarı idi. Leon kralı on kadar kaleyi Abdurrahman'a bırakarak, karşılığında onun askeri ve siyasi desteğini sağladı, Abdurrahman en-Nasır, donanmasını kuvvetlendirerek, 931 senesinde Sebte'yi aldı. Fas tarafına geçti. Fas'a yayılan bozuk itikadlı çeteleri ülkeden çıkartarak Nakur ve Mağraveler'i kendine bağladı. Uzun yıllar merkezin tam hakimiyet prensibine dayalı bir politika takibetti.

Üçüncü Abdurrahman yetmiş üç yaşında ölünce, yerine 961 senesinde oğlu İkinci Hakem geçti. Hakem, babasının kurduğu düzeni devam ettirdi. Fıkıh ve tarih alimi olan İkinci Hakem; ülkenin imarında ilim ve fikir hayatının gelişmesinde, san'at ve mimari eserlerinin yaptırılmasında büyük gayretler gösterdi. Yeni ilaveler yapılan Kurtuba Camii'nin ve Kurtuba şehrinden beş kilometre uzaklıkta kurulan yazlık şehrin güzelliği, bahçeleri, dillere destan oldu. Buraya çiçek şehir manasına Medinet-uz-zehra denildi.

İkinci Hakem'in ölümünden sonra tahta on iki yaşındaki oğlu İkinci Hişam çıktı. Hişam'ın küçük yaşta olmasından dolayı Mansûr bin Ebi Amir adlı naibi idareyi üzerine aldı. Mansur ve ondan sonra oğlu Abdülmelik ve Abdurrahman tam bir diktatörlük kurdular. Abdurrahman'ın Galicia'da seferde olmasından faydalanan muhalifler, İkinci Hişam'ı 1009 senesinde tahttan indirerek oğlu Muhammed el-Mehdi'yi sultan ilan ettiler. Kurtuba'ya dönen Abdurrahman'ı da yakalayarak idam ettiler. Bu olayla barış devri kapanarak memleket anarşi ortamına girdi.

Kurtubalılar daha sonra Sultan Muhammed el-Mehdi'yi tahttan indirerek öldürdüler. Yerine 1010 senesinde İkinci Hişam'ı yeniden sultan ilan ettiler. Hişam, isyan eden Berberilerle iyi geçinmek için gayret gösterdiyse de mümkün olmadı. 1013 senesinde tekrar tahttan indirildi. Yerine Süleyman bin Hakem tahta geçirildi. Bu da sükûneti sağlayamayınca, Septe valisi Ali bin Hammûd'u çağırdılar. 1017 senesinde tahta çıkan Ali bin Hammûd çok geçmeden öldürüldü. Yeniden kargaşalık baş gösterdi. 1018 senesinde Kasım bin Hammûd tahta çıktı ise de, merkezdeki kargaşalıklar yüzünden valiler kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Böylece Endülüs İslam tarihinde, Tavaif-i Mülûk devri başladı. İç çekişmeler devleti yıprattı. Endülüs Emevilerini bir bayrak altında toplamak için son gayreti gösteren beşinci Abdurrahman'ın oğlu Ümeyye, 1031 senesinde tekrar Kurtuba'ya girerken yakalandı ve öldürüldü. Parçalanan Emevi Devleti, bir süre sonra Cevherler tarafından tabi beylik haline getirildi. Hıristiyan devletler bu küçük beylikleri kısa zamanda yıktılar. Bunlardan sonra yalnız Beni Ahmer Devleti 1492 senesine kadar yaşıyabildi.